"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adavete muhabbet

Halil ELİTOK
16 Temmuz 2020, Perşembe
Toplum hayatımızda edinilmesi gereken en önemli faziletlerden birisi, belki de en başta geleni de adavete düşmanlık edebilmektir.

Bu bir erdemdir. Her babayiğidin yapabileceği iş değildir. Ama işte bunu yapabilmek faziletin gereğidir.

Bediüzzaman Eski Said Dönemi Eserleri’nden Hutbe-i Şamiye adlı eserinde şöyle ifade eder: “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi zir ü zeber eden düşmanlık ve adavet, her şeyden ziyade nefrete ve adavete ve ondan çekilmeye müstehak ve çirkin ve muzır bir sıfattır.” 1

Mü’mine adavet etmek ise; inanan bir mü’mine yakışmamaktadır. Çünkü; onda sevmediği bir vasfı varsa, sevdiği pek çok özelliği vardır. Üstadımızın Mektubat adlı eserinde ifade ettiği gibi: “Hakikat nazarında sebeb-i adavet ve şer olan fenalıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirayet ve in’ikas etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese, o başka meseledir. Muhabbetin esbabı olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve inikas etmek, şe’nidir. Ve ondandır ki ‘Dostun dostu dosttur’ sözü durub-u emsal sırasına geçmiştir. Hem onun içindir ki, ‘Bir göz hatırı için çok gözler sevilir’ sözü umumun lisanında gezer. İşte ey insafsız adam! Hakikat böyle gördüğü halde, sevmediğin bir adamın sevimli, masum bir kardeşine ve taallukatına adavet etmek ne kadar hilâf-ı hakikat olduğunu, hakikatbin isen anlarsın.” 2

Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye adlı eserinde mü’mine muhabbet etmek için pek çok sebepler olduğunu şöyle ifade eder: “İman, İslâmiyet, cinsiyet ve insaniyet gibi nuranî, kuvvetli zincirler ve manevî kal’alardır. Adavetin sebepleri, ehl-i imana karşı küçük taşlar gibi bir kısım hususî sebeplerdir. Öyle ise, bir Müslümana hakikî adavet eden, o dağ gibi muhabbet esbaplarını istihfaf etmek hükmünde büyük bir hatadır.” 3

Muhabbetin kaynağının İslâm uhuvvetinden kaynaklandığını Bediüzzaman yine Hutbe-i Şamiye adlı eserinde şöyle ifade eder: “Sebeb-i muhabbet olan iman ve tevhid, Cebel-i Uhud gibidir. Sebeb-i adavet olan şeyler çakıl taşları gibidir. Çakıl taşlarını Cebel-i Uhud’dan daha ağır telâkki etmek ne kadar akılsızlıksa; mü’minin mü’mine adaveti, o kadar kalpsizliktir. Mü’minlerde adavet, yalnız acımak manasına olabilir. İman muhabbeti, İslâmiyet uhuvveti istilzam eder.” 4

Dipnotlar:

1- Nursî, Said; Eski Said Dönemi Eserleri, (Hutbe-i Şamiye) s. 253.

2- Mektubat, s. 255 (22. Mektub).

3- Hutbe-i Şamiye, s. 253.  

4- Hutbe-i Şamiye, s.152. 

Okunma Sayısı: 2457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı