İslâmiyet’in İspanya’ya girişi, bilgisizlik karanlığında birbiriyle boğuşan, sağlıksız Avrupa toplumunu hakikat güneşinin nurlarıyla aydınlatmaya başladı.
Suyun yalnız içilebildiğini bilen bu insanlara, Müslümanların inşa ettiği su medeniyetinin asırlar önce, ilim ve irfan kaideleriyle kurulduğunu anlattıktan sonra, temizlik ve hijyen prensiplerini Sünnet-i Seniyye ışığında bir yaşama tarzı olarak öğrettiler. Müslümanların ilimlere, Allah’ın (cc) hikmetlerinin araştırılması olarak baktıklarından, ilim ve hikmeti yaymanın Allah’ın nurunu insanlık âlemine yaymanın saadetini yaşamış ve yaşatmışlardır. Avrupa’nın yaşadığı karanlıkları dağıtan, Müslüman ilim yıldızlarından olan hekim İbn-i Rüşd’ün günümüzdeki tıp kurallarına uyan görüş ve tavsiyelerinden, bir demet derlemeye çalışacağız.
İbn-i Rüşd, çocuk sağlığında yeni doğan bebekler için en faydalı gıdanın anne sütü olduğunu ve dişleri çıkıncaya kadar bu gıda ile beslenmesini, böylece mizacının da sağlıklı gelişmesine etkili olacağını belirtmektedir. Bebeğin her gün uygun hava şartlarında, ılık su ile, üşütülmeden yıkanmasını önermektedir. Mide dolu iken banyo yaptırılmamalıdır. Emzirildikten sonra yaptırılan banyo sonucunda, emdiği süt sindirilmeden, organların fizyolojisine karışacaktır. Uygun şartlarda yaptırılan banyo sonucunda, bebek uzun süre huzurlu bir uyku uyuyacaktır. Bebekler soğuktan, sıcaktan ve kirlenmekten çok rahatsız olurlar. Huzur veren bir nağme ve tatlı ninniler, bebeklerin psikolojik denge ve davranışlarına, mutlu etkiler sağlar. Sütten kesildikten sonra, onlar için en uygun olan gıda, tavuk etiyle birlikte, suyuna doğranan ekmek içi olmalıdır. Tavuğun sağlıklı, ekmeğin de kaliteli olanını tavsiye etmektedir.
İbn-i Rüşd, beslenme şekli ile hastalıklardan korunma ve tedavide kullanılacak maddelerin, her insanın mizacına uygun olacak şekilde farklı uygulamalarla gerçekleştirilebileceğini çok detaylı bir şekilde anlatmaktadır. Bu bilgiler ışığında, günümüzde çeşitli uygulamalarla programlanan, kan grubuna göre beslenme metotlarına öncülük eden bir hekimdir. Hastaya, mizacına ve davranışına göre tedavi şeklini tavsiye ederek uygulamıştır. Bu metotlar günümüzde benimsenerek, bazı alanlarda pratik alana taşınmaktadır. Köklü alışkanlıkların değiştirilmesi, zaruret hali olsa bile, bir defada mümkün olamayabileceğini ancak basamaklı aşamalarla gerçekleştirilebileceğini tavsiye etmektedir.
İbn-i Rüşd, hazırlaması çok kolay olan bir formülü hekim İbn-i Sina’dan nakletmektedir. CELENCEBİN diye adlandırılan, bal ve kırmızı gül karışımından yapılan bu macun, beyin ve sindirim sistemi fonksiyonlarını kuvvetlendirmektedir. ARPA, buğdaydan sonra gelen besleyici bir tahıldır. Kaynatılarak suyu içildiğinde, öksürüğü keser, boğaz rahatsızlıklarına fayda sağlar aynı zamanda idrar söktürücü özelliği vardır. Mideyi rahatlatır. Susuzluk hissini giderir, hastanın ateşinin düşmesine yardımcı olur. HİPOKRAT, ağır hastalık durumlarında, arpa suyunun hastalara hızla fayda sağlayan on özelliğinin bulunduğunu söylemektedir. AYVA SUYU, damla sakızı ile karıştırılarak yenirse, mide fonksiyonlarını güçlendirir. Ayva kaynatılarak suyu içilirse; kuru öksürüklere, göğüs sertliği ve tıkanıklığına fayda sağlar. Ana rahmindeki cenini koruyarak, güçlendirir.
İbn-i Rüşd, tıp ilminde olduğu kadar, daha birçok ilim dalında da zirve noktadadır. Bu ilimlerden birisi de konusu ahlâk ve terbiye olan pedagojidir. Ahlâkın temel prensiplerini sıralarken “AHLÂKÎ SAĞLIK, ALLAH KORKUSU İLE KORUNUR. Bu konuda ehl-i sünnet geleneğine titizce riayet içindedir. Varlığın künhüne sırf akılla erişilemeyeceğini, AKLIN GÜCÜNÜN SONA ERDİĞİ YERDE VAHYE MÜRACAAT ETME konusunda Gazali ile İbn-i Rüşd fikir birliği içindedir.” 1
İlim ve düşünce dünyasına hediye ettiği parlak eserlerle, sağlık ve hijyen kurallarını, hamamda yıkanmanın detaylarına varıncaya kadar (o zaman Avrupa, yıkanmayı henüz bilmiyordu.) anlatmış ve güzel ahlâkın kurallarını da AHLÂK HİJYENİ olarak açıklamış ve yaygınlaşmasına gayret etmiştir. Müslüman ilim dünyasının bu değerlerinin unutulmaması da bizim dileğimizdir.
SAĞLICAKLA KALIN.
Dipnot:
1) Roger GARAUDY, Endülüs’te İslâm, s. 166 Timaş Yayınları 2019.