"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahısperest, sizi de kendi gibi zanneder

M. Latif SALİHOĞLU
11 Aralık 2013, Çarşamba
Bir önceki “Bediüzzaman Menderes’e mi oy verdi?” başlıklı yazıya adeta yağmur gibi tepkiler, mesajlar, telefonlar geldi.

Bu mesajlardaki tasdik, takdir, tebrik ve duâlar bizi ziyadesiyle sevindirip mesrûr eyledi.
Tepkilerin bir kısmı ise, haliyle tenkit şeklinde oldu. Bunu da gayet normal bir durum olarak karşılıyoruz.
İyi niyetli tenkit ve itiraz sahibi arkadaşlara, bilhassa iki noktayı düşünmeleri tavsiyesinde bulunduk. Şöyle ki:
BİR: Üstad Bediüzzaman, sırf Menderes’in şahsı için sandık başına gidip oy verdiyse şayet, Demokrat Partiye girmeden önceki aynı Menderes’e niçin hiç teveccüh göstermedi, siyasetine itibar etmedi ve niçin en ufak bir takdir ifadesini kullanmadı?
İKİ: Bediüzzaman Hazretleri, gerek mektuplarıyla ve gerekse talebelerini teşvik ederek Demokrat Partiye destek verdiği 1950 seçimlerinde, bu partinin başında—sonradan “İslâm kahramanı” dediği—Adnan Menderes mi vardı, yoksa eski İttihatçı, komitacı Kemalist Celal Bayar mı vardı?
* * *
Şahısperestlikte ileri gidenlerin bu suâlleri anlaması, yani konunun mahiyetini kavraması dahi zordur.
Siz böylelerine ne anlatırsanız anlatın, isterse bu noktada tutup kafa patlatın, o yine de sizi anlamaz, anlayamaz.
Zira, şahısperest kişi, sizi de kendi gibi zanneder ve ne yapıp edip sizi mutlaka bir şahsın adamı şeklinde görüp öyle de kategorize etmeye çalışır.
Dolmayı çift yutan körün misali gibi.
Böyleleri, maalesef ümitsiz vak’a durumundadır. Bu sebeple, bunları bırakıp muhakemesini çalıştırabilenlerle muhatap olunmalı. Tâ ki, boşa vakit harcamış, boşa çene çalmış bir duruma düşüp de sonradan hayıflanmayalım.

Mutabık kaldığımız hususlar

Mevzu hakkında fikir teatisinde bulunduğumuz hakperest kardeşlerle mutabık kaldığımız bazı hususları da burada özet olarak mütalâanıza takdim ediyoruz. 
Üstad Bediüzzaman, elbette ki şahsî dostluğa değer vermiş ve şahsın hatırını hiçe saymamıştır. Hatta, bazen “eski dost zat”lara selâm gönderdiği de vaki olmuştur.
Fakat, onun bu tavrını bir nezaket kaidesi çerçevesinde ve hayra teşvik bâbında düşünüp değerlendirmek lâzım.
Zira, başka meselelerde olduğu gibi siyasette de hiçbir şahsın peşinden gitmeyen Üstad Bediüzzaman, daima muharrik-i bizzat olup Risâle-i Nur’da vâz etmiş olduğu ölçü ve prensipler doğrultusunda inisiyatif kullanarak hareket etmiştir.
* * *
Bir diğer husus, Celal Bayar örneğinde olduğu gibi şahıs ve misyona bakış meselesidir.
1946’da kurulan Demokrat Partinin başında Bayar olduğu gibi, 1950 seçimlerinde de yine aynı siyasetçi vardı.
Üstad ve talebeleri, şahıs/lider bazlı hareket etmedikleri, belki 35 sene sonra dirilen Ahrar’ın misyon çizgisine bakıp onu gördükleri için, o tarihlerde DP’yi desteklediler.
Aksi yöndeki bir iddia—Allah muhafaza—bizi “Üstad Bayar’ı destekledi” noktasına doğru sürükler.
Dünden bugüne doğru baktığımızda, Ahrar-Demokrat’ın lider kadrosu içinde, Bayar kadar İttihatçı, komitacı, Kemalist, hatta Ezan-ı Muhammediye muhalif bir tek adam gösterilemez.
Velhasıl, Üstad Bediüzzaman ve meşveretle hareket eden Nur Talebeleri, 1940’larda yahut 50’lerde Bayar’ın veya Menderes’in şahsı hatırına göre siyasî tercihte bulunmadıkları gibi, daha sonraki tarihlerde ve günümüzde de aynı ölçü ve prensipler müvacehesinde hareket edip tercih haklarını kullanmışlardır.
Buna göre, her kim ki tutup yine de “Siz falan adamı desteklediniz, siz zaten filan adamcısınız” gibi isnat ve iddialarda bulunursa,  hiç şüphe yok ki, o kimse ya cahil ve muhakemeden yoksundur, ya demagog olup cerbeze yapıyor, ya bizi de kendi gibi şahısçı zannediyor, ya da kast-ı mahsusla ortalığı bulandırmaya çalışıyor.
Hülâsa: Başkası ne derse desin, ne yaparsa yapsın, bizim kendi ölçümüz şudur: Risâle-i Nur’daki kudsî hakikatlere istinad ile meşveret ve şûrâ kararları dairesinde hareket etmek. Şimdiye kadar kimse bizi bu istikametten ayırmaya, saptırmaya muvaffak olamadı, bundan sonra da inşaallah olamayacak.

Fikir Teatisi  Düstûrları ‘ezber tekrarı’ diye küçümsemek
Allah şahittir ki, yazılarımızda yahut sohbetlerimizde hangi konuya temas etsek, bütün dikkatimizle evvelâ o konuya dair şaşmaz kudsî prensipleri, nuranî düstûrları düşünmeye ve bu çerçevede kalarak fikir beyanında bulunmaya çalışırız.
Bunda ne derece muvaffak olduğumuz ayrı mesele. Bu noktada insaflı tenkitlere açığız.
Lâkin, bazı kardeşlerimiz, o sadâkatli tavrımızı “ezber tekrarı” şeklinde telâkki ederek, hizmetimizi küçümsemeye çalışıyor.
Varsın, böyle demeye devam etsinler. Biz de, her vesileyle şunu iftiharla vurgulamaya devam edelim: “Biz, fâni şahıslara değil, bâkî hakikatlere bağlıyız. Biz şahısların inisiyatifine göre değil, şer’î emir, usûl ve esaslar çerçevesinde yapılan meşveret ve şûrâ kararlarına göre hareket ederiz. Vesselâm.”
* * *
Son olarak, Kur’ân’ın dellâlı olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, mâzi, hâl ve istikbâle taalluk eden ve bu geniş daireyi projektör gibi aydınlatan şu hakikatli ifadesini dikkatlere sunarak nokta koyalım:
Bütün kuvvetimle derim ki:
Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mazi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i şeriatla dâvet olunsam; neşrettiğim hakaiki aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.
Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celp namesiyle celp olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.
(Divan-ı Harb-i Örfi, Sayfa 50)
Okunma Sayısı: 2664
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai Mumcu

    11.12.2013 00:00:00

    Haydi diyelim ki ezberin tekrari olsun!
    Hakikatin ezberlenmesi ve tekrarlanmasi gayet makul ve tekraredegelen basli basina bir hakikattir. Kur’an da bazi tekraratlar oldugu gibi Resulahin bir seyi üc defa tekrarladigi ve bunun ezberlenip yine üc kere nakledildigi gibi ne var hakikatin tekrarinda?
    Iste Risale-i Nurdan cevap: Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem’a-i i’câza bak ki: Kur’ân hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan, içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir ve eblâğdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil. Zira, zikrin şe’ni, tekrar ile tenvirdir. Duanın şe’ni, terdad ile takrirdir. Emir ve davetin şe’ni, tekrar ile te’kittir.

    Latif agabey ahir ömrünüzde sadece bu hakikatleri tekrar etseniz hava ve su gibi tekrar tekrar ihtiyac oldugu icin muhtac oldugumuz nimetler gibi baki lezzetler verecektir insaallah.

  • özdemiroğlu

    11.12.2013 00:00:00

        Latif Bey Kardaşım,bazıları siyasi taasubundan,bazıları Risale-i Nur’un siyasete temas eden meselelerini nazara almayarak,etrafının dediği veya tavrı ile yetindiğinden vs. vs. elbet bunlar olacak.Son Şahitler’de Üstad hz.lerinin ençok ikaz ettiği talebeleri bu konuda kafası karışık olanlar değil mi?Üstad zamanında bunları ikaz etti.Sonra Zübeyir Ağabeyimiz uğraştı.Onun da vefatından sonra,maalesef saff-ı evvel ağabeylerimiz ya bigane kaldı,ya da siyasi noktadaki tarafsız görünmeleri adı altında istifade etmek isteyen gruplar çıktı.Bütün bunlar özellikle siyasal islamcılara ve onların türevlerine yaradı.Her şeyde hikmet vardır.Demek ki,bazı şeyleri yaşayarak öğrenen arkadaşlarımız olacak.

  • Garib Doğu

    11.12.2013 00:00:00

    Tenkit edenler bilerek,sağlam bilgilere dayanarak tenkitleri yapmıyorlar.Uzun süre Hızır Alehisselam ile görüşüp sohbet etmek isteyen ve bu süre içinde zihninde hayali bir Hızır teşekkül eden adamın misali gibidir tenkit edenler.Onlar, hakikatı ve aslı Risale-i Nur’un üç bin sahifelik kitaplarında yazılı,Üsftadın gerçek siyasetini araştırıp öğrenmek yerine,kafalarında oluşturdukları hayali bir Üstad siyasetini benimseyip öyle düşünüyorlar.Sevgili yazarımız latif Salihoğlu’nun Risale-i Nur ve Üstadla ilgili yazdıkları gerçek ve doğru siyaset,tenkitçilerin kafasındaki hayali siyasete uymadığı için şaşırıyor ve bir takım saçmalık ve uyduruk hükümlerle veya arzularla karşı çıkıyorlar.Bunların bir kıymeti harbiyeleri yoktur.Eğer Risale hamiyetini taşıyorlarsa ve başka felsefe ve akımların taşeronlıklarını yapmıyorlarsa Risale Deryasına dalsınlar,oradaki nurani hakikatların inceliklerini çok dikkatli bir nazarla incelesinler,ilgili bahislerin dününe,bugününe ve yarınına bakan şumullu hakikatlarına baksınlar,öğrensinler ve basın dünyasına çıkıp öyle konuşsunlar.Heveslerle,indi görüşlerle,arzi arzularla,harici akımların rüzgarları ile kimse bir yere varamaz...

  • MEHMET DİKEN

    11.12.2013 00:00:00

    Bütün kuvvetimle derim ki:
    Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mazi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i şeriatla dâvet olunsam; neşrettiğim hakaiki aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.
    Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celp namesiyle celp olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.
    (Divan-ı Harb-i Örfi, Sayfa 50)
    Dilinize yüreğinize sağlık tebrik ediyorum yukardaki Bediüzzamanın ifadeleri doğrultusunda yazılarınızın yazıldığına bende inanıyorum yarın huzuru ilahide bu düstur ve ölçüler dışında yalpalayıp duranların durumunu düşünmek bile istemiyorum.

  • murat

    11.12.2013 00:00:00

    Farklı, faydalı ve nur penceresinden yaptığınız tarih dersleri kesinlikle çok faydalı oluyor Allah razı olsun yılgınlık yok devam İnşeAllah

  • OSMAN ERKUT

    11.12.2013 00:00:00

    Mesleğimiz maddi ve manevi ferağat meslegi olduğu için ölçülerimiz dahilinde meseleyi izah edip iza merru billeğvi merru kirama hükmünce yolumuza devam ederiz. Şemsiyenin altına herkesi davet ediyoruz gelmeyip zarara uğrayanları erradi bizzereri layünzerü leh hükmüne havale edip esabru miftahül ferec zaman büyük bir müfessirdir ergeç hükmünü icra eder.kısa soluklu insanlar ve ufku dar olanlar en geniş daire olan siyaset ve meselelerini kavriyamazlar siyasi arenada bazen bir saat çok uzun bir zaman iken bazende 20-30 sene kısa bir zamandır.Hastalık ayni ise ilacın ismide değişse içeriği ayni olan ilaçlarla tedavi edilir.geniş değerlendirmiyen tekrar zan etsin dursun.Baki selamlar

  • hasan arabacı

    11.12.2013 00:00:00

    selamün aleyküm, kardeşim üstad hazretleri 48-49 yıllarında zaten afyon hapsindeydi. Nereden menderesi takip edecek. Üstadın üçüncü said dönemi 50 den sonra başlıyor. Eğer üstadın hapishanede iken dahi siyaseti adnan menderesi tanıyacak kadar takip ettiğini demek istiyorsanız o görüşünüze katılmam.
    ikincisi üstad demokrat partiye 57 seçimlerinde oy vermiştir. onun öncesinde iki seçimde niye oy vermemiştir. üstad demokrat partinin halk partisi karşısındaki kitle partisi olması (tabiki demokrat misyon olması ) ve de halk partisinin iktidara gelmemesi için oy vermiştir.
    Üstadın siyasetle ilgili bazı bilgilerini bilerek veya bilmeden karıştırdığınızı düşünüyorum.(50-60 arasındaki kronolojik sıra konusunu kastediyorum) Üstadın hayatında veya risalelerde bu sıralamanın çok iyi çıkarılması gerekiyor.
    Bu güne gelelim adı Demokrat olan G. Uysalın başkanı olduğu partinin gerçek demokrat olduğunu nereden anlayacağız. Bir takım beyanatlarından. Bu güne kadar hiç bir açıklamasında partinin demokratlığının eserini göremedim. Parti tüzüğüne demokratım demekle demokrat olunmuyor. Eğer varsa tarih vererek yazarsanız çok memnun olurum. Yaptığı sadece yuvarlak, suya sabuna dokunmayan ifadelerle demokrat olunmuyor. Ama ben size demokrat partinin sitesinden o kadar çok delil (olmadığıona dair)getirebilirim ki...
    Yazılarınız hakkındaki yorumlara bakıyorumda bir tane bile tenkit yorumlarını koymuyorsunuz. İlk önce siz bir demokrat olun...Tüm yorumları yayınlamazsanız o zaman başka.
    Şunu söyleyebilirim işiniz çok zor. daha çok habbeyi kubbe yapmak zorunda kalacaksınız. Tarafgirane yazılarınızı çok zorlanarak yazmaya devam edeceksiniz. Gazetede demokratlar iktidar olduğunda ’Ayasofyayı ne zaman açacaksınız’ diye bir manşet attınız mı? Gücünüz dindar partiye yetiyor. Asıl bizim düşmanımız halk partisidir. bir bu partiye oy verin demediğiniz kaldı. Ama onu da yakında ’Kur’anın şu kadar ayetleri çağımıza uymuyor’ ’Başörtülüler Arabistana gitsin’ diyen Demirelden emir gelirse söyleyeceğinizdende hiç bir şüphem yok.     

  • Nazım AYDIN

    11.12.2013 00:00:00

    Latif Bey ağzına diline sağlık, koy Siyasi İslamcı Hasan ARABACI anlayamasın,şahıs perest arkadaş,AYASOFYA 80 bir bölümü ibadete açıldı,ihtilalcılar kapattı bunada bir baksın,siyasi İslamcı ve ... peşine takılıp giden arkadaşımız.Saygı ve selamlarımla

  • Yusuf Kadıoğlu

    11.12.2013 00:00:00

    Ezberci diyenler : Papağan gibi ezberci demişti bir yerde cevap yazdım. ama derimki bir veteriner hekim olarak. onlar gibi ortoz balığı olmaktansa papağan olmayı tercih ederim. Not: Ortoz balığı3-5-7 yıl arayla CİNSİYET DEĞİŞTİRİR, avcılar çok sever eti lezzetlidir.

  • M. Latif Salioğlu

    11.12.2013 00:00:00

    Muhterem Hasan Arabacı,
    Hüsnü niyet sahibi bir dava arkadaşımız olduğunuzdan şüphe etmiyoruz. Fakat, yorumunuzda o kadar çok bilgi hatası yapmışsınız ki, cidden hayretler içinde kaldım. Keşke, bütün bu hataları burada düzeltmeye imkân, fırsat bulabilseydik. Ama, konuyla ilgili olarak arşivdeki yazılarımızı dikkatle tetkik edebilirseniz, inanıyorum ki birçok noktada uzlaşma ihtimali doğacaktır. Saygılarımla. MLS

  • Garib Doğu

    11.12.2013 00:00:00

    Üstadın Menderes ile ilgili takip durumunu bilmiyorum.Çok merak da etmiyorum.G. uysalın demokratlığı ile ilgili kesin kararı vermek için bir takım icraatlarının bilinmesi,temel felsefesinin incelenmesi gerekiyor.Bilmem arabacı bunu yapmış mı?Neyse bunları geçelim.Sayın arabacının bir yerlere yamalı olduğu kesin.Bunnu ağır tenkitlerinden bunu anlıyorum.Sayın yazar eski bir siyasiden emir alarak yazıyorsa,bunun isbatını yapması gerekir.Eğer isbatını yapamazsa müfteriler sınıfına dahil olacaktır.Ayrıca hangi siyasi akımın taşeronluğunu yapıyorsa,onu da açıkça belirtsin.Ona göre muhatap olalım.Hissi çıkıçların zamanı geçmiş.Hissi çıkışlar sahibini mahcup etmekten öte bir şeye yaramaz,itibar kazandırmaz.Sayın arabacının düştüğü çukura düşmemek için şimdilik bu kadarlıkla yetiniyorum.

  • osman incir

    11.12.2013 00:00:00

    Akp’nin gusel hizmetleri olmakla beraber kavgaci zihniueti ve.chp’nin kati laik tutumu Demokratlarin tekrar siyasi arenada parlamasini engelliyor su zamanlar.yoksa ayni eseri okuyup farkli goruslere sahip olmak hissilik karistigi sebebiyle oluyor diye dusunuyorum.sn arabaci kismen hakli kismende haksiz.zaten bu tartismalar bizleri boluyor.milli goruse kanalize olmus nur talebeleri de bie gercek.bizzat biz msp’yi tercih ettik diyen eski risale ehli abiler gordum.onlarla da din kardesiyiz fakat munazarat lahikalar,eski said ederlerini okuyan en azindan beyamat ve tenvirler’i okuyan ve bugune bakan vicdanwn nsl tercih yaptigimiz ortaya cikacaktir.Yeniasya kati muhalif tutumu harici bence haklidir.

  • seyfeddin kamil d.

    11.12.2013 00:00:00

    sn. salihoğlu; deve kuşu misali başını kuma sokan bir takım yorumculara dava arkadaşımız, dostumuz diyorsunuz. böyle dostlar düşman başına. bakar mısınız düşündükleri şeylere: gücümüz dindar partiye yetiyormuş. halk partisine oy verin demediğimiz kalmış. demirel’den emir gelirse bunları da söyleyeceğimizden şüpheleri yokmuş. yahu memleket elden gidiyor, ülke bölünüyor. bunlar demirel’e biz de kendileri gibi düşman olursak. ülkenin selamete çıkacağına inanıyorlar herhalde. sorun bakalım rte ve gül kimin zamanında üniversitede okudu. imam-hatip okulları kimin zamanında üniversiteye girebildiler. 10 teneke buğday karşılığında bir seneliğine imamlık yapan 45 köy imamını bir gecede maaşa bağlayıp, çoluğunu çocuğunu sosyal güvenceye alan kim acaba? ösym sisteminden önce demirel’in başbakanlığı döneminde odtü imam-hatip okulları dahil tüm meslek okullarını sınavla alıyordu. onun döneminde birçok imam-hatipli doktor ve mühendis olabildi. demirel, başbakanlığı döneminde ayasofya’yı arka kapıdan da olsa açtı. rte, 12 yıl oldu daha sultanahmet’in dolmasını bekliyor. parti tüzüğüne demokrat yazmakla demokrat olunmuyormuş. peki muhafazakar demokrat yazınca ne oluyor. pkk teröristleriyle görüşen şerefsiz-namuzsuzdur. deyip bir müddet sonra biz çoktandır görüşüyorduk demekle muhafazakar demokrat mı olunuyor? kızım hasan arabacı sana söylüyorum, gelinim rte sen anla. asayofya’yı ne zaman açacaksınız. bunu yapamayacağınızdan benim de hiç şüphem yok. şimdilik bu kadar yeter.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı