Aşı meselesi iyice karıştı.
İktidar bir taraftan yeni dönemi “Ya aşı, ya PCR testi” dayatmasıyla açarken, diğer taraftan Sağlık Bakanı önceleri “Yüzde 80’in üzerinde koruma sağlıyor” denilen Çin ürünü Sinovac’ın iki dozunun da artık yetersiz kaldığını söyledi.
Rakamlar, yoğun bakımdaki aşısızlarla Sinovaclıların adeta “yarıştığını” gösteriyor.
Oxford Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ise Pfizer/BioNTech (Alman) ve AstraZeneca (İngiliz) aşıları mercek altına alınmış ve aşıların virüsten korunmada halen en iyi yol olduğu, ancak etkilerinin üç ay içinde azalmaya başladığı belirtilerek şöyle denilmiş:
“Delta varyantına karşı aşıların (ikisinin de) etkisi hızlı bir şekilde azalırken, aşı olanların virüs kapma ve bulaştırma riski artıyor.”
Araştırmaya göre, iki doz aşı olmuş kişiler virüse yakalanmaları durumunda hiç aşı olmamışlar kadar virüs yoğunluğuna sahip.
Anlaşılan o ki, bir taraftan “Virüsten korunmanın en iyi yolu aşı” denilirken, diğer taraftan virüsün sürekli yenileri çıkan varyantları karşısında aşıların da etkisi bir yere kadar ve yeni doz aşılarla takviyeye ihtiyaç olacağı görülüyor. Bu da aşıyla ilgili istifhamlara “Aşıya bağımlı hale mi geleceğiz?” sualini ekliyor.
Bu noktada Oxford araştırmasının en ilginç sonuçlarından biri, doğal yollardan virüse yakalanıp iyileşen kişilerin bağışıklığının, aşılananlara göre daha güçlü olduğunun ortaya çıkmış olması.
Burada sanırız, kişilerin bağışıklığını kuvvetlendiren faktörlerin, konunun uzmanı olan erbabı tarafından netleştirilmesi lâzım. Fıtrî ve dengeli beslenme, zararlı ve kötü alışkanlıklardan uzak durma, fıtrata uygun düzenli ve stressiz bir hayat, moral ve maneviyatı hep yüksek tutma gibi hususlar, bu konuda ilk akla gelenler olsa gerek.
Buradan, “Asıl etkili reçete, bağışıklığı yüksek sağlam bir bünyeye sahip olabilmek” sonucunu çıkarmamız herhalde yanlış olmaz.
Netice: Hastalığa karşı sebepler dairesinde gerekli tedbirleri almak vazifemiz. Ama takdir Allah’ın. Pandemide aşı olmayıp vefat edenler de var, defalarca aşı oldukları halde kurtulamayanlar da. O zaman “Ecel gelmiş cihane, korona bahane” deyip takdire teslim olmaktan başka yapabileceğimiz birşey yok.
Aşı tartışmasıyla birbirimizi kırmamıza da gerek yok. Dünya böyle kavgalara değmiyor.