"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemalist ipotekli Cumhuriyet

M. Latif SALİHOĞLU
29 Ekim 2021, Cuma
GÜNÜN TARİHİ: 29 Ekim 1923

Sosyal, siyasî ve hukukî değerler sıralamasının başında şunları görüyoruz: Hürriyet, meşrûtiyet (demokrasi), cumhuriyet, adâlet…

Bu muazzam değerlerin liste başında yer almadığı bir rejimi, yahut bir sistemi de güvenli, sağlam ve sağlıklı olarak görmüyoruz, göremiyoruz.

Bizde yüz yıla yakındır kör-topal bir cumhuriyet var. Darbeli demokrasinin ömrü yetmiş yıl. Hürriyet ve adâlet ise, hak getire. Onların adı var; ama, maalesef kendileri yok hükmünde.

Hükûmetten devlete geçiş

Bilindiği gibi, Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilân edildi. O tarihe kadar adı Türkiye Hükûmeti olan Ankara merkezli yapının-sistemin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti oldu.

Ne var ki, yeni kurulan bu Cumhuriyet idaresi, kelimenin tam anlamıyla “Kemalist ipotekli” bir yapıya dönüştürüldü. Özetle, belli bir zümre tarafından adı Cumhuriyet diye konulmakla beraber, uygulama bambaşka bir mahiyete büründü. İçinde ne cumhurun kendisi var, ne muhalif bir siyasî görüşe yer var; ne hürriyet ve ne de adâlet…

Hatta öyle ki, cumhuriyetçi oldukları halde, Kemalist Halkçılarla birlikte hareket etmeyen İstiklâl kahramanı bazı mühim şahsiyetler dahi, yeni Cumhuriyetin dışına atıldı, yahut dışında tutulmaya çalışıldı. Bu ise, haliyle 98 yıldır zihinleri meşgul eden bir noktadır. Bu noktayı aşağıda bir derece izah etmeye çalışalım.

*

Evet, pekçok insanımızın zihnini meşgul eden şöyle bir soru var: Cumhuriyet’in ilân edildiği 29 Ekim günü, İstiklâl Harbi’nin en güçlü ve parlak isimleri arasında yer alan Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa ve Dr. Adnan Adıvar ve eşi Halide Edib gibi önemli şahsiyetler neredeydi? Cumhuriyet’in ilânı safhasıyla ilgili olarak, onların isimleri neden hiç zikredilmiyor?

Bu suâlin kısacık bir cevabı şudur: Millî Mücadelenin kahraman kumandanları arasında liste başı olan bu şahsiyetlerin hiçbiri Cumhuriyet’e karşı değildi. Aksine, onlar Cumhuriyetle birlikte demokrasiyi de savunanların başında geliyordu. Öyle ki, Cumhuriyet devrinin ilk ana muhalefet partisini (TCF) kuran, yine onlar oldu.

Ne var ki, bu şahsiyetlerin tamamı, Cumhuriyet’in ilân edildiği günlerde Ankara’da değillerdi. Esasında, Cumhuriyet’in ilânı özellikle o şahsiyetlerin Ankara dışında olduğu güne denk getirildiği dahi söylenebilir.

Zira, aynı yıl içinde yapılan genel seçimlerde II. Grup nasıl dışlandı ise, ikinci kademede sıra bu şöhretli isimlere gelmişti.

Nitekim, kısa süre sonra dışlandılar. Cumhuriyet, bir bakıma belli bir grubun inhisarına alındı; Karabekir ve arkadaşları bu “sevap”tan mahrûm bırakıldı ve bilâhare devlet/hükûmet idaresinden büsbütün uzaklaştırıldılar.

Şimdi de, kısaca kimin nerede olduğuna bakalım.

Karabekir Paşa, 29 Ekim (1923) günü, önceden çıkmış olduğu yurt gezisinin Trabzon etabındaydı. Aynı gün, vazife değişikliği yapılarak, kendisinin Birinci Ordu Müfettişliği’ne tâyin edildiği emrini alıyor. (Bkz: K. Karabekir; Günlükler: 882)

Yukarıda ismini zikrettiğimiz muhalif grubun diğer şahsiyetleri ise, 29 Ekim günü Ankara dışında ve daha çok İstanbul’da bulunmakta idiler. (Bkz: TTK yayınlarından Cumhuriyet Tarihi Kronolojisi: 399)

Bir yıl sonra ordudan ayrılarak siyasete atılan ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kuracak olan muhalif şahsiyetlerin 29 Ekim günü Ankara dışında bulunacakları önceden belliydi. Belki de, bunun için önceden bir ayarlama yapıldı. Sonuç itibariyle, Cumhuriyet’i ilân takvimi bu duruma göre işletildi. Çünkü, Kemalist olmayanların tamamı, yeni yönetim şeklinin tamamen dışında tutulmak isteniyordu. Nitekim, Cumhuriyet’in ilk devresindeki uygulamalarda da bu durum aynen sergilenmiş oldu.

Okunma Sayısı: 1910
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Latif Salihoğlu

    29.10.2021 22:42:24

    Konumuz 1919'daki Erzurum ve Sivas Kongreleri değil. O tarihte durum daha başkaydı. O zamanlar hemen hepsi de Saltanatçı-Hilafetçi idi. Konumuz olan Cumhuriyet'in ilanı 1923'ün sonları. Aradan dört sene geçmiş. Saltanat kaldırıldıktan bir yıl sonra bile hala saltanatçıların veya padişahçıların yüzde seksenler civarında olduğunu söylemek kadar abes bir iddia olamaz, vesselam.

  • R.Kalyoncu

    29.10.2021 21:57:15

    Muhterem Lâtif Bey; Saltanatın daha önce kaldırılmış olması gerçeği değiştirmez. Meclisin o kararı "... ihtimal bazı kafalar kesilecektir" tehditi altında aldığı biliniyor. Bu arada tarih diplomamız olmasa da Sare Hatun'un sıradan bir Anadolu köylü kadını olmayıp Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'ın annesi ve diplomat bir kişiliğe sahip olduğunu bilecek kadar malumat sahibi olduğumuzu ifade etmek isterim. Âcizane kitaplığımız ciltlerle tarih kitapları ile dolu olmakla birlikte geçmişte epey zamanımızı kütüphanelerde geçirmişizdir. Zaten bu tarih merakımız sebebiyle sizin değerli makalelerinize zaman ayırmışızdır. Kısacası C.Bayar bir gerçeği ifade etmiştir; Erzurum ve Sıvas Kongrelerindeki konuşmalara ve o devirde yaşayanların hatıralarına bakılırsa bu durum görülür. Sadece Bayar değil, birçok tarihçi objektif bilim adamı da bu hususu kaydetmiştir. Sizlerin farklı fikirleri kabul etmemenizi anlayışla karşılarım, ancak bu durumu uzmanlığa saygısızlık olarak nitelemeniz ne derece doğrudur?

  • Latif Salihoğlu

    29.10.2021 19:58:48

    Saltanat, Cumhuriyet'in ilânından yaklaşık bir yıl önce kaldırıldı. Karar, Millet Meclisi'nde kabul ve tasdik edildi: 1 Kasım 1922. Buna rağmen, Cumhuriyet yerine tekrar saltanata dönülmesi, yahut 1908-18'deki gibi bir meşruti monarşi yönetiminin kurulması, çok zayıf bir ihtimal. İhtisas asrındayız. Herkesin kendi ihtisası alanında söz söylemesi daha makul ve mantıklı bir yol olsa gerek. Aksi halde, kimsenin kimseyi dinlemediği, yahut başkasının ehil olduğu mesleğine saygı duymadığı bir zihin-fikir kargaşasına meydan açılmış olur. O halde, tarihçi ziraatçiye, ziraatçi hukukçuya, hukukçu sağlıkçıya, ilâahir... saygı duyacak, hiç olmazsa biri diğeriyle polemiğe girmeyecek.

  • R.Kalyoncu

    29.10.2021 17:23:31

    Latif Bey, bu husus söylentiden ibaret değildir. Siz tarih eğitimi almış bir kişisiniz, biraz araştırırsanız o devirde çoğunluğun Saltanat ve Hilafet aleyhinde olmadığını, Cumhuriyetin ilanının oldu bittiye getirildiğini ve de bu meselede C.Bayarın bir gerçeği ifade etmiş olduğunu görürsünüz. Rauf Orbay ve K.Karabekir gibi önde gelen paşaların Cumhuriyet ilânından haberleri olmadığı gibi onayları da yoktur. Alternatif yoktu tezi de doğru degildir; pekâlâ İngiltere tipi bir meşrutî demokrasi kurulabilirdi..

  • Latif Salihoğlu

    29.10.2021 11:57:02

    C. Bayar, Kemalistlik yarışının önde gelen şahsiyetlerinden biridir. Kemalizm yalancılık, Kemalistler yalancıdır. Çok yalan söylerler. Onların sözünü daima ihtiyatla karşılamalı. Yekın tarihi yalan tarihe çevirdiler. Padişah ve ailesine taraftar olanlar, onların hudut haricine çıkarılmasını istemeyenler, Cumhuriyet idaresine karşı değildi. Esasen, Cumhuriyet'ten başka ortada ciddi ve destek alacak bir alternatif yoktu. Söylentilere itibar etmemeli.

  • R.Kalyoncu

    29.10.2021 10:07:46

    C.Bayar, TRTde bir mülakatında, yüzde seksenin Padişah taraftarı olduğunu kendilerini destekleyenlerin yüzde yirmi olduğunu söylemişti. O devirde herkesin Cumhuriyet taraftarı olduğu tezi doğru değildir. Rauf Orbay ve birçok paşa, meşrutî sistemin devamından yanaydı. Demokrasi meselesinde Ingilizler model ülkedir. Demokrasi olmadan Cumhuriyet bir anlam ifade etmez. Asıl olan demokrasidir, Kuzey Kore bir cumhuriyettir ama diktatörlüktür. Birçok Avrupa ülkesi krallıktır ama demokrasidir.. Kısacası, Demokratik Cumhuriyet en iyi bir sistemdir; demokrasinin olmadığı cumhuriyetlerin ise diktatörlükten farkı yoktur..

  • Ali

    29.10.2021 06:23:50

    M.Kemal kültürel şiddet ve devirimle; yeni Türkiye' yi sonunda Macaristan ve Gagauzistan yapmaktı.Adı türk içi hıristiyan Atilla ve Oktaylar olacaktık. Bu tez İngiliz' in teziyle örtüştüğü için her çeşit fikir ve yardımı da yaptılar.Amma bu hedefi Said Nur ve talebeleri bozdu. Şimdi kemalizm özelleşti ve sevenler cemaatine dönüştü. Yakında ipotekte çözülür inşaallah..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı