Üstad Bediüzzaman’ın; İslâm tarihi boyunca; Selef-i Salihinden başka (Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Mehdiy-i Abbasi ile Ömer bin Abdulaziz gibi) hem tam dindar; hem de hem de liyakatli idareci yoktur şeklinde anlaşılabilen tesbitlerinden bihaber olanların şimdiki idarecileri tam dindar siyasetçiler zannederek taraftar olmalarını anlamak belki mümkün.
Üstad’ın bu tesbitlerinden haberdar olduklarını zannettiğimiz zevatın da aynı hataya düşerek dinî değerler üzerinden siyaset yapmayı meslek edinenlere aldanmalarının bir izahı var mı acaba!..
Üstad Bediüzzaman’ın; tam dindar olan siyasetçi olamaz; siyasetçi olan da tam dindar olamaz şeklindeki tesbitlerinden bihaber olan ve tahkik ehli olmayanların istismarcılara destek olması belki nazar-ı müsamaha ile bakılabilir.
Ama Üstad’ın; “tam dindar siyasetçi olmaz; siyasetçi de tam dindar olmaz..” şeklindeki tesbitlerinden haberdar olduklarını zannettiğimiz çoğu dostlarımızın da günümüz siyasilerini teşhis ve değerlendirmelerinde avamdan farksız olarak malûm siyasileri dinin hamileri olarak görmesinin bir izahı olabilir mi?
Yine Üstad Bediüzzaman’ın; “yüzde altmış yetmişi tam dindar olmadıkça şimdilik başa gelmemeli; şayet başa gelirlerse dini siyasetlerine alet ederler..” mealinde haber vererek, ikazlarda bulunduğu ortadayken bunu görmezden gelmek anlaşılabilir mi?
Velâkin Üstad’ın başa gelmesinler; gelirlerse dinî değerleri siyasetlerine alet ederler ikazlarına aldırmadan ve gerçekten iktidarları boyunca her fırsatta dinin yüce değerlerini siyasetlerine alet ederek dine zarar veren iktidarın bu tahribatlarına şahit olan Üstad Bediüzzaman’ı örnek rehber ittihaz ettikleri iddiasında olanların Nurlar’daki içtimaî ve siyasî ölçü ve prensiplerle bağdaşmayan bu yanlış tavır ve tercihlerinin vicdanî ve inandırıcı bir tarafı var mı acaba!
Yine Üstadın iyi niyetli ve samimî de olsalar bu zamanda siyaset ile iştigal edenlerin istenilen manada dine hizmet etmek bir tarafa dine ve samimî dindarlara zarar verecekleri şeklindeki tesbitlerinden haberdar olmayanlar gibi davranmaları anlaşılır mı?
Ama Üstad’ın; bir elinde siyaset topuzu; diğer elinde Nur tutanlar dine hizmet edemezler şeklindeki tesbitlerinden haberdar olup, Bediüzzaman’ı rehber ittihaz ettikleri iddiasında olanların bu kuralı unutmuş görünmeleri nasıl izah edilebilir ki!