Erdoğan arada bir rest çeker gibi yaptığı, ama özellikle son dönemde “Münasebetlerimiz gayet iyi, bana karşı samimî ve dürüst” dediği Trump’la bugün yine buluşuyor.
Zikzaklı, gel-gitli bir süreçte, “Arkadaşlar irtibat kurmaya çalışıyor” beyanı sonrası yapılan telefon görüşmesinde Trump’a “Siz Bağdadi’yi hallettiniz, biz de eşini ve bilumum aile efradını derdest ettik” dediği ve randevunun bu görüşmede kesinleştiği belirtildi.
Buluşmadan ne çıkacağını göreceğiz.
Son dönemde iktidarın yaklaşımı şu:
“Trump iyi, ama etrafı kötü. Söz geçiremiyor. Onu dinlemiyorlar. Aleyhimizdeki mesajları da üstündeki baskıyı azaltma amaçlı.”
Başkanlığa gelmezden önceki insafsız kapitalist imajı ve Müslüman karşıtı tutumu da bilinen Trump’a yönelik bu hüsnüzannın ayrıca tahlil edilmesi gereken bir tavır olduğu kaydımızı düşerek, ABD Başkanı hakkındaki azil sürecinin devam ettiği bir ortamda bu tavrın isabet derecesini de sorgulamalıyız.
Burada ayrıca üzerinde durulup tartışılması gereken çok önemli konulardan biri de devletler arası ilişkileri kişisel düzeyde götürmenin ne ölçüde doğru ve sağlıklı olduğu.
Devlet yöneticilerinin özel samimiyetleri, resmî ilişkiler için elbette ki artı bir özellik. Ama asıl ve kalıcı olan, kurumsal boyut. İlişkilerin kişilere endekslendiği hallerde neler olabileceğinin en tipik örneklerinden biri, bir zamanların Erdoğan-Esad samimiyetinin 9 sene içinde tam tersine çevrilmiş olması.
Trump söz konusu olunca ABD’nin kendi içinde güçlü kurallara bağlanmış bir demokrasi olduğu gerçeğini de unutmamalıyız.
Ki, son dönemde bu ülkeyle ilişkilerde peş peşe patlayan krizlerin tırmandırdığı derin gerilimde, bu gerçeğin gözardı edilmesinin büyük payı var. Meselâ ABD ile parlamentolar arası dostluk grubu niye kuruldu? Temsilciler Meclisinden o olumsuz kararların çıkmasını engelleyemeyecektiyse ne işe yarar?
Keza ABD kamuoyunda Türkiye için müsbet bir imaj meydana getirilemeyişinin altında yatan sebepler neler? Oralarda kendi “lobi”mizi bir türlü oluşturamazken milyonlarca doların akıtıldığı Musevî lobilerinden hayır gelmediği bir defa daha görülmedi mi?
Trump’a ümit bağlayarak işi götürme ısrarı bakalım daha ne gibi sonuçlar doğuracak?