Zamanımızda Nur Talebelerinin en zor imtihanı; Üstada ve Nur mesleğine sadâkat göstermektir. İman hizmetinin selâmeti ve ülkemizin içtimaî ve siyasî yönünden gerçek bir istikrara kavuşması bu sadakat tavrına bağlıdır.
Günümüzde milyonlarca insan Risale-i Nur okumaktadır. Ancak her Risale okuyan Nur Talebesi olmaz. Çok insan vardır ki, imanını takviye etmek için Risale okur, ama kendini Nur Talebesi olarak görmez.
Mükafatı -kuvvetli senetlerle- kabre imanla girmek ve dairede takarrür eden/oluşan uhrevî, manevî şirketin sevabına ortak olmak olan Nur Talebesi olmanın farklı hususiyetleri vardır.1 Bunların başında; Üstad Bediüzzaman’ı ahir zamanın peygamber varisi, müceddidi, müçtehidi, mehdisi bilip başka şeyh, hoca ve temayüz etmiş şahsiyetin peşine gitmemek,2 Risale-i Nur’u kendi telifi gibi kabul ederek onun neşrini hayatının gayesi bilmektir.3
Kendini Nur talebesi kabul eden çok sayıda kişi vardır ki, “Bana sadece iman lâzımdır. Başka mevzuları okumaya lüzum yoktur” diyerek, külliyatın yalnız iman bahislerini okur, orada yoğunlaşır. Sonra o, Nurun mesleğine uymayan yanlış siyasî cereyanlara kapılır.
Halbuki Nur mesleği sadece imanî mevzulardan ibaret değildir. Onun içtimaî ve siyasî alana dair ölçüleri de vardır. Ona sadâkat göstermek, onu bütün yönleriyle hazmedip hayata tatbik etmekle olur.
Nur Talebelerinin çoğu, Nur mesleğine sadâkat göstererek Ahrar/ Demokrat güçleri iktidara taşıdıkları (1970-1980 arası) dönemde hem iman hizmeti inkişaf etmiş, hem ehl-i imanın kuvve-i maneviyesi kuvvetlenmiş hem de ülkemiz demokratikleşerek kalkınmıştır.
Ne zaman onlar, 1980’den sonraki süreçlerde demokrat olmayan dindar kimlikli siyaset cereyanlarını destekleyerek iktidara taşıdılar, o zaman işler karışmış; dinî hizmetler zaafa uğradığı gibi, Türkiye’nin siyasî dengelerinin bozulmasıyla ortaya çıkan sosyal ve ekonomik krizler toplum hayatını perişan etmiştir.
Günümüzde de benzer bir durum vardır. Onların çoğunun desteği ve dualarıyla ayakta duran, ancak onları hesaba katmayan demokrat olmayan bir iktidar vardır. Bu iktidar Risale-i Nur’a perde olup, dinî grupları politize ederek, iman ve Kur’ân hizmetine darbe vurduğu gibi, demokrasiyi ve hukuku askıya alarak uyguladığı yanlış politikalarla ülkemizi onlarca yıl geri götüren derin bir ekonomik kriz bataklığına saplamıştır.
Son söz: Türkiye’nin içine düşürüldüğü kötü durumdan kurtuluşu; Nur Talebelerinin çoğunun Risale-i Nura sadâkat tavrını göstererek demokrat olmayan müstebit siyasî ittifaklar yerine demokrasi, adalet ve hürriyetlerin ülkede tesisini gaye edinen siyasîlere destek vermelerine bağlı olduğu düşüncesindeyim.
Dipnotlar:
1 - Kastamonu L. ,(2017), s. 273.
2 – Age., s.56.
3 - Mektubat, (2017), s. 400.