Suriye’de çatışmaların iyice yoğunlaştığı İdlib’deki son gelişmeler, özellikle Türk askerlerinin rejim güçleri tarafından vurulması ve Türkiye’nin yaptığı misilleme, olayı çok kritik ve tehlikeli bir noktaya taşımış oldu.
Daha önce de rejim, Türk askerî konvoyunun önündeki eskort aracını hedef almıştı.
Bu defaki top atışında 8 şehit vermemiz, burada haklı bir tepki ve infiale sebep oldu.
Ama yapılan misillemeye karşıdan bir mukabele gelmedi. Ve Cumhurbaşkanı “Ciddî bir ders verdik” dedi. Sonrası için de rejime “Şubat sonuna kadar çekil” diye süre verdi.
İşaretler, Ankara ile Şam arasında tamponluğa devam eden Rusya’nın böyle bir tırmanışa fırsat vermeyeceğini gösteriyor gibi.
Gerçi rejimin İdlib operasyonları her aşamada tamamen Rusya’nın desteğiyle gerçekleşiyor ve Ankara bunu gayet iyi biliyor, ama Moskova’yı da hedef almaktan kaçınıyor.
Erdoğan’ın “Rusya ile bir çatışma ya da ciddî çelişki içine girmemize gerek yok” beyanı ve gerekçe olarak bu ülkeyle olan nükleer enerji meselesini, TürkAkım projesini, doğalgazı, S400, 20-25 milyar dolarlık ticaret hacmini ve turizmi göstermesi bunun ifadesi.
Bu aynı zamanda, sıralanan konularda bir “bağımlılık” oluştuğunun da ikrarı değil mi?
(Ankara elbette ki Rusya ile de iş yapmalı, ama bilhassa Brüksel’le arasını açmadan...)
Böyle bir tabloda, “Öfkeyle kalkan zararla oturur. Nerede öfke, nerede zarar?” derken “Rejime öfke, Rusya’ya eyvallah” politikası bakalım daha ne kadar sürdürülebilecek?
Hele Rusya “Türkiye İdlib’deki ılımlı muhaliflerle teröristleri birbirinden ayırma taahhüdünü hâlâ yerine getiremedi” diyorken...
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, gelinen noktanın ABD’ye yaraması ve onun elini güçlendirmesi. Astana ve Soçi süreçlerinden zaten rahatsız olan ve başarılı olmamaları için elinden geleni ardına koymayan ABD, yeni durumdan son derece memnun. Ve Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı misillemeye “destek” mesajı veriyor.
Görünen o ki, Ankara’nın baştan itibaren yanlış kurgulanan Suriye politikası tam bir çıkmaza girmiş durumda ve sahadaki her gelişme bu çıkmazı daha da derinleştiriyor.
Bu çıkmazdan kurtulmak için sağduyu çizgisinde ortak akıl seferberliğine ihtiyaç var.
* Depremlerle sarsılmaya devam ederken şimdi de çığ felâketi. İdlib şehitlerinin acısı Bahçesaray’dan gelen haberle katlandı. Çığ şehitlerine Allah’tan rahmet; ailelerine ve milletimize sabır diliyoruz. Rabbimiz tekrarından ve beterinden korusun; bizleri ders almaya muvaffak kılsın.