"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara’da esaret; Plevne’de cesaret

M. Latif SALİHOĞLU
20 Temmuz 2019, Cumartesi
Farklı asırlarda, ancak senenin aynı gününde yaşanmış iki mühim hadise var.

Önce, bunların bir özetini sunalım:

BİRİNCİ hadise, 20 Temmuz 1402’de Ankara’nın Çubuk Ovası’nda vukû buldu. Orada yaşanan kanlı mücadele, Sultan Yıldırım Bayezid ile Timur Hân’ın kumandası altındaki kuvvetler arasında cereyan etti. “Ankara Savaşı” diye tarihe geçen bu kanlı çarpışma, Osmanlı tarafının mağlûbiyeti ile neticelendi. Sultan Bâyezid, Timur Hân’ın eline esir düştü. Esaretin kahrına dayanamayan Bayezid Hân, kısa bir müddet sonra vefat ederek Hakk’ın rahmetine kavuştu.

İKİNCİ hadisenin tarihi ise, 20 Temmuz 1877’dir. Bu tarihte, “Plevne Kahramanı” nâmıyla dillere destan olan Gazi Osman Paşa, etrafını kuşatan kalabalık Rus kuvvetlerine karşı, hiç umulmadık tarzda bir muvaffakiyetle, Plevne’de büyük bir zafere kahramanca imza attı. Bu zaferin verdiği şevk ve enerjiyle, düşmanı dahi hayran ve hayrette bırakacak gayet şânlı bir direniş hareketini orada sergilemiş oldu.

Şimdi, bu iki hadisenin seyrine bakalım.

Osmanlı’da Fetret Devri

20 Temmuz 1402'de Ankara yakınlarındaki Çubuk Ovası’nda yaklaşık 14 müddetle yaşanan çarpışmada, Osmanlı tarafı mağlûp oldu. Bu sebeple de, Osmanlı’nın geniş dairedeki fütûhatı sekteye uğradı. En az on yıl süren bir fetret devresine girilmiş oldu. Bu fetret kâbusu, aynı zamanda şehzadeler arasındaki taht kavgasına yol açtı. 

Ankara Savaşı’nın sonlarına doğru, Anadolu Beylerinin Timur tarafına geçmesi, Niğbolu kahramanı Yıldırım Bayezid'i zora soktu. Yalnızlığa mahkûm edilen Sultan Bayezid, neticede esir düşmekten kurtulamadı. Esaret hayatının kahrına dayanamayıp 8 Mart 1403’te vefat etti. İlk mezar yeri Akşehir’de iken, bilâhare Bursa’ya nakledildi.

Osmanlı'nın Ankara mağlûbiyeti, sağlanmak üzere bulunan Anadolu birliğinin yeniden bozulmasına yol açtı. Beylikler, eski dağınık ve çekişmeli hallerine geri döndü. En önemli husus ise, fetih maksadıyla ara ara kuşatma altına alınan İstanbul, fetih hedefinden uzaklaşmış oldu. 

Osmanlı şehzadeleri, birbiriyle uğraşmaktan, bu dönemde hemen hiçbir fetih hareketiyle alâkadar olamadı. Aksine, Selânik gibi mühim bazı şehirler kaybedildi ve fetret devrinin sonuna kadar da Bizans'ın hâkimiyeti altında kaldı.

Ankara Savaşı, ikisi de Türk ve Müslüman olan iki taraf arasında bir kuvvet, bir üstünlük ve hâkimiyet mücadelesiydi. Neticede, iki tarafta da zarar üstüne zarar yaşandı.

Şanlı Direniş

Tarihimizde "93 Harbi" ismiyle yer alan hadise, Osmanlı’nın başına açılmış en büyük gailelerden biridir. Gerek toprak ve insan kaybı ve gerekse milyonların muhaceretine yol açan bu savaş, defalarca tekrarlanmış olan Osmanlı-Rus savaşının da en büyüğüdür. Bu tarihî vak'anın "93 Harbi" şeklinde yâdedilmesinin sebebi ise, o dönem itibariyle kullanılan Rumî takvimin 1293 senesini göstermesidir. 

Milâdî takvim itibariyle 1877 Nisan'ında başlayan ve 1878 Martı'nda Yeşilköy/Ayastefanos Antlaşmasıyla sona eren bu dehşetli savaşın en önemli halkalarından biri de, hiç şüphesiz 1877 Temmuz'unda şiddetlenen ve 10 Aralık’ta son raddesine kadar çıkan meşhûr Plevne Müdafaasıdır. 

Kendinden katbekat fazla olan Rus kuvvetlerini 20 Temmuz'dan itibaren mükerrer defa mağlûp eden Plevne'deki Osmanlı ordusu, Ekim ayı sonlarında ise, yeni ve çok daha şiddetli bir kuşatmaya maruz kaldı. Sürekli takviye edilen Rus ordusunun asker sayısı 100 binden fazlaydı. Osmanlılar ise, yekûnu 25 bini dahi bulamayan bir kuvvetle mukabele ediyordu. 

Osmanlı ordusunda, 9 Aralık gününe kadar süren açlık, susuzluk ve hariçten hiçbir yardım alamaması yüzünden sıkıntı had safhaya varmış, kaleyi müdafaa imkânı neredeyse tümüyle ortadan kalkmıştı. Son bir hamle ile, kuşatmayı yarma gayreti gösteren Gazi Osman Paşa, ne yazık ki bunda muvaffak olamayıp geri çekildi. Bu durumda, teslim olmaktan başka çare yoktu.

Ancak Ruslar, Osman Paşa’ya esir değil, misafir muamelesi yaptılar ve savunmalarından dolayı onu tebrik ettiler. 

Esaretten kurtulan ve İstanbul'a gelen Gazi Osman Paşa 1900’de vefat etti.

Okunma Sayısı: 2597
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı