Hafta sonunda rahmet-i Rahman’a kavuşan Türkiye Yazarlar Birliği kurucusu ve Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, 19 Mayıs 2019 öncesi Karar’da yayınlanan bir yazısına şu başlığı atmıştı:
“100. yıl ideolojiye teslim olma yılı olmasın.”
Kast ettiği, 19 Mayıs’ın 100. yıldönümü.
Resmî ideolojinin 100 yıldır “Samsun’a ilk adım” başlığı altında anlattıkları ile, işin arkaplanında örtülen gerçekler arasındaki çelişkiler alternatif tarih yayınlarında bir miktar vurgulandı, ama bunların okullara, ders kitaplarına, medyaya, siyasetçilerin söylemlerine yansıdığını söylemek mümkün değil. Resmî ideolojinin etkisi hâlâ devam ediyor.
Eğer AKP iktidarında, kendilerince iddia edildiği gibi demokraside kayda değer ilerlemeler kaydetmiş olsaydık, bunun yansımalarını bu konularda da görebilirdik.
Resmî tabuların tartışmaya açılması, Nutuk eksenli tek yanlı propagandalara son verilmesi, gizlenen gerçeklerin açığa çıkarılması bağlamında ciddî açılım ve gelişmeler olabilirdi.
19 Mayıs’ın da, sürecin diğer dönemeçlerinin de, Kurtuluş Savaşının da, o dönemde çok önemli ve tarihî görevler üstlendikleri halde zaferden sonra tasfiye edilen şahsiyetlerce açıklanan, ama antidemokratik ve hukuk dışı sansür ve yasaklarla topluma ulaşması engellenen alternatif gerçekler ışığında anlatılması ve anlaşılması sağlanabilirdi.
Ama öyle olmadı. Tam tersine okullarda, ders kitaplarında, tamamen iktidar kontrolüne geçen “merkez” medyada, yıldönümü mesajlarında resmî ideoloji propagandası hiçbir değişiklik olmadan aynen devam etti.
Hattâ ton ve dozajı daha da arttırılarak...
Diyeceğimiz o ki, merhum Şerif Mardin’in “Kemalizmin başarısı” olarak niteleyip merhum Kemal Karpat’ın “Kemalizmin ömrünü uzatıyor” dediği AKP, 19 Mayıs vesilesiyle de bu vasfını bir kez daha açık şekilde gösteriyor.
Tek partiyken yaptıklarından hareketle yerden yere vurduğu CHP’yi “Atatürk’ün partisi olmaktan çıkmak”la suçlayıp, “Gazi sağ olsa önce bunları ipe çekip mezara gömmüştü” gibi son derece “zarif” söylemler eşliğinde.