"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın son dersinde cihad ve dünyevîleşme - 2

İlimdar Kaya
13 Eylül 2021, Pazartesi
Bediüzzaman İzzet-i Diniyeden hiçbir zaman taviz vermez, sergilediği duruş ve tavır ile muhatabına geri adım attırırdı.

Bunun örnekleri çoktur. Karşısındaki insanın dünyevî rütbe ve makamına bakmadan, işin ucunda ölüm dahi olsa korkmadan söylenmesi gerekeni söylerdi. Bu duruşu ile Bediüzzaman’ın hayatının ana gayesinin ve dâvâsının iman, Kur’ân olduğunu anlıyoruz. Söylediklerini yaşantıya dönüştüren Bediüzzaman “Ben eskiden beri tahakküme ve terzile karşı boyun eğmemişim. Hayatımda tahakkümü kaldırmadığım, birçok hadiselerle sabit olmuş. Meselâ: Rusya’da kumandana ayağa kalkmamak, Divan-ı Harb-i Örfî’de idam tehdidine karşı mahkemedeki paşaların suallerine beş para ehemmiyet vermediğim gibi, dört kumandanlara karşı bu tavrım tahakkümlere boyun eğmediğimi gösteriyor.” Osman Yüksel Serdengeçti “….üç devrin şerirlerine karşı imanlı bağrını siper etmiş. Allah demiş, Peygamber demiş, başka bir şey dememiş. Başı Ağrı Dağı kadar dik ve mağrur. Hiçbir zalim onu eğememiş, hiçbir âlim onu yenememiş... Kayalar gibi çetin, müdhiş bir irade”  tesbitleri ile Bediüzzamanı doğruluyor.  O hiçbir zaman bir ikbal veya dünye- vî bir menfaat için eğilmemiş, İzzet-i Diniyeden de taviz vermemiştir. Ama bazı cemaat mensuplarının dünyevî menfaat, makam ve mevki gibi basit şeyleri elde etmek için bugün ve dün İzzet-i Diniyeden nasıl tavizler verdiklerini yüzümüz kızararak okuyor ve taaccüple izliyoruz. Yeni Asya’nın dün ve bugün Bediüzzamandan aldığı İzzet-i Diniye dersi ile müsbet hareket çizgisinde kalarak tavizsiz bir şekilde yoluna devam ettiğine bütün âlem, dost ve düşman şahittir. Kimse bunun tersini söyleyemez.

Son derste bahsi geçen konulardan biri de cihaddır. Cihad Şuâlar’da belirtildiği gibi Mehdi-i Azam’ın görevlerindendir. Bediüzzaman  “Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünkü düşmanın malı, çoluk-çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dâhilde ise öyle değildir. Dâhildeki hareket müsbet bir şekilde manevî tahribata karşı manevî, ihlâs sırrı ile hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dâhildeki cihad başkadır.” diyerek dâhil ve hariçteki cihadın farkını koyar ortaya. Manevî tahribatın olduğu yerde manevî cihad ile manevî tahribatı durdurarak mane- vî yıkımın önüne geçmek gerekir. İslâm’a, imana, Kur’ân’a ve dine yönelik tecavüzata engel olunmalıdır. Böylece dâhili asayişe, iç barışa, toplumun huzuruna, ülkenin sükûnuna hizmet edilmiş olunur. İman hizmetinde bir güç vardır. Ama bu güç yalnızca asayişi, huzuru sağlamak ve barışı korumak için kullanılır. Yıkıma yıkımla karşılık vermek tahribatı büyütür. Bunun için bir yerde manevî bir tahribat varsa, manevî tamir faaliyetleriyle onun durdurulmasına çalışılmalı. Peygamberimiz (asm) istihza, hakaret, işkence, tecrîd ve şiddete rağmen meşakkat ve çilelere sabır göstererek tâvizsiz mücadele verdi. Bediüzzaman da bu mücadele tarzını örnek alarak manevî cihada devam etti. Bediüzzaman bu Asr-ı Saadet modeli ile iman, Kur’ân hizmetinde muvaffak oldu.

Bu düstura uymayan Mısır, Pakistan gibi ülkelerde cihad maddî cihad şeklinde yapılınca ehl-i iman çok sıkıntı çekti, çok büyük zarar gördü ve çok ağır bedeller ödedi. Hâlâ daha da ödemeye devam etmektedir. İhvan-ı Müslim Cemaati maddî cihad ile ülkeye şeriatı getirmek istedi, ama Şeriatı getiremedikleri gibi kendileri ve taraftarları canlarından oldular. Şeyh Sait ve Bitlis hareketi de aynı türdendir.  

Bediüzzaman’ın “manevî tahribata karşı manevî, ihlâs sırrı ile hareket etmek” şeklindeki cihad anlayışı ile hareket eden Nur Talebelerinden birinin burnu dahi kanamamıştır. Hâlbuki süfyanizmin ve zındıkanın tahribatının ülkemizde ne kadar büyük olduğu bilinmektedir, Bediüzzaman’ın  “Mekke’de de olsam Türkiye’ye gelirim.” demesinin sebebi de budur. Maddî cihad ile kendisini mücadele alanlarına çekerek imha etmek isteyen Süfyanizmin oyunlarını bozarak Risale-i Nur hizmetleri ile Nur Talebelerinin muvaffak olmalarını sağladı Bediüzzaman. Bu cihad anlayışı ile doğru İslâm ve Risale-i Nur’un çağımıza Kur’ân kaynaklı bir mesaj olduğu ruhlara nakşedilerek Nur Talebeleri şiddete bulaştırılmadı. Ama bazı gruplar Bediüzzaman’ı dinlemeyerek İslâm  ile şiddetin birlikte telâffuz edilmesine sebep oldular, bunlar kamuoyunda İslâm’ın sevimli bir yüze sahip olmadığı gibi haksız  bir düşünceye sebep oldular.  

“Bir mes’ele daha var. O da çok ehemmiyetlidir. Hükm-ü Kur’ân’a göre, bu zamanda mimsiz medeniyetin îcabatından olarak hâcat-ı zaruriye dörtten yirmiye çıkmış. Tiryakilikle, görenekle ve itiyadla hâcat-ı gayr-ı zaruriye, hâcat-ı zaruriye hükmüne geçmiş. Âhirete iman ettiği halde, zaruret var diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor.” Bediüzzaman bugün toplumda önemli bir yara olan dünyevileşme hastalığına yıllar öncesinden işaret ederek talebelerinin dikkatlerini çeker. Ehl-i dünya Müslümanları ahiretten uzaklaştırarak dünyaya bağlamak için zarurî olmayan ihtiyaçları zarurî hale getirdi, bu yöntemle israfı körükleyerek insanı daha çok çalışıp para kazanmaya itti. Borçlandırarak bankalara yöneltti. Böylelikle insan ahiret hayatını ihmal ederek dünyayı birinci plana, ahireti ise ikinci plana aldı. Amaç iman ve Kur’ân hizmetlerini sahipsiz ve yetim bırakmaktır.  İnsanın dünya merkezli olması iman, Kur’ân hizmetlerinde şevk ve heyecanı kırarak gaflete dalınmasını ve dünyevileşmeyi netice vereceği için o günden bu hastalığa karşı tedbirler ortaya konuyor, Nur Talebeleri bu dünyevîleşmenin ehl-i dünyanın bir oyunu olduğunu anladıkları için bu tuzağa düşmediler. 

Okunma Sayısı: 1676
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı