Geçmişte de yaptıkları gibi şimdi de yine art niyetli bazı çevrelerden suret-i haktan görünerek; ”Neden Kur’ân’a hizmet olan aslî vazifenize odaklanmayıp, hep hukuksuzluklardan, adaletsizliklerden bahsediyorsunuz” diye sitemlerde bulunanlar oluyor.
Başta darbe dönemleri başta olmak üzere her zaman söyledikleri gibi şimdi de yine dost görünen çevrelerin; "Kırmızı kaplı kitaplarınızı okuyun; kırmızı çaylarınızı için! Olup biten haksızlıklardan size ne?” şeklinde tavsiyelerini duyuyoruz.
Bu gibi tavsiyelerde bulunanların bir çoğunun asıl niyetlerinin Nur hadimlerini olup biten haksızlıklara karşı duyarsız bir hale getirerek, hak gaspçılarının işlerini kolaylaştırmaktan başka bir şey değil.
Doğrudan iman Kur’ân hizmetlerine karşı çıkabilme cesaretini gösteremeyen malum mahfiller Nur talebelerini pasifize ederek şeytanın dahi aklına gelmeyen böyle aldatmaca plan ve projelerle hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Sanki işlenen hukuk skandallarına, haksızlıklara müsbet manada karşı çıkmanın iman hizmetlerinden ayrı imiş gibi algılamanın akıl ile iz’an ile bağdaştırmanın mantıki bir izahı olur mu?
“Zalimlere meyletmeyin, yoksa Cehennem ateşi size de dokunur” ikaz-ı İlâhî’yi hiçbir Nur hadimi görmezlikten gelemez.
“Herhangi bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle; yoksa dilinizle bu mümkün değilse kalbinizle buğzedin” Hz. Peygamber tavsiyesini hangi Nur talebesi kulak ardı edebilir?
Hz. Ali'nin (ra) adalet tavsiyelerinden haberdar olan hiçbir Nur hadimi işlenen adaletsizlikler karşısında “Bana ne?” diyerek sesiz kalabilir mi? Hangi bir Nur hadimi; ”küfre rıza küfürdür; zulme rıza zulümdür” tehditini görmezden gelerek, zulümlere ortak olmak gibi bir tehlikeyi göze alabilir?
Hiçbir Nur talebesi Üstad Bediüzzaman’ın; “Şeriat yeryüzüne gelmiş, tahakküm ve istibdadı mahvetsin.” "İstibdat meşrutiyet libasını giysin; görsem sille vuracağım.” "Şeriat tecessüm ve temessül etse, istibdadı şeytan gibi tel’in edecektir.” “Ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz yaşayamam.” ”Hürriyet imanın bir hassasıdır.” “Yaşasın zalimler için Cehennem” gibi tarihe geçen ifadelerle, başta Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, Divan-ı Harb-i Örfi, Hutbe-i Şamiye eserleri olmak üzere mahkemelerde yaptığı bütün müdafaalarda işlenen hukuk cinayetlerine karşı itirazlarda bulunmamış mı? Bundan haberdar olan onu rehber olarak kabul eden hangi bir Nur talebesi onun bu tercihini görmezden gelebilir?