"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eski hâl inişte, yeni hâl yükselişte

M. Latif SALİHOĞLU
15 Kasım 2023, Çarşamba
Bundan yüz küsûr sene evvel Osmanlı saltanatının sekârat devresine girdiğini fark eden Üstad Bediüzzaman, eski saltanat ihtişamını hayal edenlere şu veciz sözü ezber etmelerini ister: Eski hâl muhâl; ya yeni hâl, ya izmihlâl.

Kanaatimce, yüz sene sonra yine benzer bir dönemece gelmiş bulunuyoruz. Bilhassa, şahıs merkezli yapılanmalarda yeni ve bambaşka bir sürecin/vetirenin eşiğine gelinmiş olduğuna dair tahminim de, ümidim de kuvvetlidir. Zira, merkeze alındıktan sonra etrafında toplanılan mübarek şahısların (şeyh, hoca, abi, molla...) çoğu dâr-ı âhirete intikal etti. 

Evet, kanaatimce o devir idi ve o devir büyük çapta kapandı gitti. Şimdi yeni bir devir açılıyor. Bu yeni devirde, merkeze alınacak ortak payda şahıs değil, ilme dayalı fikirler olacak, kudsî düsturlar, ulvî prensipler manzumesi olacak.

Dolayısıyla, eski hâle dayalı fani şahıs merkezli dönemin gücü-kuvveti zayıflayarak aşağı doğru seyrederken, ortak paydası düsturalara dayalı prensipler manzumesine dayalı yapılanmalar yukarı doğru yükselişe geçiyor demektir. Aynen, 90 yaşındaki adam ile 9 yaşındaki bir çocuğun durumu gibi.

*

Yukarıdaki misale benzer mahiyetteki bir hareketlenme, daha geniş dairedeki coğrafyalarda cereyan edecek gibi görünüyor.

Önce, o geniş dairelerin ismini ve rasyonel hallerini hatırlatalım: Nasıl ki müsbet ve menfi surette “iki Avrupa” var, öyle de “iki Amerika” ve “iki Türkiye” realitesi var. 

Hatta, daha dar daire için “İki İzmir, iki Ankara, iki İstanbul” olduğunu söylemek de mümkün.

Hemen her yerde karşımıza çıkan bu şıkların birincisi nisbeten daha sağlam ve güvenilir durumda. Üstelik, zaman ilerledikçe, daha güçlü ve daha güvenilir hale gelecekleri ümit edilebilir. Çünkü, hem şeffaf, hem de temel insan haklarını merkeze alarak çalışmaktan yanadırlar.

“Derin odaklar” ile birlikte hatırlanan ikinci şıktakiler ise, güvensiz ve tehlikelidir. Zira başıbozuktur. Ne zaman, ne tür fenalıklar yapacağını kestiremezsiniz. Çünkü, şeffaf olmadıkları gibi, özellikle kapalı devre çalışmayı tercih ederler.

*

Avrupa genelinde, hatta AB üyesi ülkeler arasında Türkiye’ye şiddetli muhalif olanlar var. Öyle ki, o müzmin muhaliflerin bir kısmı Türkiye’nin AB üyeliğinin “askıya alınması”ndan söz etmekten bile çekinmiyor. Şayet hepsi aynı fikir, tavır ve kanaatte olsaydı, askıya alınma işi an meselesi olurdu. Demek ki, farklı düşünen ve “Birinci Avrupa” misyonunu taşıyan üyeler de var ki, iplerin tamamen koparılması cihetine gidilmiyor.

*

Genel seyri itibariyle eş zamanlı gelişmeler gösteriyor ki, birinci Türkiye, birinci Avrupa ve birinci Amerika’da etkisini giderek arttırmaya, yükselişe geçmeye hazır hayırlı bir potansiyel var. Buna muarız olan ikinci cereyan ise, her türlü atraksiyona rağmen, gücünü günden güne kaybederek geriliyor.

Velhasıl, sözünü ettiğimiz insanlık âlem ciddî bir yol ayrımında: Ya kanlı savaş dalgasına kapılıp gidecek, ya da huzurlu bir barış havasını yaymaktan yana tavır koyacak. Zahirdeki bütün tehdit, ikiyüzlülük ve küstahlıklara rağmen, genel gösterge ikinci cereyana doğru meyledecek gibi görünüyor.

Okunma Sayısı: 1881
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    15.11.2023 10:54:44

    Maşaallah. Üstadından aldığı derse yakışan analitik bir düşünce sistematiğine dayalı bir makale. Tam arşivlik. Zira, şahıs değil, şahs-ı manevî diyen, bir şahıs zatı için değil, sıfatları için sevilir diyen, yani iyi sıfatları sevilir, fena sıfatları sevilmez diyen. Bir adamın iyilikleri, kötülüklerine galipse o adam iyidir diyen. Bizim kitabımızda toptancılık yoktur. En dar daire böyle olduğu gibi, en geniş daire olan dünya dairesinde de iyi devlet, iyi millet değil o devletin ve milletin içinde iyiler ve kötüler vardır. Akıllı o adamdır ki; bu iyilerle iyiliği çoğaltır dünyada iyiliğin galip gelmesine çalışır diyen bir makale vesselâm... Tebrikler, dualar Latif Hocam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı