Genel anlamda, çevreci duyarlılık gibi “hayvanseverlik” iyi bir şeydir. Yeter ki, bu duyarlılık sırf kedi-köpek sevgisinden ibaret olmasın. Bazı kimselerde öyle maalesef…
Hakikî manada hayvansever olan kimse, aynı sevgi ve duyarlılığı sinek, böcek, kelebek, arı, sincap, sürüngen, su ve deniz canlıları, hatta solucan ve bakteri için dahi göstermesi lâzım. Çünkü, bunlarsız hayat mümkün görünmüyor.
*
Bilhassa şehirlerde kedi ve köpekler başıboş olmamalı. Her birinin sahibi olmalı ve kulaklarına bilgi çipleri takılmalı. Başka türlü olmuyor. Bakıyorsunuz, bazı kimseler evinde köpek besliyor. Hevesini aldıktan sonra sokağa salıveriyor. Özellikle tatil beldesinde, çeşitli türlerde sokakları işgal eden köpeklerin çoğu bu türdendir. Ayıptır, yazıktır, günahtır…
Öte yandan, dengesi bozulan ve sayıları çoğalan başıboş köpekler çocuklara ve hatta yetişkinlere saldırmaya başlıyor. Hele çocukları yara-bere içinde bırakıyor. Peki, bu tür vahşetlerin sorumlusu kim? Bu vahim gidişatın mutlak surette önlenmesi gerekir.
*
Yakınlarından beklediği sevgi ve sadâkati bulamayanların çoğu, ilk fırsatta köpeklera sarılıyor. Neden?
Bilindiği gibi, köpeklere yakıştırılan en bâriz vasıf “sadâkat”tir. Bu vasıf, aynı zamanda en yaygın olanıdır ki, dünyanın her yerinde kullanılıyor.
Evet, köpek sâdıktır ve her halükârda sahibine sadâkatla bağlanan, ona var gücüyle hizmet eden bir hayvandır. Yani, sahibi iyi kimse olsa da ona hizmet eder, kötü kimse olsa da.
Kezâ, sahibi yufka yürekli bir vejetaryen olsa da ona bağlı kalır, gaddar mı gaddar, insafsız mı insafsız bir avcı olsa da...
Hâsılı köpek, dürüst ve sadık olana da, yamuk ve hain olan kimseye de tam bir “sadâkat” ile hizmet eder.
Bütün bunlar bize gösteriyor ki, sadık olan köpek, her zaman için doğruya, güzele ve iyi olana hizmet etmiyor. Meselâ, “insafsız avcı” için yaptıkları gibi...
Namık Kemâl, “Hürriyet Kasidesi” isimli şiirinin bir mısrasında “Köpektir zevk alan, sayyâd–ı bîinsafa hizmetten” demesiyle, bu acı gerçeği nazara veriyor.
*
Köpeğin sahiplenilmesi ve kullanma maksadı noktasında da, geçmiş zaman ile günümüz arasında büyük farklar var. Eskiden, daha çok çobanlar, hayvan sürüsü olanlar beslerlerdi. Kurt gibi yırtıcı hayvanlara ve hırsızlara karşı hayvanlarını koruyabilmek için...
Günümüzde ise, daha ziyade süs, özenti, kendini koruma ve bilhassa “sadâkat boşluğunu doldurma” gibi maksatlarla köpekler beslenir oldu. (Emniyet, asayiş, uyuşturucu bulma maksatlı olanlar bahsimizden hariçtir.)
*
Tabir câizse, insanlarla köpekler aynı alanı paylaşmaya, yani içiçe yaşamaya başladı. İşte bu durum, evvelâ hijyenik/temizlik açısından pek büyük bir risk taşıyor. Siz ne kadar terbiye ederseniz edin, o hayvan tabiatı gereği yine pisliğe bulaşan, ağzını-burnunu sokan bir hayvandır. Meselâ, park ve kaldırım gibi yerlerde yürürken, gördüğü her pisliği koklamaya yönelir. Kendisi de ıdrarıyla aynı noktaya kokusunu bırakmaya çalışır. Bir diğer husus, ikamet mahallerindeki köpekler, gerek etrafı pislemekle ve gerekse sürekli havlamakla komşuları da şiddetle rahatsız eder.
*
Kedilerin değil, ama köpeklerin evlerde, apartmanlarda yaygınlaşmasının en önemli sebebi “sadâkat fukarası” bir toplum haline gelmemiz olsa gerektir.
Eşler arasındaki sadâkat duygusu alabildiğine zaafa uğradı. Ama, insanlar yine de sadâkat görmeye muhtaç. Aynı hayatı paylaştığı bir insandan bu sadâkati göremeyen eşler, çareyi “sadık hayvan” olan köpeğe yönelmekte buluyor. Bu hayat tarzı, önce Avrupa’da yaygınlık kazandı. Nice zamandır Türkiye’de de benzer bir yaygınlık görülmeye başlandı.
Evet, maalesef bizim toplumumuzda da sadâkat fukaralığı ziyedeleştikçe, köpek zenginliği artmaya başladı. Aynen, boşanmalar ziyadeleştikçe, aşk acısına dair şarkılarının artması gibi.
GÜNÜN TARİHİ 8 Aralık 1941
Avrupa Savaşı, Dünya Savaşına dönüştü
II. Dünya Harbi’nin en önemli safhalarından biri 8 Aralık 1941 tarihinde yaşandı. Bu tarihte, Almanya ve İtalya ile müşterek hareket eden Japonya, ABD’nin Hawai yakınlarındaki deniz üssüne büyük bir hava akını düzenledi. Bu saldırıda ağır kayıplar veren Amerika, Japonya’ya savaş ilân etmek sûretiyle, II. Dünya Harbi’ne fiilen iştirak etmiş oldu.
O tarihde Japonya karşısında yenik bir duruma düşen ABD, bu saldırının intikamını yaklaşık dört sene sonra alacak ve bu büyük savaşa nokta koyduracak. 6–10 Ağustos 1945 tarihlerinde önce Hiroşima, ardından Nagazaki’ye atom bombası atarak yüz binlerce insanın hayatını söndüren Amerika, intikamını tam yüz misli bir karşılık ile almış oldu.