“Kuantum dolanıklığı ve tevhid” serisinin ardından gerek bazı okuyucuların yorumları gerekse mailimize gönderilen değerlendirmeler ufkumuzu açtı.
Seriyi iki farklı bakış açısıyla daha bir zenginleştirmem gerektiğine fark ettim: Birincisi Kuantum dolanıklığı ve esir maddesi. İkincisi ise gözlemci etkisinin detaylandırılması.
Modern bilim uzun yıllardır atomun büyük kısmının “boşluk” olduğunu söylüyordu. Ancak son 20 yılda yapılan araştırmalar, bu boşluğun hiç de boş olmadığını ortaya koydu.1 Atom altı dünyada, “vakum” diye tarif edilen alan, gerçekte “enerji kaynayan” bir deniz gibi…2
Çok eskilerden beri insanlar bu alanı “esir” olarak tanımlamıştı. Bugünün bilim dili ise buna yeni bir yorumla kuantum alanı, vakum enerjisi, Higgs alanı, sanal parçacık denizi gibi isimlendirmeler yapıyor. Yani boşluk dediğimiz yer, aslında kâinatı ayakta tutan görünmez bir “doluluk ortamı.” 3
Bediüzzaman’ın “Eğer kâinattan bir dakikacık olsun o nisbet-i kayyûmiyet kesilse, kâinat mahvolur.”4 tespiti, modern bilimin bu bulgusuna tam oturuyor.
Varlığın Tutunduğu Ana Zemin
Esir; maddenin, ışığın, kuvvetlerin ve titreşimlerin üzerinde hareket ettiği bir “ortak dokudur”. Her şey onun içinde “yüzerek” varlık bulur. Esirin temel özellikleri; kâinatı kaplayan latif bir yapı olması, kuvvetleri iletmesi, yerçekimi ve ışığın geçişine zemin olması, maddenin atom altı dünyada temel “bağlayıcı” ortam olması. Modern fizik aynı zemini kuantum alanı olarak tarif ediyor. Bu alan olmadan parçacıkların kütle kazanması, bağlanması ve hareket etmesi mümkün olmazdı.5
Nikola Tesla, esiri dinamik bir enerji olarak savundu ve Einstein'ı eleştirdi: "Eter var, maddeyi dönüştürebiliriz.” Einstein görelilik teorisi ile esir gibi bir maddeye gerek olmadığını belirtti, ama sonradan "yeni eter" olarak yerçekimsel bir alandan bahsetti. 6
Risale-i Nur’un Vahidiyet tarifine göre, Allah’ın “küllî tecellisi” bütün kâinatı içine alan bir birliktir. İşte esir/kuantum alanı bu birliğin bir tefsiri gibidir. İnsan gözüyle bakıldığında kâinat sonsuz parçalardan oluşuyor gibi görünür. Her yıldız, her atom, her canlı ayrı birer varlık izlenimi verir. Fakat bilim bu ayrılığın sathî olduğunu gösteriyor: Atomlar aynı kuantum alanında titreşiyor, galaksiler aynı enerji dokusunun içinde hareket ediyor. Yani madde dediğimiz şey “kâinat denizinin” dalgalarından ibaret.
Kaynakça:
1- Zee, A. (2010). Quantum Field Theory in a Nutshell (2nd ed.). Princeton University Press.
2 - Close, F. (2011). The Infinity Puzzle: Quantum Field Theory and the Hunt for an Orderly Universe. Basic Books.
3- Milonni, P. W. (1994). The Quantum Vacuum: An Introduction to Quantum Electrodynamics. Academic Press.
Padmanabhan, T. (2003). Cosmological constant—the weight of the vacuum. Physics Reports, 380(5–6), 235–320. https://doi.org/10.1016/S0370-1573(03)00120-0.
Higgs, P. W. (1964). Broken symmetries and the masses of gauge bosons. Physical Review Letters, 13(16), 508–509. https://doi.org/10.1103/PhysRevLett.13.508.
4- Otuzuncu Lema, 1. Şua. https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/otuzuncu-lem-a/334.
5- Kragh, H. (2012). The concept of the ether in Einstein’s work. Annalen der Physik, 524(Suppl. 1), A43–A48. https://doi.org/10.1002/andp.201200209.
6- Calaprice, A. (Ed.). (2005). The New Quotable Einstein. Princeton University Press.