Ergenekon ve Balyoz davalarının serencamını takip ederken, özellikle sürecin belli bir aşamasından itibaren ortaya çıkan işaretlerin bizde yol açtığı bir endişeyi yeri geldikçe dile getirmiştik. Bunlardan biri de şöyleydi:
“Gelinen noktada, Ergenekon ve Balyoz davalarının meydana getirdiği ‘Nihayet darbelerle hesaplaşma aşamasına geldik’ ümit ve beklentilerinin hüsranla bitebileceği kaygıları artıyor. Bu durumun, darbecilere, daha da bilenmiş bir psikoloji ile yeni bir cür’et ve cesaret vermesinden endişe duymak için yeterli sebep var. Hele AKP için ‘Önümüzdeki dönemde, yeniden formatlanan neo-Ergenekoncu kadrolarla çalışacak’ iddiasının seslendirildiği bir ortamda. Onun için, demokrasiyi koruma noktasında çok daha müteyakkız olunması gereken bir sürece girildiğini söylemek yanlış olmaz.” (11.7.12)
Bu yazının üzerinden dokuz yıl geçti. Geldiğimiz nokta ortada. Darbelerle hesaplaşma ümit ve beklentileri gerçekten hüsranla bitti.
Serbest kalan darbeciler bilenmiş bir psikoloji ile rövanş alıyor. AKP, özellikle Saray yeniden formatlanan neo-Ergenekoncu kadrolarla çalışıyor. Ve demokrasiyi koruma noktasındaki teyakkuz ihtiyacı had safhada.
Darbecilerle mücadele iddiası 15-20 Temmuz süreciyle birlikte istikamet ve ray değiştirerek sürdürülüyor; ama cadı avına dönüştürülüp ülke genelinde yaygınlaştırılan operasyonlarda ev hanımlarının, 80-90 yaşındaki ihtiyarların, esnafın... derdest edilmesi, olup bitenleri şaşkınlıkla izleyen zihinlerde beliren “Bunlar mı darbeci ve terörist?” sualiyle birlikte, bu iddianın dayandırıldığı—zaten zayıf olan–temeli iyice aşındırıyor ve çürütüyor.
AKP ve payanda olduğu tek adam rejiminin, iyice bütünleştiği statükonun bildik reflekslerini içselleştirip sahiplenerek, millî irade ve demokrasi perdelemesiyle arka çıktığı operasyonlardaki gidişat, gerçekte başka bir “derin irade”nin iktidara da by-pass yaparak meseleye el koyduğunun işaretlerini veriyor.
Perinçek’in bu yöndeki sözleri çok açık.
Onun için altını çizerek tekrar ifade ediyoruz: Demokrasi için teyakkuz ve dayanışma ihtiyacı çok daha büyük bir önem kazandı.
Adalet ve demokrasiye inananların rehavet, oyalanma, zaman kaybetme, hele hele iç çekişmelerle ve birbiriyle uğraşma lüksü yok.