"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbe-muhtıra, kime-neye yaradı?

M. Latif SALİHOĞLU
27 Nisan 2023, Perşembe
Irkçılık ve ayrımcılık gibi, darbeler ve muhtıralar da muzırdır, merduttur, lânetliktir... Kimden ve nereden gelirse gelsin, bunların her ikisi de tarihin kara lekesi ve insanlığın yüz karasıdır.

Bizdeki darbe ve muhtıralar tarihine baktığımızda şunu görüyoruz: 1700’lü yılların başından günümüze kadar vuku bulunan hemen bütün darbe, kargaşa ve askerî isyanların arka plânında ekseriyetle “Selanikliler Hanedanı” da denilen “Yahudi dönmesi” Sabetaycılar vardır. Bu sinsî sığınmacılar, başta vatana-millete büyük zararlar vermekle beraber, siyaset noktasında ise, en büyük zararı hürriyet-meşrutiyet-demokrasi hareketine ve bilhassa Ahrar-Demokrat misyona verdikleri şüphe götürmez bir gerçektir.

*

Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasından (1826) sonraki darbe ve muhtıralar, bazı noktalarda şekil ve muhteva değiştirmeye başladı: Kasdî kışkırtmalar sonucu patlak veren kargaşalı “Yeniçeri isyanları”nın yerini “Modern askerî darbeler” aldı: Sultan Abdülaziz’i tahttan indiren Mayıs 1876 darbesi, Sultan Abdülhamid’in halli ile sonuçlanan Nisan 1909 (31 Mart) darbesi, 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 2 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post-modern darbesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ve nihayet 15 Temmuz 2016 askerî harekâtına kadar olan darbe ve muhtıra silsilesinin tamamını, modern anlamda birer askerî cunta işi olarak görmek mümkün.

Bilhassa 1980’den sonraki darbe veya muhtıra ile sonuçlanan cuntacı faaliyetlerde şunu görüyoruz: Bütün bu askerî müdahalelerde, siyaseten Demokrat misyonu temsil eden partiler büyük zararlar görürken, müdahalelere gerekçe olarak gösterilen “irticaî siyaset” ise, her defasında kazançlı çıktı ve siyaseten biraz daha büyütülmüş oldu. Neticede, tek başına iktidara geldi ve iktidardaki yerini daha da güçlendirmiş oldu.

Bu değerlendirmelerden sonra, şimdi de 27 Nisan 2007’deki “e-muhtıra” meselesine biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

*

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt imzasıyla hazırlanan ve “e-muhtıra” etiketiyle kayıtlara geçen bir askerî bildiri, 27 Nisan (2007) gecesi tv ekranlarından dolaşıma sokularak kamuoyuna yansıtıldı.

Bildiride, özetle laikliğin aşındırılmaya çalışıldığı; dinî duyguların istismar edildiği; millî bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı; bu tür eylemlerin, birlik ve bütünlüğe karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı benzerlikler taşıdığı; bütün bu olup bitenlerin, laikliğin kesin savunucusu ve tarafı Türk Silâhlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlendiği nazara verildikten sonra, söz konusu bildiriye şöyle kallavi bir nokta ilave ediliyor: “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.

Bu “e-muhtıra” etiketli militarist bildiri, demokrasi tarihimizin sayfalarında, ancak lekeli bir “dip not” kıymetinde yer alabildi. Buna pek itibar eden olmadı. Dolayısıyla, herkes bulunduğu konumda kalarak yoluna devam etti.

Siyaset noktasında ise, öncekilere (misâl, 12 Mart muhtırasına) nazaran, tam aksine bir tesir icra etti: 12 Mart 1971 Muhtırası, o günkü Demirel hükûmetini istifaya mecbur ederken, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ise, Erdoğan hükûmetini daha da güçlendirmiş oldu. 12 Mart Muhtırasının arkasında Cumhurbaşkanı, ordu ve tüm komuta kademesi dururken, 27 Nisan Muhtırasında ise öyle bir durum söz konusu dahi olmadı. Dahası, 12 Mart’ta, hükümetin istifa etmemesi halinde, darbe yapılacağı açık şekilde radyodan ilân edildi.

İşte, söz konusu iki muhtıra arasındaki en önemli fark budur: Birincisi hükümeti istifaya mecbur ederken, diğeri mevcut iktidarı daha da güçlendirmeye hizmet etmiş oldu.

Okunma Sayısı: 2325
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Kaşlıoğlu

    27.4.2023 18:45:22

    Kahrolsun muhtıracılar ve ihtilalciler ve onların şuurlu ve şuursuz hempâları !

  • Ali Kiren

    27.4.2023 17:50:06

    Tek ve en dehşetli tesbit. Bütün ihtilallerden hep demokratlar zarar görmüştür. Sebep gibi gösterilenler de bir şekilde hep iktidara getirilmişlerdir. Selam ve dualar.

  • Ali R. Yardimoglu

    27.4.2023 08:40:45

    Yazmayacaktım, fakat tarih önünde susmak olmazdı, mecbur kaldım, 12 Mart muhtırası!!.., 1971, o şiddetli 9'u hadisesini, bertarafa namzet olmuş, Dadaş Orgeneral GenKurBşk, ve muaveneti Kore kahramanı 1.nci Ordu komutanı Orgeneral, bu 2si, öyle korkunç, dehşetli o 9 Mart' ı durdurdular ki, işte ellerinden bu gelenle, anca bu mecburi planla, iktidar kayıplarından dolayı hayıf duyulan en şöhretli siyasileri, ipten, katl'den zar zor kurtardılar, o siyasilerin hayatlarını korumaya odaklandılar, ve zerre hiç 1 şeye tenezzülsüz, istekleriyle, emekli oldular..... herşey 1 bohçaya girmez.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı