Yıllardan beri “Türkiye en genç nüfusa sahip ülkelerden biri” diyerek övündük, övündük ve bir noktaya geldik ki neredeyse gençlik elden gitmek üzere. Genç nüfusa sahip olmak elbette çok önemli, ancak gençleri hem iyi eğitmek, hem de ülkede tutabilmek gerekir.
“Beyin göçü” meselesi gelişmekte olan ülkenin büyük dertleri arasında yer alıyor. Ancak ülkemizdeki durum biraz daha vahim. Türkiye’yi terk edip başka ülkelerde ‘gelecek’ arayanlar bunu sadece maddî imkânsızlıklar sebebiyle yapmıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve liyakate önem vermeyen uygulamalar gençlerin gelecek umutlarını kaybetmesine yol açıyor. Neticede değil üniversite öğrencileri, liselerde okuyanlar bile ilk fırsatta ‘yabancı ülkeler’e gitmeye çalışıyorlar. Bu konuda yapılan ciddi araştırmalar Türkiye’yi idare edenleri uyandırmalı, ama öyle bir belirti de yok.
SP Genel Başkanı Mahmut Arıkan, ‘beyin göçü’yle ilgili olarak, “Sisteme güven olmazsa beyin göçü durmaz. Bugün gençlerimizin yurtdışına gitme isteği ekonomik bir mesele olmaktan çıktı; saygı, huzur ve adalet talebine dönüştü. (...) Türkiye öyle bir noktaya geldi ki… İnsanlar artık gülümsemeyi unuttu. (...) Okullarda, sokaklarda, iş yerlerinde insanlar birbirinin yüzüne bakmıyor. Selâmlaşmanın yerini şüphe; tebessümün yerini gerginlik aldı. Kamuoyu anketlerinde ekonomi başı çekiyor, ama asıl sorun kutuplaşmadır. (...) 50+1 sistemi rekabeti değil, gerilimi büyüttü. Siyasetin dili sertleşti, yapay tartışmalarla toplum sürekli bir duygusal yorgunluğa sürüklendi. Gençlerin yüzü gülmüyor; çünkü huzurlu bir iklim kalmadı. Gelecek vizyonu olan, gerçekten vatan için, memleket için hizmet üretebilecek insanlar siyasetten uzaklaşıyorlar. Bu Türkiye için çok daha farklı, çok daha sıkıntılı bir durum. Bu açıdan bu kutuplaşma en büyük problemlerden bir tanesi” demiş. (ankahaber.net, 12 Aralık 2025)
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın gençlerle ilgili açıklamaları da dikkat çekici. Ocaklı şöyle demiş: “Gençlik; umutsuzluk, gelecek kaygısı ve işsizlik girdabında büyük bir çöküntüyle karşı karşıya bırakılmıştır. Her 3 gençten 1’i ne bir iş bulabilmekte, ne de eğitim hayatına devam edebilmektedir. Ne eğitimde, ne işte olan 18-24 yaş aralığındaki gençlerde OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 14,1 iken bu oran Türkiye’de yüzde 31,3’tür, iki katından fazla. Ev gençlerinin sayısı 7 milyona ulaşmış. Ne yaptınız bu gençler için? Ev genci olarak tanımlanan üniversite mezunu işsiz ve umutsuz gençler, uyuşturucunun, suç örgütlerinin ve sanal bahis organizasyonlarının karşısında korunmasız durumdadır. Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi olan Türkiye’de gençleri koruyamıyoruz. Maalesef her 4 gençten 3 tanesi valizlerini kafasında toplamış. TÜİK verilerine göre son iki yılda yaklaşık 450 bin Türk vatandaşı yurt dışına göç etmiştir. Türkiye’den göç edenlerin yaklaşık yarısı 34 yaş altı gençlerden oluşmaktadır. Son 4 yılda 20-34 yaş arasında olup yurt dışına yerleşen vatandaşlarımızın sayısı yüzde 70 artmış.” (ankahaber.net, 12 Aralık 2025)
Bu tablodan endişe etmeyen siyasetçi ve idareci varsa, esas onların bu tavrından dolayı endişeye kapılmak icap eder. Gençlerine, genliğine sahip çıkamayan bir siyasî anlayış Türkiye’yi düzlüğe çıkarabilir mi?