"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu kriz de tek adam rejiminin ürünü

Kâzım GÜLEÇYÜZ
11 Kasım 2023, Cumartesi
Resmî ideolojinin 15-20 Temmuz sayesinde hortlatılan tek adam rejimiyle yeniden pekiştirildiği bir ortamda, tam da cumhuriyetinin 100. yıldönümünün ardından, 10 Kasım arefesinde patlak veren yargı krizi ve skandalı, hukuktaki siyasîleşmenin yüksek yargı organlarını da birbirine düşürdüğünü bütün dehşetiyle ortaya koydu.

YSK’nın aday olup seçilmesinde sakınca görmediği Can Atalay’ın, milletvekili seçilmesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen hâlâ içeride tutuluyor olması, bu rejimin ürettiği garabetlerden biriydi. AYM’nin Atalay’a reva görülen bu muamele için verdiği “Kişi güvenliği ve özgürlüğü ile seçilme hakkı ihlal edildi” kararı, bu duruma son verme fırsatı sundu.

Skandallar zinciri de ondan sonra başladı.

Önce, Atalay’ı mahkûm etmiş olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı, hiç gecikmeden AYM kararının gereğini yapmak yerine, dosyayı 6 gün beklettikten sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. 

Üstelik eski tarihle ve tek imzayla!

3. Ceza Dairesi de AYM’ye posta koyup kararda imzası olan üyelerine suç duyurusunda bulunan ve yargı tarihimizde benzeri görülmemiş bir karara imza attı. Anayasanın “AYM kararları herkesi bağlar” hükmüne rağmen...

Hukuk ve siyaset çevrelerinin “skandal ve darbe girişimi” olarak nitelediği bu karara, “Yazık, çok yazık. Yargı çatışma değil, çözüm yeridir” diyen AKP önde gelenleri dahil, her kesimden yoğun tepki var. “Karar geri alınsın” deniliyor, 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında suç duyuruları yapılıyor, Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulunun bu üyelere görevden el çektirmesi isteniyor, aynı üyeler ve Yargıtay Başkanı istifaya davet ediliyor...

Bu skandala, yegâne görevleri tek adam rejimine de, ürettiği bilumum hukuksuzluklara da “kılıf” uydurmak olan ve bu kararı da “millî yargı” diye savunma pişkinliğini sergileyen Saray danışmanlarından başka destek veren yok.

AYM üyeleri hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili olarak da “Atalay için verilen ihlal kararı 5’e karşı 9 üyenin oyu ile kabul edildi; Yüce Divan olarak o 9 üyeyi diğer 5 üye mi yargılayacak?” diye soruluyor.

Sonuç: Yüksek yargıya böylesine ağır bir kaosu da yaşatan tek adam rejimini Türkiye daha ne zamana kadar taşıyacak?

Okunma Sayısı: 2614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aysuna

    11.11.2023 10:55:26

    Anlaşılan o ki 2010 Referandumu ile getirilen Anayasa'ya Bireysel Başvuru maddesi için çok çok pişman olmuşlar.Halbuki amaç AİHM'e dosyalar gitmesin,ülke insanının haklarını Anayasa Mahmemesi korusun idi.

  • Nurullah Aksoy

    11.11.2023 08:44:24

    Yazık nokta

  • Salih baş

    11.11.2023 08:06:03

    Rüştünü ispat ettiği ana kadar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı