"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Süt çeşmeleri ve rahmet feyzi

Hüseyin Şahinoğlu
07 Eylül 2019, Cumartesi
Beden ve zihin gelişimindeki hayatî rolünü bildiği için hemen hemen bütün anneler, okula giden çocuklarının, kahvaltıda en azından bir bardak süt içmesi için özel gayret sarf ederler.

Yetişkinler ya sabah çayları öncesinde veya sonrasında doğrudan içerek veya imkân buluyorsa ekmeğe kaymağını sürerek yahut diğer öğünlerde cacık, yoğurt gibi dolaylı mamüller tüketerek süt ile ilişkisini devam ettirirler. Yaşlılar ise süt ve sütlü gıdalara bayılır, tükettikçe adeta şifa ve yeni bir hayat bulurlar!

Sütün besleyici, koruyucu, gelişime katkı yapıcı temel bir besin olduğunu bilmeyenimiz yoktur. 

Uzmanlar bunu detaylandırarak paylaşırlar. Beslenme uzmanlarına göre süt kalsiyum, fosfor ve ribüflavin açısından zengin bir gıda kaynağıdır. Bünyesinde beden açısından hayatî önemi olan amino asitleri ve yağ asitleri bulundurur. Sütte bulunan bazı bileşenler laktoz, süt yağı, kazein, laktoalbümin ve laktoglobobülin şeklinde sıralanır. Bir litre süt 600 kcal (kilo kalori) civarında enerji verir. Bir litre inek sütünde yaklaşık % 4 veya 5 oranında bulunan laktoz beyin ve sinir gelişimi için olmazsa olmaz niteliğinde bir değere sahiptir.

Sütün koruyucu fonksiyonu, bileşimindeki özelliklerden kaynaklanır. Süt proteini amfoter yani hem asidik hem bazik özelliği dolayısıyla asit ve baz buharlarını tamponlayıp, zehirli ağır metalleri bağlar. Kömür ocaklarında, kalorifer kazan dairelerinde, havagazı fabrikalarında çalışan işçilere her öğünde süt ve yoğurt verilmesinin sebebi budur.

Sütün besleyici, geliştirici ve koruyucu fonksiyonlarıyla ilgili olarak uzmanların verdiği her seviyedeki bilgi, “süt” deyince nasıl harika bir besin kaynağı ile karşı karşıya olduğumuzu anlamaya yetiyor. Peki marketten veya sütçüden aldığımız bu ürün nereden geliyor, kimler tarafından ve nasıl imal ediliyor, diye baktığımızda ya koyun keçi gibi küçükbaş hayvanları ya inek veya deve gibi büyükbaş hayvanları görüyoruz!

Küçük istisnalarla deve hariç koyun, keçi ve inek gibi ülkemizde de bol miktarda bulunan bu hayvanların ne yiyip ne içtiklerini görüyoruz. Yazın meradaki yemyeşil otlar, kışın kuru saman ve organik veya sun’î yemler, bunların besinleri. Ama ortaya çıkan ürün renginden taşıdığı özelliklere kadar her bakımdan harika ve mükemmel.

Peki gerçekten sütü bu mübarek hayvanlar mı? “yapıyor”, yoksa süt bu mübarek hayvanların bedeninde “yapılıyor mu?” diye baktığımızda sonuca ulaşmak için zorlanmıyoruz. Aklı, iradesi, bilinci, şefkati olmayan bu hayvanların süt yapmalarının mümkün olmadığına, olamayacağına kolayca hükmediyoruz. Oldukça yüksek bir gıda mühendisliği gerektiren böyle bir besini, adı geçen hayvanların planlayıp yapmış olduklarına, hiçbir şekilde aklımız onay vermiyor.

Hayvanların vücut yapılarına bakıldığında, süt yapmaya elverişli bir donanımın bulunduğunu görüyoruz. Tıpkı bir makine ya da fabrika gibi. Alınan besinler çeşitli kimyevî işlemlerden geçtikten sonra bir kısmı kaslara ve vücut dokularına dağılırken, bir kısmı damarlardan gelen kanla birleşerek süt olarak salgılanmak üzere süt bezlerine gönderiliyor. Burada harika işlemler sonucu süt imal ediliyor ve kan akan yahut idrar akan kanallara bulaştırılmadan imal edilen süt kullanıma hazır hale getirilerek göğüs çevresinde depolanıyor!

Açıkça anlıyoruz ki sütü hayvan “yapmıyor”, süt hayvanda “yapılıyor”, üretiliyor; en temiz, en güzel şekilde. 

Nitekim Nahl Sûresi’nin 66. Âyetinde Rabbimiz bunu şöyle açıklıyor: “Sizin için sağmal hayvanlarda büyük dersler vardır. Size hayvanın karnında besin artıklarıyla (fışkı) kan arasında, içenlere faydalar sağlayan tertemiz süt içiriyoruz.”

Said Nursî, bu âyetin tefsiri sadedine şöyle diyor: “Evet, başta inek ve deve ve keçi ve koyun olarak, süt fabrikaları olan validelerin memelerinde, kan ve fışkı içinde bulaştırmadan ve bulandırmadan ve onlara bütün bütün muhalif olarak hâlis, temiz, sâfi, mugaddî, hoş, beyaz bir sütü koymak ve yavrularına karşı o sütten daha ziyade hoş, şirin, tatlı, kıymetli ve fedakârâne bir şefkati kalblerine bırakmak, elbette o derece bir rahmet, bir hikmet, bir ilim, bir kudret ve bir ihtiyar ve dikkat ister ki, fırtınalı tesadüflerin ve karıştırıcı unsurların ve kör kuvvetlerin hiçbir cihetle işleri olamaz…” (Şuâlar, 7. Şuâ)

Aynı müellif sağmal hayvanları “süt çeşmesine” benzeterek şöyle diyor: “Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar “Bismillah” der. Rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzâk namına en lâtif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.”

Sonuç olarak, bizler de bu hakikatler çerçevesinde diğer bütün işlerimizde olduğu gibi süt içerken veya sütlü ürünlerden yararlanırken de zikir ve şükrün ortasında, bu nimetlerin O’ndan geldiğini hatırlayarak “fikir ediyoruz”, fikir etmemiz gerekiyor! Sağmal hayvanları süt çeşmesi olarak görüp, bu çeşmelerin arkasındaki “rahmet feyzini” derk ediyoruz, derk etmemiz gerekiyor!

Okunma Sayısı: 1632
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hülya Ünal

    8.9.2019 00:33:03

    Muhteşem tespitler Kaleminize yüreğinize sağlık..👏

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı