"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yargıtay’ın Bylock çıkmazı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
27 Kasım 2020, Cuma
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin “Örgütsel kullanım olmadığı yönündeki savunmayı doğrulayan Bylock içerikleri örgüt üyeliği suçunun delili olamaz” diyen son kararı üzerine, bu konuda yine Yargıtay kararları için yazdıklarımızı tekrar hatırlatmakta fayda gördük:

***

Yargının Bylock kumpası üzerinden içine sokulduğu çıkmazın ne kadar çetrefilli ve derin olduğunu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin konuyla ilgili en son kararında bir defa daha görmüş olduk. Söz konusu daire daha önce aldığı ve Bylock’u örgüt üyeliğine delil kabul eden kararında, bunu “suçlamanın hiçbir tereddüde yer bırakmayacak teknik verilerle tesbiti ve ispatı” şartına bağlamıştı. 

16. Ceza Dairesi konuyla ilgili olarak aldığı yeni kararında, Antalya’da görülen bir davada Bylock’un yalnızca telefona yüklenmiş olmasını delil kabul ederek sanığı mahkûm eden mahkeme kararını bozdu. Bozma gerekçesi olarak, programın nasıl ve ne kadar sıklıkla kullanıldığının ve mesaj içeriklerinin de araştırılması gerektiğini vurguladı.

Bu gerekçe, bizim de başından beri ifade edegeldiğimiz yaklaşımın bir ifadesiydi.

Kişiyi mahkûm etmek için programın varlığı yetmezdi; darbe tertibi ve terör eyleminde rol aldığını gösteren mesaj alışverişleri de yapmış olmalıydı ki, mahkûm edilebilsin.

Bunu görmek için hukukçu olmaya bile gerek yok. Sağduyu ve vicdanın gereği bu.

(4.1.18 tarihli yazımızın linki: 

https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/yargitay-in-yeni-bylock-karari_450315

***

İşin asıl önemli tarafı, terör örgütü üyeliği ithamının dayandırıldığı kıstaslar. Bunlar Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1995/9306 E. 1995/383 sayılı kararında şöyle tanımlanıyor: 

“Silahlı terör örgütü üyeliği” suçu, “silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyip gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle; eylemin iradî olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle” hareket edilerek “kasten” işlenen bir suçtur. Ayrıca yasadışı örgüte kesintisiz, sürekli, uzun zaman devam eden yardım ve lojistik desteğin bulunması gerekir. Kısa bir eylem organik bağ ifade etmez. 

Örgüte üyelik için, örgüt organlarının kişiyi üye olarak kabul etmesi gerekir, tek yanlı olarak örgüte üye olunamaz. Özetle hiyerarşi, süreklilik, fonksiyonel katkı ve örgütle organik bağ varsa örgüt üyeliğinden söz edilebilir.

Bu kriterler Bylock kararı için de geçerli. Ama kararda bunlar hatırlatılmadığı için, mahkemeler Bylock’u tek başına delil sayarak mahkûmiyete hükmetmeye başladılar. 

Bunun sorumlusu da Yargıtay.

(5.10.17 tarihli bu yazımızın linki de şöyle: 

https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/yargitay-in-bylock-karari_443877)

***

Son sözümüz: Bu vebale AYM de ortak.

Okunma Sayısı: 9504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Reha

    27.11.2020 20:28:24

    Anayasanın ve hukukun olmadığı mafya düzenin olduğu bir ülke haline geldi güzel ülkem.Yaziklar olsun!

  • Melikşah

    27.11.2020 14:41:34

    Adalet, yargı ve hukuk bir devletin hayati organlarıdır. Onlar olmadan devlet ve millet hüviyeti kazanılamaz. Yeniden, Adil Devlet, Adil Millet olma zamanı gelmedi mi? Âlemi İslam'ın mâzlumları, hüzünlü yüzlerini Anadolu'ya çevirmiş, bir muştu beklerler. Sevindirmeyelim mi?

  • Melikşah

    27.11.2020 14:40:11

    "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın." diyerek. Mübarek kutlu bir yolculuğa çıkıp, üç kıtada Allah ve Resulünün sancağını dalgalandıran asil bir milletin, adil sultanların ve imparatorluğun mirasçılarıyız. Ne zaman ki, o kutlu miras bir hile ile el değiştirdi. Ne adalet, ne mefkure. Ne gaza, ne fetih, nede Alp'lik kaldı. Kudsiyetlerin yerini devletin mevki makam ve sermayesi aldı. Allah korkusu ortadan kalkınca her yeri iblisler karabasan gibi doldurdu. Anadolu insanı ne zaman kudsi değerlerine az bir yönelse, iblislerin sağlı sollu tokatları ardı ardına darbe gibi indi. Kumpas ve tuzak kurularak zulm edilen günlere şahit olundu. Allah'ın ve devletinin hukukuna sımsıkı bağlı olan, diline kelam, eline kalemden başka bir şey almayan, ülkesi ve milleti için nice hayırla yad edilecek işlere vesile olanlar, bir gecede karanlığa boğuldu. Yasal olan her şey suç teşkil ettirildi. Suç olan herşey mübah sayılıp, makul görüldü. Emre amade olanlar taltif edildi. Ne hukuk, nede liyakat kaldı.

  • İlker

    27.11.2020 10:04:04

    Bagimsiz hukuku asli mahiyetiyle benimseyen ve uygulayan hakim ve savcıların yolunu gozleyenlerdenim ümitliyim birdesizingibi cesur kalemlerin yol gösterici siyasi yazmayan hakikati işaret eden artması dilegindeyim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı