"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman-ı Hemedânî

Halil ELİTOK
15 Ekim 2022, Cumartesi
İmam-ı Rabbanî, Mektubat adlı eserinde iki yerde Bediüzzaman’dan bahseder. Said Nursi Hazretleri ise, bu hitabın kendisine olduğunu belirtir.[1]

Bedizzaman-ı Hemedanî, H:358’de (M:968-69) Hemedan’da doğdu. Her ne kadar İranlı olduğu ileri sürülmüşse de bizzat kendisi Fazl b. Ahmed el-İsferâyînî’ye yazdığı bir mektupta[2] Arap asıllı olduğunu belirtmektedir. Hemedan’daki âlimlerin İslâmî ilimler, dil ve edebiyat alanlarında verdikleri derslere devam ederek yirmi iki yaşında tahsilini tamamladı. 

Bundan sonra Bedîüzzaman-ı Hemedani’nın bazı kültür merkezlerine seyahatte bulunduğu görülmektedir. Nitekim Hemedan’dan Rey’e gitti ve orada ünlü Büveyhî veziri Sâhib b. Abbâd’la dostluk kurdu; onun ilminden ve kütüphanesinden faydalandı.

Bedîüzzaman’ın üstün bir kabiliyet ve zekâya sahip olduğunu gören vezir kendisine büyük ilgi gösterdi. Fars dili ve edebiyatına vâkıf olması sebebiyle Rey’de kaldığı sürece, Sâhib b. Abbâd’ın teklif ettiği bazı Farsça şiirleri Arapça’ya nazmen tercüme etti. Daha sonra Sâhib b. Abbâd’la arası açıldığı için Rey’den Cürcân’a gitti. Burada İsmâilî lakabıyla bilinen Sünnî bir aile ile tanıştı[3] ve bu aileden bilhassa Ebû Saîd Muhammed b. Mansûr el-İsmâilî’nin yardımlarını gördü.

Bedîüzzaman’ın hayatını yazan bazı müellifler[4] bu ailenin İsmâilî nisbesinden hareketle onun İsmâiliyye mezhebi mensuplarıyla ilişki kurup onların inançlarından etkilendiğini iddia etmektedir. Ancak gerek bu lakapla bilinen Sünnî bir ailenin Cürcân’da bulunması, gerekse bıraktığı vasiyetnâmesi bu iddianın asılsız olduğunu ortaya koymaktadır.

Bedîüzzaman-ı Hemedani, burada kısa bir süre kaldıktan sonra 992’de büyük edip Ebû Bekir el-Hârizmî ile tanışmak için Nîşâbur’a gitti; ancak ondan beklediği ilgiyi göremediğinden hayal kırıklığına uğradı. Bu sebeple onunla münazaraya tutuştu ve hakemlerce galip ilân edildi. Bunun üzerine büyük bir şöhret kazandı; aynı yıl Hârizmî ölünce de âdeta rakipsiz kaldı. Nîşâbur’da bulunduğu sırada Sâmânîler’le Gazneliler arasında savaş çıkınca Sicistan’a geçti ve burada Emîr Halef b. Ahmed ile tanıştı; onun iltifatlarına mazhar oldu. Bedîüzzaman, 11 Cemâziyelâhir 398 (22 Şubat 1008) tarihinde henüz kırk yaşında iken vefat etti.

Bedîüzzaman’ın bid’atlardan uzak sağlam bir inanca sahip olduğunu gösteren bir vasiyetnâme bırakmış, burada cenaze namazının “sünnet ehli” tarafından kılınmasını istemiştir.

Dipnotlar:

[1]Tarihçe-i Hayat, s.148.

[2]Ahdeb, Keşfü’l-meânî ve’l-beyân an Resâili Bedîüzzamân, Beyrut 1890, s. 7-8, 389-390, 516-517.  

[3]İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, c. I, s.58.

[4]Mârûn Abbûd, Bedîüzzamân el-Hemezânî, Kahire, ts. (Dârü’l-maârif). s. 17-18. 

Okunma Sayısı: 1948
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı