"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kesin öldürür” sanılan 10. zehirleme

M. Latif SALİHOĞLU
27 Eylül 2024, Cuma
Kanunla iş gören bir devlet veya hükûmet, kendi vatandaşını zehirler mi? Hem de defalarca... Hem de hiçbir suçu tesbit edilemediği ve hiçbir sâbıkası bulunmadığı halde...

Kanun hakimiyetinin olduğu normal devletlerde böyle şeyler olmaz. Ama, Kemalist Türkiye’de, sırf inancı ve muhalif fikriyatı sebebiyle, mâsum insanlara yönelik her türlü zulüm, haksızlık, işkence, sürgün, hapis, zindan ve zehirleme vakası olmuş ve kısmî düzeyde ne yazık ki yer yer hâlen de olmaktadır.

Normal bir işleyişte, suçlanan bir maznun mahkemeye sevk edilir. Şayet suçu sabit olursa, hapse atılır, mahkûm edilir. Ne var ki, yakın tarihimizde bilhassa Bediüzzaman Said Nursî ve talebeleri, bambaşka bir muameleye tâbi tutulmuşlar. Henüz daha mahkemeye bile çıkarılmadan, o büyük zâta hücre hapsi, yani “tecrid-i mutlak” cezası revâ görülmüştür. Eskişehir’de, Afyon’da ve bilhassa Denizli Hapishanesinde.

Evet, Hz. Bediüzzaman’a verilen sürgün, hapis, zindan cezasını yeterli bulamayanlar, büsbütün kanun dışına çıkarak, o aziz insanın yemeğine, içeceğine ayrıca zehir akıtmışlar. Öldürücü zehirden bile kurtulduğunu gören azılı düşmanları, “tifüs aşısı” bahanesiyle, bu kez vücuduna zehir enjekte etme yolunu denemişler. 

İlk zehirlenme vakası, 1923’te Ankara’da Meclis Başkanı M. Kemal’in bilgisi dahilinde gerçekleştirilirken, ikinci kez 1944’te Denizli’de bu kez İsmet Paşanın bilgisi dahilinde, yine aşı bahanesiyle göğsüne zehir şırınga edilmiş ve hücrede koma halinde ölüme terk edilmiştir.

Tabiî, “Ölüm Allah’ın emri” ve “Öldürmeyen Allah öldürmez” imiş. Bu şaşmaz hakikat, Said Nursî’ye yönelik asgari 19 kez tekrarlanan ölümcül zehirlenme vakalarında da bariz şekilde tecelli etmiş.

Şimdi, o zehirleme vakasının en şiddetlisi olan 10. zehirlemeye dair Üstad Bediüzza-man’ın kendi beyanlarına bakalım. Emir-dağ’da talebelerine yazdığı mektup uzunca olduğundan, biz kısaltarak takdim edelim. Şöyle ki:

“Aziz ve sadık kardeşlerim, emin ve halis varislerim;

“Çok manidar, kuvvetli bir tevfuk ve şakirtlerin sadâkatlerine delil, bir zahir keramet-i Nuriyeyi beyan etmeye bir ihtar aldım. Şöyle ki: Ben vasiyetnamemi yazdığım aynı zamanda, gizli münafıklar, benim itimad ettiğim hizmetçilerimi zabıta tarafından yanıma gelmekten men’ettikleri aynı vakitte, fırsat bulup tanımadığım birisiyle, sabık (önceki) dokuz defadan daha tesirli bir zehir bana yutturdular.”

Bu şiddetli zehrin etkisi devam ederken, münafıklar “Bu defa kesin ölür” diye sevinerek, Hz. Üstad’ın öldüğüne dair inandırıcı haberi etrafa yaymaktan geri durmamışlar. Bu haber o derece inandırıcı olmuş ki, bilhassa Yozgat, Isparta, İnebolu, Denizli ve Milas gibi uzaktaki dost ve talebeleri dahi buna kanaat getirerek, her biri kendi penceresinden ölüm hadisesine bakıp üzerine düşeni yapmaya çalışmış. Ki, bu da çok ibretlik durum arz ediyor. Zira, bu hadise, kimin iç âleminde neler tasarlayıp, neler yapmaya çalıştığını bir yönüyle açığa çıkarmış oluyor.

Sikke-i Tasdik-i Gaybî isimli eserde yer alan mektubun devamında, ölüm vakası-nın yansımalarına dair olarak, Hz. Bediüzzaman şunları zikrediyor:

• Hem, âlim kardeşlerimizden Hoca Haşmet, Yozgat’tan yazıyor ki: “Said vefat etmiş, Risale-i Nur’un yüz otuz risalesi muhafaza edilsin. Ta ki, ileride tab edeceğiz.”

•   Hem, (Milaslı) Halil İbrahim’in vefatım hakkında bir hazin mersiye hükmündeki parlak mektubu, şakirtleri ağlattırdı.

•    Hem, Hüsrev’in, kendi adetine muhalif benim vefatıma dair bir-iki mektubunda, “iki-üç gün ömür” gibi tabirlerle ecelime işaretleri, bir parça beni müteessir etti. (Age: 62)

Gizli münafıklar “Said Nursî öldü” diye sevinmiş. Hoca Haşmet, Risâlelerin tab’ını düşünmüş; H. İbrahim, hüzünle ağlatan bir mersiye yazmış.

Okunma Sayısı: 1659
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    27.9.2024 22:46:06

    Bediüzzaman hazretleri inayet-i İlahiye ile bu acımasız işkence ve zehirlemelerden kurtulmuş Aynı zalim zihniyet şimdi de farklı şekillerde zulümlerine devam ediyor. Her dönemde kimler kimlere zulüm ediyorsa zalimlere karşı hakikatı söylemeye devam etmek gerekiyor.

  • Latif Salihoğlu

    27.9.2024 14:25:56

    Mustafa Said Kara'ya: 19 Aralık 2012 tarihli yazımızda, merhum Esad Erbilli Hoca'dan da söz etmişiz. Kubilay-Menemen Hadisesinde, 65 yaş üstü olduğu için, onun yerine oğlunu idam ettiler. Arşivden o yazıyı bulabilirsiniz. (Not: Burada linki yazdım ; fakat kabul etmedi. Siz o tarihli yazıya bakarsınız inşallah.)

  • Mustafa Said Kara

    27.9.2024 10:24:04

    Hocam Esad Erbili hoca konusunda yazılarınız var mıydı acaba? Okumak istiyorum. O dönemde mazlum olan kim varsa unutulmamalı.

  • Ayhan Aydın

    27.9.2024 07:26:25

    Hunharca, zalimce vatandaşına zulmeden zihniyet, Yaşasın zalimler için cehennem... Tebrikler.

  • Abdullah tunç

    27.9.2024 06:08:26

    Bu zulmün tarihte emsâli yok.O kada dehşetli bir kin ve düşmanlık besleni yor ki, 19 defa zehir verile tek Üstad'ın hayatına kast edilmiştir.Sebep, suç; sıfır suç yok.Rejime ve sahiple rine muhalif olmak ve sev memek bu kadar gaddar lıklara sebep olmuş!... Dünyada hiçbir kanun bu sebepler den dolayı bu kadar ağır cezayı reva gör görmez.Ayrıca haksız ve hukuksuz sürgğnler hapis haneler, takip ve tevkifler, tecritler Her türlü manevi işkenceler...Bunun hesabı ancak o büyük İlahi mah kemede görülecektir. sadece Bediüzzama'na yapılan bu eşsiz zulümler o devri ve zihniyeti izah ve anlatmaya yeter de artar. Onun için bid'akârane tesis edilen rejime taraf tar olmak ekber-ül kebair dendir.Bu hususa dikkat etmeyenler,ebedi hayatla rını büyük tehlikeye atıyor lar demektir!.Bilhassa Nur talebeleri buna çok dikkat etmeleri gerekiyor!!!...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı