07 Haziran 2011, Salı
Zındıka zihniyet zihinleri zehirliyor, dimağları dumura uğratıyor, fikirleri söndürüyor, şevki öldürüyor, muhabbeti zedeliyor, uhuvveti bölüyor. Zındıka bundan zındıka olsa gerek.
Zındıka bu zamanda komite olarak, şahs-ı mânevî olarak kitlesel hücum ediyor. Bulduğu küçük bir kapı, az bir açık, az bir zaaf, az bir ihmal onun için bulunmaz nifak, geri bırakılmaz ifsat, boş verilmez bir şeytaniyet, vazgeçilmez bir fitnedir.
Uyuyan fitneyi uyandırmak en büyük sermayesi, emmare nefsi harekete geçirmek en büyük geliri, uhuvveti yaralamak, muhabbeti zedelemek en büyük geçimidir.
Bir nefere karşı hannâs orduları harekete geçirir. Kalbe attığı müfsit küçük bir fikir, dimağa düşürdüğü münafık bir düşünce virüs gibi gizliden gizliye yayılır, zamanla bütün azalara sirayet eder, ruhu sersem, bedeni hasta eder.
Aniden ve ansızın kalbi hançerler. Sızı sızı elem dökülür, hicran akar yürek hançeresinden. Cerbeze şarkılar dökülür dudaklarından, süslü sözler, cilâlı cümleler dökülür ağzından. Siyaset sığınağı, şarlatanlık kalkanı, polemik dönüp duran bozuk plağı, gündem hortlak harabesi.
Görünüşte hapisler, sürgünler yok; sireten daha şiddetlisi, dehşetlisi ve katmerlisi var. İman tehdit altında, muhabbet abluka, uhuvvet kuşatma altında. Özgürlük ve özgünlük nerede?
Muhabbet, uhuvvet, teavün yoksa; hangi hannas ordularla savaşılır da muvaffak olunur?
Muhabbet ip uhuvvetle tutulup çekilmedikçe kör kuyulardan çıkmak mümkün mü?
Çok okumak ne çare? Çok bilmek, uygulamadıktan sonra ne işe yarar? İçe işlemeyen, nefsi delip geçmeyen, infirâdî fikri yakıp yıkmayan, emmare nefsin başını koparmayan, muhabbet bağında gül dikmeyen, uhuvvet semasını aydınlatmayan okuma, kuru okumadan, malûmat füruşluktan başka nedir?
Suç sadece zındıkalarda mı? Müfsitler gafilleri avlar, siyaset sersemliğine, felsefe cerbezesine düşmüşleri ele geçirir.
Uyanık olması gerekenlerin uyanık olmaması maruz görülemez. Nöbette uyuyan “Ben bir şey yapmadım” diyebilir mi?
Ümit solmayan güneş, korku bitmeyen gece. Bir gece, bir gündüz dönüp duruyoruz bilinmezlik girdabında; hakikat nerede, istikamet hangi dağın zirvesinde?
Fitne gecesinden felah sabahında uyanmak uzak olmayan ufuk.
Zındıklar puslu zihin geceleri sever ya da zihinleri karartmayı. Muhabbet aydınlığı, uhuvvet sükûnu onların arzu etmedikleri hâl.
Muhabbeti, uhuvveti, teâvünü, tesanüdü, kardeşliği bozan her hâl istikamet dışı, hakikat haricidir ve zındıkların işine gelir.
Okunma Sayısı: 1499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.