Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nun Avrupa, Güney Amerika, Arap ve Güneydoğu Asya Birlikleri ile ilgili sözlerini aktarmıştık.
Bu gibi birliklerin dünya hükümetini kuracaklarını, savaşların biteceğini ve kaynakların silaha değil, kalkınmaya tahsis edileceğini belirten Veziroğlu “Dünya cennet olacak” diyordu.
Hele dünyanın şimdiki vaziyetinde gerçekleşmesi son derece zor görünen bir ütopya.
Ama bunu hedef ve ideal edinen nesiller yetiştirilebilse elbette hayal olmaktan çıkar.
Nitekim Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesi ve Risale-i Nur’la başlattığı hizmet, böyle bir idealin nasıl hayata geçirilebileceğinin en canlı, orijinal ve müşahhas örneği.
O projenin uluslararası boyutta vereceği muhteşem neticeleri ifade ederken “Felsefeyi dinle, Avrupa medeniyetini Kur’an’la barıştıracak” diyerek cihanşümûl bir vizyon ve perspektif ortaya koymuştu Said Nursî.
Keza “Avrupa ikidir” dedikten sonra İsevîlik din-i hakikîsinden ve İslamdan aldığı feyizle adalet ve hakkaniyete ve insanlığa fayda verecek fen ve sanatlara hizmet eden birinci ve müsbet Avrupa’ya nazarları çevirirken de.
Aynı şekilde “Müslümanlar ve Hıristiyanlar aralarındaki ihtilâf konularını bir kenara bırakıp ortak düşmanları olan dinsizlik ve ahlâksızlığa karşı ittifaka muhtaçlar” derken de.
İslam birliğinin dünya siyasetindeki formülünü “cemahir-i müttefika-i Amerika” benzeri bir yapı ve model olarak tarif ederken de.
Bu parçaları birleştirince ortaya çıkan resim, Prof. Veziroğlu’nun önerdiği küresel modelle çok örtüşen bir nitelik arz ediyor.
Ancak Veziroğlu’nun sıraladığı birlikler içinde maksada en uygun ve başarılı olma şansı en yüksek olanı, demokrasi ve hukuk değerleri üzerine inşa edilen Avrupa Birliği.
Said Nursî’nin referans gösterdiği Amerika Birleşik Devletleri modeli de aynı şekilde.
Bu iki birliğin gücü, kendi içlerinde kişi hak ve özgürlüklerini sağlam güvencelere bağlamış, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini tam olarak hâkim kılmış olmalarından geliyor.
Peki, diğer birlikler niye aynı güç ve etkinliğe sahip değil? Çünkü üyeleri olan devletlerin demokrasi ve hukuk alanında çok ciddî sorunları var. Hele Arap ülkeleri ya tek adam rejimleri veya askerî diktatörlüklerle yönetiliyor. Bu da birlik olmalarını engelliyor.
Oysa birliğin şartı adalet ve hürriyet...