"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Finale doğru

Kâzım GÜLEÇYÜZ
20 Haziran 2019, Perşembe
31 Mart’ta sandıktan çıkan sonucun iktidar tarafından kabul edilmemesi üzerine tartışmalı bir YSK kararıyla gündeme gelen 23 Haziran İstanbul seçimine üç gün kala, yarışçılar son ataklarını yapıyorlar.

İmamoğlu ile Yıldırım’ın karşı karşıya geldiği TV buluşmasını herkes kendi meşrebine göre yorumladı. İktidar medyası yine kendi adayını parlatıp rakibini karalamaya devam etti, ama çoktandır süren tek taraflı yayın anlayışının artık izlenmez ve okunmaz hale getirdiği TV ve gazetelerdeki yorumların toplumda ne ölçüde mâkes bulduğu, Pazar akşamı sandıklar açıldığı zaman belli olacak.

Bunlar bir tarafa, sonuç ne olursa olsun, 17 yıl aradan sonra iki rakibin ekrana çıkıp kısıtlı bir formatta da olsa tartışmasını demokrasi adına bir kazanım olarak yorumlayanlar var.

Bu aynı zamanda şimdiye kadar “tek kale” olarak işleyen seçim süreçlerine 31 Mart İstanbul sonucuyla gelip 17 yıllık rutini derinden değiştiren yeni dengenin bir tezahürü.

Bu arada, iktidar medyasının tersine, bizzat Yıldırım’ın yakın çevresinden “Kaybettik, İmamoğlu’na başkanlığı hayırlı olsun” mesajları geldiğine dair iddialar dillendiriliyor.

İşin başında 23 Haziran’a 31 Mart’tan çok daha fazla asılacağı imajı veren, cami açılışında cemaatten oy isteyip rakiplerini oy hırsızlığıyla suçlamak ve Yenikapı’da “teravih mitingi” yapmak gibi örneklerle uğurladığı Ramazan’ın ardından, seçime iki hafta kala frene, beş gün kala yine gaza basan AKP Genel Başkanının son beyanları da manidar.

31 Mart’tan sonra da bir ara seslendirip sonra vazgeçer gibi olduğu söyleme tekrar dönen Erdoğan, İstanbul seçiminin o kadar da önemli olmadığını ima eden mesajlar veriyor.

“23 Haziran’da sadece başkan seçilecek ve vitrin değişecek. 39 ilçenin 25’i bizde. Mecliste çoğunluk bizde. Komisyonlar bizde. Parlamentosu, kabinesi, komisyonları olmayan bir başkan tek başına ne yapabilir ki?” anlamındaki sözleri bu yaklaşımın ifadeleri.

Bu tavır Cumhurbaşkanına yakışır mı, ayrı.

Peki, gerçekten dediği gibi mi olur? Yoksa İBB seçiminin kaybı, Erdoğan’ın çoktandır seslendirdiği “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” sözündeki kaygıyı, seçim sonrası tetikleyeceği zincirleme sonuçlarla doğrulayacak bir neticeyi beraberinde getirir mi?

Okunma Sayısı: 4684
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    20.6.2019 15:48:37

    “23 Haziran’da sadece başkan seçilecek ve vitrin değişecek. 39 ilçenin 25’i bizde. Mecliste çoğunluk bizde. Komisyonlar bizde. Parlamentosu, kabinesi, komisyonları olmayan bir başkan tek başına ne yapabilir ki?” anlamındaki sözleriyle partili CB, İstanbullu seçmenlere adeta -üstü örtülü- "bizim adayımızı seçmek zorundasınız. Yoksa 'hizmet alamazsınız' " mesajını mı vermek istiyor? Öyle ya da böyle. Anlıyoruz ki, sonucu itibariyle bu seçim öyle basit bir yerel yönetim seçimi olmayacak. Ömrünü ibka etmeye çalıştığı iktidarın da ve bunun için ortaya attığı argümanların da (beka ..gibi) "finali" olacağına benziyor. Zincirleme bir şeyler olacak ama ne olacak şimdilik bize meçhul. Beklentimiz, hayırlara vesile olmasıdır.

  • Gündüz Alp

    20.6.2019 15:37:00

    Sayın Güleçyüz, 17 yıldır hep kazanan(?) ve fakat hesap vermeye alışmayan bir iktidarın, bir belediye başkanlığı için canhıraş gayret ve telaşını nasıl yorumlasak? "Final" mi yoksa gerileme ve bitiş mi? Her şeyin bir ömr-ü tabiisi vardır. İktidarlar da bunun haricinde değildir. Bu ömrü dolduran (cihan devleti bile olsa) sahneden çekilecektir. "El-Bâki Hüve'l'bâki." "İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” sözündeki "Türkiye'yi kaybeder" kısmını rahatlıkla "iktidarı" şeklinde okuyabilirsiniz. Ne şehirmiş meğer! Şairin: "Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır/Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır" (Nedim) dediği şehir. Bir yanda tüm Türkiye beri yanda İstanbul. Birileri için "aşk" diğeri için "hizmet" demek olan bu seçim, tüm Türkiye için "demokrasi ve hukuk" anlamı taşıyor. İstanbullu da kendisi için ya "aşkı" ya da hem kendisi hem bizim için "hizmet" ile beraber "demokrasi ve hukuku" seçecek. Herkes reyinde hürdür.

  • Ali Tam

    20.6.2019 13:38:23

    Almanya'da Büyük Sehir Belediye Baskanlarinin da secim yasasi geregi ikinci bir ikili secime gittikleri nadir degildir. 40 senelik Almanya hayatimda bu tür yerel secime ait secimlerde adaylar arasi DIN, DIL, KÖKEN farkliliklari dile getirilip polimik yapildigini görmedik duymadik. Yüce ISLAM DINIne layik dogrulugu müsbet BIRINCI AVRUPA da gördükce ISLAM DINININ esaslariyla barisik hareket eden insanlari sena etmememiz mümkün degil. Isterdik ki bunu kendi ülkemizin secimlerinde de yapabilelim. Secim verilerindeki nakil sorunlarina benzer bir SORUN BIRINCI AVRUPA da 40 senedir izlenimimle söylüyorum görmedim. ISLAM DINIne yakismayan YANLISLARI kabul etmemiz mümkün degildir. Insaallah tekerrür etmez.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı