Diyanet’in adı kullanılarak servis edilen ve bütün cemaatlerle tarikatların hedef alındığı “rapor,” önceki dönemlerde “istihbarat raporu” olarak medyaya verilen jurnallerle aynı.

Fark bu defa Diyanet adıyla sunulması.

Evvelce de ifade ettiğimiz gibi, önsözünde Din İşleri Yüksek Kurulu koordinasyonuyla hazırlandığı belirtiliyor. Gerçekten öyle mi?

Muhtevasına bakıldığında, Diyanet’in alanı olan konuların çok dışına çıkıldığı, hattâ “siyasî” değerlendirmeler yapıldığı görülüyor.

Meselâ Yeni Asya’nın siyasî tercihiyle ilgili olarak kullanılan ifadeler bunun tipik örneği.

Sadece bu bile söz konusu “rapor”dan kuşku duymak için yeterli. Çünkü kural olarak Diyanet’in siyasetle işinin olmaması lâzım.

Gerçi bilhassa son dönemdeki uygulamalara bakınca, bu kuralın da işlemez hale getirildiğini gösteren çok sayıda örnek var. 

Cuma hutbelerinin alabildiğine siyasîleştirilmesi, cemaatin kürsü ve minberlerden mitinglere çağrılması, camilerde parti propagandası yapılması, teravih namazlarının siyasî gövde gösterisine dönüştürülmesi gibi.

Bu listeye, cemaatleri siyasî tercihlerinden dolayı eleştirmek de mi ilâve edilmiş oldu?

Ya iki ay önce “Ermeni meselesinde yaptıkları için Perinçek’e dua ediyorum” diyen Cübbeli Ahmet’in aynı “rapor”a istinaden yine Perinçek’in gazetesinde “dini ticarî maksatlara alet etmek”le suçlanmasına ne demeli?!

Söz konusu jurnal belgesinde bir diğer garabet, Perinçek’in yayınevi tarafından kitap olarak basılması ve yine bu kişinin gazetesinde dizi yazı olarak yayınlanması. Peki, siyasî ve ideolojik kimliği belli olan Perinçek’le Diyanet arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?

Dilimiz varmıyor, ama “Perinçek ekibi Diyanet’e de mi hâkim oldu?” diye sorduran bu tuhaflığın izah edilemezliği mi Diyanet’i içine girdiği derin suskunluktan çıkaramıyor?

Gerçekten bu kurumu da teslim alıp bütün cemaat ve tarikatlarla karşı karşıya getiren çok değişik bir operasyon mu söz konusu?

Bu garabetin arkaplanında neler yatıyor?

Bir izahı, hayli zaman önce Kızılelma koalisyonu adıyla ortaya atılan projenin 2017 başında “Doğu Perinçek’e karşı Erdoğan’ı tercih ederiz” diyen Bahçeli’ye Perinçek’in verdiği “Erdoğan’ı tercih eden, beni tercih etmiş olur” cevabıyla güncellenen versiyonu olabilir mi?