Marmara kıyılarında ortaya çıkan “deniz salyası” istilâsı, on yılların birikimi olan ve AKP’li Kocaeli Belediye Başkanının “Denizi fosseptiğe çevirdik” itirafıyla ifşa edilen dehşet verici ve inanılmaz bir kirlenmeyi gözler önüne serdi.
Sanayi tesisi atıklarının ve diğer bilumum ifrazatın boca edildiği koca deniz, nihayetinde bu anormal kirletmeyi böyle dışa vuruyor.
Rabbimizin Kuddüs ismiyle çevre ve tabiata verdiği “kendini yenileme ve temizleme” kabiliyeti, Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “pürşer beşerin bulaşık eliyle” böylesine tahrip edilince çıkan acı sonuç ne yazık ki bu.
Uzmanlar “Bu derece aşırı bir kirlenmeye hiç şahit olmamıştık; bir denizi bu duruma getiren ilk ülke olmayı da başardık!” diyorlar.
Bunun birinci derecede sorumlusu, 19 senedir memleketi tek başına yöneten mevcut iktidarın ve yanı sıra çeyrek asırdan beri çoğu kendi kontrolünde olan yerel yönetimlerin, bu kirletmeye çanak tutan tavırları.
Dizgin tanımayan ticarî rant hırsına, siyasî rant hırsı eksenli hesaplarla seyirci kalınması, dahası bunun teşvik edilip destek verilmesi.
Maden arama, altın çıkarma, liman inşası, taş ocağı... gibi gerekçelerle yapılan orman katliamı ve çevre tahribatı, diğer örnekler...
Bugün Marmara Denizinin başına geleni, yıllar önce Haliç yaşamıştı. Kirlenme o hale gelmişti ki, kıyıda kokudan durulmuyordu.
Bedrettin Dalan’ın başlattığı, Erdoğan, Gürtuna ve Topbaş dönemlerinde devam eden çalışmalarla Haliç tekrar hayata döndürüldü.
Ama son yıllarda yine eskiye dönüş işaretleri gözleniyor. İktidar bunu da İmamoğlu’na fatura etme derdinde, ama ondan çok daha önce Eyüp Sultan sahilinde eski kokunun geri döndüğünü bizzat müşahede etmiştik.
Gerçek şu ki, Allah’ın en mükemmel şekilde yaratıp bizleri içinde misafir ettiği bu dünyayı bütün güzellikleri ve temizliğiyle birlikte koruyup o haliyle gelecek nesillere devretmek de önemli sorumluluklarımızdan biri.
Bu güzel tabiat ve çevre de bize emanet.
Emaneti koruyup ehil ellere tevdi etmek, hem inancımızın, hem vatandaşlık görevimizin bir gereği. Marmara’yı fosseptiğe çevirirken siyasetteki kirli ilişkileri de eşzamanlı olarak ayyuka çıkan kadroların demokrasi içinde tasfiyesi de bu görevin bir parçası.
Kirli siyasetle temiz çevre de olmuyor...