"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Resmî ideoloji dayatmasına AKP ile devam

Kâzım GÜLEÇYÜZ
15 Ağustos 2024, Perşembe
19 Mayıs’ın 100. yılındaki resmî tören ve söylemler de, iktidar medyasındaki yayınlar da, Mehmet Doğan’ın ikazına rağmen resmî ideoloji ve Nutuk eksenli resmî tarih çerçevesinde şekillendi.

Anahaber, manşet ve birinci sayfalar, 28 Şubat medyasının yaptıklarından farksızdı.

Konuşmalardaki birlik mesaj ve görüntüleri de yine o çerçeveye hapsedilerek verildi. İstiklal Savaşı ve zafer, yine tek kişiye mal edildi. Ve ona endeksli bir “birlik” vurgusu yapıldı.

Bu dönemde de gizlenmeye devam edilen tarihî gerçeklere rağmen. İşte bir örneği:

“Bandırma Vapurunda Mustafa Kemal’e eşlik eden 25’i subay ve gerisi mürettebat 50 yolcunun içinden başbakanlar, bakanlar, generaller, diplomatlar çıktı, idamla yargılananlar, idam edilenler oldu. Bazıları ise unutuldu, unutturuldu ya da unutulmayı tercih etti.”

(Yıldıray Oğur, Karar, 18 Mayıs 2019)

Oğur, yazısında “idamla yargılanan, idam edilen, unutulan, unutturulan ya da unutulmayı tercih eden” bu isimlerden bazılarını anlatıyor, ama toplum bunlardan habersiz.

Çünkü Nutuk mahreçli resmî tarih, Bandırma Vapuru ve Samsun’a ilk adım olayını da tamamen tek şahıs ekseninde anlatıyor.

Samsun’a çıkıştan sonraki sürecin ve İstiklal Savaşının diğer safahatını olduğu gibi.

Kurtuluş Savaşı kumandanları başta olmak üzere o dönemde çok büyük hizmet ve gayretleri olan birçok ismin, zaferi müteakip cumhuriyet adı altında tek parti rejimine geçildikten sonra tasfiye edilmesi de, yol açtığı trajik sonuçlarla beraber karartılıyor.

Böyle bir tablodan “birlik” çıkabilir mi?

Asırlık resmî ideoloji dayatması AKP iktidarınca da sürdürülürken, İslam ve Osmanlı tarihinin sembol şahsiyetlerini buna alet etmeye yönelik söylemler 19 Mayıs’ta da yine tekrarlandı. Gençler Alparslan, Selâhaddin Eyyubî, Ertuğrul Gazi, Fatih, Yavuz ve Abdülhamid Han’la birlikte zikredilen M. Kemal’in izinde gitmeye davet edildi.

Buna karşı Erdoğan yıllar önce “Beni illâ birilerine benzetecekseniz Atatürk’ten başlayın, Kanunî’lere, Yavuz’lara, Fatih’lere, Osman Gazi’lere gidin” dediğinde verdiğimiz “M. Kemal’in bu isimlerle nasıl bir ortak noktası var? Bir defa dünya görüşleri tamamen farklı” cevabını tekrarlıyoruz (Müflis Proje Kemalizm, s. 108).

Okunma Sayısı: 2601
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • selma

    15.8.2024 18:23:06

    ilkokulun ilk yıllarında öğretilen şiirler vardı : Doktor, doktor kalksana..., uzun uzun kavaklar, dökülüyor yapraklar..., sen kalk ben yatam vb. Ne yazık ki ,üniversite bitirmiş, doktor, mühendis, öğretmen olmuş bir çok kişinin o dönemlerle ilgili bilgisi hala aynı seviyede. Hiç okumamış , araştırmamış, diğer kişilere ne olmuş, niçin, ne zaman ? diye hiç düşünmemiş, belgelere bakmamış. Bir kişi bütün işleri tek başına yapmış, millet yan gelip yatmış, kurtulmayı beklemiş gibi düşünüyorlar.

  • S.topuz

    15.8.2024 07:59:48

    " ONİKİNCİ MES'ELE: Rivayetlerde var ki: "Deccal'ın birinci günü bir senedir, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür." لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ (Gaybı Allah'dan başkası bilemez!) Bunun iki tevili vardır: ...İkinci tevili ise: Hem büyük Deccal'ın, hem İslâm Deccalı'nın üç devre-i istibdadları manasında üç eyyam var. "Bir günü, yani bir devre-i hükûmetinde öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz senede yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey (Halt) yapmaz (Yapamaz), yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nûr Külliyatı Şualar - 587

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı