"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Talihimizi açacak anahtar: Ayasofya

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
21 Temmuz 2020, Salı
Bundan beş yıl önce “Kanayan yaramız Ayasofya” adlı yazımızda, Ayasofya’nın içine düştüğü utanç durumunu dile getirmiştik. Ayasofya Camii’nin beş yüz yıldır devam eden kudsî vaziyetine devam etmesi gerektiğinden, samimî bir niyet ile bunun gerçek olabileceğinden bahsetmiştik.

Ayasofya fethin sembolü ve İslâm âleminin fütûhatı hükmünde olduğu için, birçok şuurlu Müslüman da bu noktada hassasiyetlerini dile getirdiler. Bilhassa Risale-i Nur’dan hakikat dersini alan Nur Talebeleri, Bediüzzaman’ın düşüncelerini bildikleri için bu mevzuyu her fırsatta gündemde tutmuşlardır. 

Bediüzzaman, Ayasofya Camii için, “Bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’ân ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve antika bir yadigârı” 1 diyerek Ayasofya’nın mahiyetini ve konumunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Bediüzzaman, siyaseti terk ettiği halde Ayasofya Camii’nin ibadete açılması için Adnan Menderes’e, Namık Gedik’e, hatta Halk Partililere dahi müracaat etmiştir. Evet ezanın aslına döndürülmesi ne kadar mühimse, Ayasofya’nın ibadete açılması o kadar önemlidir. Ve şimdi nihayet Ayasofya Camii, beş yüz yıldır devam eden asıl vaziyetine dönüyor. Böylece Bediüzzaman’ın yıllar öncesinde verdiği müjdenin gerçekleştiğine şahit oluyoruz. “Ayasofya, Hıristiyanlığın, İslâmiyet’e devir ve tesliminin bir âbidesidir. Bunun için kilise iken cami olmuştur. Elbette tekrar camiye çevrilecektir.” 

Bundan sonraki vazifemiz, fethin hukukunu yaşatmak olmalıdır. Fatih’e İstanbul’u aldıran, Ayasofya’yı cami yaptıran değerlere sahip olursak, Ayasofya hakikî manasını koruyacaktır. Fatih Sultan Mehmed gibi hakka, hukuka riayet edenler kazanacaktır. Nitekim bunun en güzel örneğini Ayasofya’nın cami olması için açılan dâvâda görebiliyoruz. Emekli bir öğretmen, 26 yıldır verdiği mücadelesinde nihayet haklı dâvâsını kazanıyor.  Ve Danıştay, Ayasofya’nın el birliğiyle müzeye çevrilme kararını iptal ediyor.

Fatih Sultan Mehmed de, hak, hukuk, adalet söz konusu olduğunda Müslümanca bir tavır sergilemiştir. Kadı’nın karşısında halkla eşit bir şekilde durmuş ve verilen hükme razı olmuştur. İşte bu müthiş adalet esas alınmalıdır. 

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u alarak kalpleri de fethetmiştir. Bu fetihte başkalarının haklarını gasp etme derdinde değildir. Biz de Fatih gibi hakka, hukuka, kurallara riayet ettiğimizde nice fetihler yapacağız. Ayasofya’nın ibadete açılması Müslümanlar gibi dindar Hıristiyanları da memnun ediyor. Bu noktada Bediüzzaman’ın şu önemli tesbitini hatırlayacak olursak, “Avrupa İslâmiyete hâmiledir; bir İslâm devleti doğuracak” 2 Ayasofya’nın ibadete açılmasını, Müslüman  ve Hıristiyanların buluşması için büyük bir fırsat olarak görebiliriz. Bu doğrultuda Hıristiyanların da gayri İslâmî olmadığı müddetçe fikirlerinin alınması, bu diyalogda hayırlı sonuçlar verilmesine vesile olabilir. Böylece İslâmiyeti saygı ve sevgi çerçevesinde tanıtarak, İttihad-ı İslâmın tohumlarını serpmiş olacağız.

Ayasofya, talihimizi açacak bir anahtardır. Onu kirli çıkarlarımıza alet edersek etkisi kalmayacaktır. Bu meselede haddi aşan şahsî telâkkiler fayda yerine zarar getirir. Ve bu başlayan hayırlı gelişmeyi noktalayabilir.  Fetih ruhu ile yola çıkacaksak fethin hukukunu gözetmeliyiz. Bunun için, önce vicdanlardaki  iman enerjisini harekete geçirmemiz lâzım. Vicdanı harekete geçirmeden, iman hakikatlerinin içtimaî, sosyal, aile ve şahsî hayatlardaki güzelliklerini ortaya çıkarmadan, sadece İslâmiyetin sembolik değerlerini öne çıkarmak, İslâmiyeti bir bakıma anlayamamaktır. Fatih Sultan Mehmed, Müslümanlığı daha iyi yaşamak ve İslâmiyeti hâkim kılmak için Ayasofya’yı camiye çevirdi. Biz de bu değerlere inanarak yola çıkarsak Ayasofya manasını koruyacaktır. 

Fethin hukukunu gözettiğimizde nice güzel kapılar da açılacaktır.

İnşaallah bu Cuma, Ayasofya’da okunan ezanla birlikte büyük bir cemaat toplanacak. Bu büyük buluşmanın birlik ve beraberliğe, İslâmiyetin hakkıyla yaşanmasına vesile olmasını temenni ediyoruz. 

Dipnotlar:

1) Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 492. 2) Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 345.

Okunma Sayısı: 3073
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı