"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çeteci-tefeci üretme çiftliği

M. Latif SALİHOĞLU
10 Haziran 2024, Pazartesi
Aşağıda okuyacağınız yazıyı 18 sene evvel bugün “Çeteci üretme çiftliği” başlığıyla yazmışız.

Problemi çözmek bir yana, aynı ahlâkî dert, aynı içtimaî sıkıntı, maalesef katlanarak devam ediyor. Dolayısıyla, aynı konuyu yeniden takdim ederken, başlıktaki “çeteci”nin yanına “tefeci” tâbirini de ekleyerek yazma ihtiyacını duyduk.

Başlığa “tefeci” tâbirini eklememizin bir sebebi de, bugünlerde kulağımıza gelen son derece üzücü-nahoş bazı hadiselerdir:

Çeteci tefeciler, tuzağa çeke çeke batırdıkları, ardından korkunç faizleri de ekleyerek borçlandırdıkları bazı gençlerin ailelerine âdeta kök söktürüyor. Sistemin çarklarını “kan ve para” üzerine döndüren bu çeteci-tefeciler, varlıklı gördükleri aile büyüklerine gidip “Ya oğlunuzun borcunu ödersiniz, ya da onun ancak cesedini görürsünüz” tehdidinde bulunuyor.

Neye uğradıklarını şaşıran aile büyükleri, bir anda karşılarına çıkan milyonlarca lira borç yükü ile karşı karşıya geliyor. Evlatlarının canı için varını-yoğunu ortaya koyan aileler, ne acı ki ölümden beter bir hâle geliyor.

Mevzuun devamını, söz konusu yazıdan takip edelim. 10 Haziran 2006 tarihli o yazının bir özetini günümüzdeki gelişmelere de ışık tutması bakımından istifade nazarlarına takdim ediyoruz.

*

Türkiye, ne yazık ki bir yönüyle “çete elemanı üretme çiftliği”ne döndürüldü adeta. Hangi taşı kaldırsanız, yahut hangi cinayeti araştırsanız, illa ki altından bir çete bağlantısı çıkıyor.

Maşallah, yakalananların hemen tamamı, bu işi “vatan millet aşkı”na yaptığını söylüyor. Hatta, gazetelere yansıyan bir habere göre, yakalanan bir çete zanlısı kasıla kasıla şöyle konuşuyor: “Vatan-millet uğrunda bir şeyler düşünmek, PKK ile mücadele etmek çetecilik ise, ben çeteciyim. Böyle bir çeteciliği kabul ediyorum.”

İyi de, vatan–millet uğrunda iyi şeyler düşünmenin, yahut terör örgütüyle mücadele etmenin kendine göre bir yolu–yordamı, bir usûlü–erkânı, hukuku–nizamı yok mu?

Yani, bu gibi hususlarda kimin ne yapacağı, yazılı hukukta kayıtlı değil mi? Devletin kànunları bunu ifade etmiyor mu? Meşrûiyet içinde hangi birimin kiminle nasıl mücadele edeceği madde madde ifade edilmiyor mu?

Medenî dünya tarafından bu kànunlarımız bile yeterince sert, katı ve suistimale açık bir yapıda bulunurken, siz kalkıp bunları da yetersiz görüyor ve adeta kraldan çok kralcı kesilerek, kendince bir iş görüyor veya iş bitiriyorsunuz.

*

Öte yandan, devletin askeri var, polisi var, jandarması vesâir emniyet kuvvetleri var. Bütün bunlar terör örgütleriyle baş etmeye güç yetiremiyor mu ki, devreye ayrıca çeteler, komiteler giriyor.

Şayet çetelerle iş görülecekse, o takdirde devletin meşrû kuvvetlerine ne gerek var? Bunlar tartışmalı hale gelmez mi, bu durumda?

Hiç kimse öyle “Vatan-Millet-Sakarya” edebiyatıyla, devletin meşrû birimlerini zaafa uğratma, hele hele bunların meşrûiyetini tartışılır hale getirme hakkına sahip değildir.

*

Bir başka realite var ki, o da çetelerin daha çok bünyedeki zaaftan, yahut yönetimdeki boşluklardan yararlanarak türedikleri ve palazlandıkları hususudur.

Bu noktadan hareketle, son zamanlarda artan çetecilik-tefecilik faaliyetini de, siyasî iktidarın bir zaafı olarak görmek mümkün: Mevcut iktidarın idare kadarosu, daha çok belediye yönetiminden geldikleri için, devleti yönetme san’atını yeterince bilemiyorlar.

Evet, belediyecilik siyaseti, devleti yönetme siyasetinin yerini tam olarak tutamıyor. Lastikli kanunlarla işgören hükümet ise, bürokrasiyi ıslâh edemediği gibi, kanun hâkimiyetini de sağlayamıyor. Hatta bazen kendisi de kanunlara uymuyor.

İşte, çetelerin çoğalması ve ülkenin adeta bir çete elemanı üretme çiftliğine dönmesi, bilhassa bu noktadaki zaafiyetten kaynaklanıyor. Oysa, hayat boşluk kabul etmediği gibi, hikmet-i hükümet de, türedi odaklarla güç ve iktidar paylaşımını kaldırmıyor.

Okunma Sayısı: 1366
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    10.6.2024 15:23:32

    Tarihten ders alınmıyor. Onun için hadiseler tekrar ediyor.Ayrıca otorite boş luğu da var.Yazının sonun da denildiği gibi türedi odaklarla güç ve iktidarın paylaşımı bu çete ve tefe cileri çoğaltıyor.Rabbim topluma ve devlete feraset versin Lakaytlık çok ocakların södürüyor.

  • Erhan

    10.6.2024 10:31:17

    Bazı adamlar var ki; konuştuklarında vatan millet Sakarya edebiyatı yaparak, kendilerini memleketin sahibi addederler. halbuki işin aslına baktığımızda, bu memleket için bir taş üstüne taş koymamışlardır. bu siyasi arenada da böyledir. sadece beslendikleri tek şey ırkçılık ve vatan millet Sakarya edebiyatıdır. bunu ortadan kaldırabilmek için temiz eller operasyonu yapılması lazım, ama temiz eller operasyonu yapabilmek için ise bu meclisi dolduran tüm kadroların değişmesi, mantığın, zihniyetin değişmesi, Siyaseti çıkar ve menfaat uğruna yapanlar değil, ülke menfaati uğruna yapanların o koltukları doldurması lazım. bu şekilde bu çeteci tefecilerden de kurtulmuş oluruz .

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı