"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tek adamcılıkla nereye?

M. Latif SALİHOĞLU
05 Mayıs 2020, Salı
Affınıza sığınarak “Tek adamcılık”la ilgili bu aynı yazıyı, her yıl 5. ayın 5. günü olmak üzere, şimdi 4. kez dikkat nazarlarına takdim ediyoruz. İsmiyle müsemma sıkıntı izale oluncaya kadar da, aynı tarihli yazıyı tekraren neşretmek düşüncesindeyiz.

Muhtevası aynı olan bu yazı, 5.5.2016 tarihinde “Tek adam siyaseti, vesayeti, esareti” başlığıyla çıktı; 5.5.2017’deki başlık “Değişen bir şey yok maalesef; tek adamcılık tam gaz” şeklinde idi. Türkiye, içine girmiş olduğu ufûnetli siyasî atmosferden çıkamadığı için, 5.5.2018 tarihini taşıyan aynı yazıyı “Ah şu tek adamcılık!” başlığıyla takdim ettik. Şimdi de, aynı yazıyı “Tek adamcılıkla nereye?” diye sorarak takdim ediyoruz.

***

Evet “tek adam” siyaseti, adım adım vesayete, en nihayet esarete doğru sürükleyip götürür. Esasen, başka türlü bir beklenti içinde olmak, kendi kendini oyalamak, belki de aldatmak anlamına gelir. Zira, tek adamcılığın hâkim olduğu yerde, şu tarz gelişmeler kaçınılmaz şekilde zuhûr eder:

• “Tek adam”ın etrafını tetikçiler, alkışçılar, yağcılar, yaranmacılar, müdahaneciler, menfaatperestler, menfaati için zillete tenezzül edenler kuşatır.

• Gazete(ci)ler, yaranma yarışına girer. Hemen her gün tek adamın resmini, mesajını manşete-sürmanşete taşırlar. Kiralık, satılık kalemler borsadan işportaya düşer. Münafıklık tavan yapar. Kabalık, yılışıklık, yüzsüzlük... en çok rağbet edilen iş ve meslek haline gelir.

• Televizyon kanallarında, “tek adam”ı haber yapmak, onunla ilgili haberleri ilk sıralara taşımak, normal yayın akışını bile keserek onun konuşmalarını canlı yayınlarla kitlelere ulaştırma çabası, en gözde yayıncılık türü haline gelir.

• Seviyesiz, niteliksiz şahıslar, temayüz etmiş kimseleri dışlamaya koyulur; mümkünse onları “tek adam” ile karşı karşıya getirip diskalifiye ettirir. Tâ, etrafta kendisine rakip olacak kimseler kalmasın; tek adam da ona muhtaç veya mecbur hale gelsin.

• “Tek adamcılık” siyasetinin hâkim olduğu yerde, düşünce tembelliği meydan alır. İdrak daralır. Ufuklar kararır. Muhakeme gücü zaafa uğrar. İlerisi görünmez hale gelir. İşte, bu durumu fırsata çevirmek isteyenlere gün doğar.

“Adam-matik” kafa: Ölçü “tek adam”ın kendisi olduğu için, idrak ve muhakeme yoksunları, yücelttikleri adamı “mutlak gerçeğin” merkezine yerleştirir. Onlara göre, “tek adam”a taraf olan ve ona mutlak itaat eden iyidir, doğru yoldadır; ona muhalif olanlar ise kötüdür, doğru yoldan sapmış gafillerdir, hainlerdir.

Misâl, bu zihniyete sahip olanlar, aradan bir asır zaman geçmiş olmasına rağmen, Sultan Abdülhamid devrine bile hâlâ aynı nazarla bakarlar. Onlara göre, Padişahı veya o devrin istibdat siyasetini alkışlayanlar çok iyi kimseler; onu veya siyasetini eleştirenler ise, ya hain, ya da hainlerle işbirliği yapmış gafil kimselerdir.

İşte, şu “adam-matik” kafa, bugün de değişmiş değil. Yani “demokratik” hale gelebilmiş değil; hâlâ zamanın “tek adam”ına yağ çekmek, onun siyasetine alkış tutmakla meşgul.

Katlanamayan gider:

Tek adama dayalı siyasî hâkimiyeti devam ettiği sürece, iş başına gelenler de aynı tornadan geçmeye, aynı işlevi görmeye mecbur olur.

Aksi halde, bulundukları makamdan ayrılmak durumunda kalırlar. Ya kendileri giderler, ya da azledilerek gönderilirler. Giden kişinin yerine ise, “tek adam”a övgü düzen, ona sadâkat göstermekten ayrılmayacağını deklâre eden, ya da yaranmacılık yarışını en önde götüren kimse gelir.

Ne var ki, insan izzet ve haysiyeti ile bağdaşmayan bu vaziyet, zamanla bir kısır döngüye dönüşür ve gitgide adileşerek değerini kaybeder. Nihayetinde, tek adamla birlikte, onun siyaseti de biter ve devr-i saltanatı sona erer.

Bu kaçınılmaz sona düçâr olmamak içindir ki, İslâmiyette “şûrâ”ya uymak emredilmiş ve tabana dayalı bir “meşveret sistemi” esas alınmış.

Şahs-ı vâhid, yani tek adam yerine “meşveret ve şûrâ”ya istinad eden hizmetler, faaliyetler, müşterek düşüncenin eseri olup prensipler manzumesi üzerinden yürütülmeye çalışılır.

Zamanın geçmesi ve hadiselerin değişmesiyle birlikte tek adamcılık metodunun yanlışlığı, sakatlığı da ortaya çıkar. Bu metotla gidenler, fikren iflâs etmekten, dahası tarih ve nesiller önünde mahcup duruma düşmekten kurtulamazlar. Ölçü, düstûr ve prensipler çerçevesinde hareket edenler ise, daima şerefrâz ve serfirâz olurlar. Hem dâr-ı dünyada, hem dâr-ı ahirette.

Cenâb-ı Hak, bizi iki cihanda şerefrâz etsin ve mahcubiyete dûçâr olmaktan da muhafaza eylesin.

Okunma Sayısı: 3596
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir

    5.5.2020 19:12:57

    2) Tek adam rejimi kabul edilmez bir oluşumdur.Yine eskisi gibi parlamenter rejimle,bu ülke özlediği günlere tekrar kavuşacaktır İnşaallah,temmenimiz budur.

  • Abdulkadir

    5.5.2020 19:12:45

    1) Yandaşlık ve şakşakçılık yapmak;geçmişte kimseye birşey kazandıramadığı gibi,günümüzde de kazandırmaz hâliyle.Üstad hazretleri tek adam rejimine yahut tek adam rejimiyle idare edilen yönetimlere,asla taraf olmamış ve şiddetle karşı çıkmıştır.Ama acı olan taraf ise şu;bazı sözüm ona mütedeyyin nur talebeleri,hâlâ tek adam rejimini savunuyor ve bu desteklerinin de arkasında durmaktan da geri adım atmıyor.İnsan buna üzülüyor işte.Aynı bayrak altında yıllarca hizmet eden talebeler;bir anda yeni bir yönetimin ortaya çıkması sonucu ihtilafa düşüyor ve ipleri koparıyor.Olacak iş değil gerçekten.Ama eninde sonunda onlar da hatalarını anlayacaklar.Nur mesleğinde şahıs yoktur,şahs-ı manevî vardır.Dolayısıyla bu düstûrla hareket edenler,her dâim davasına sadık bir talebe olarak anılacak ama aksi yönde hareket edenler de en başta Üstadımıza,bir nev-î ihanet damgasıyla yaşayacak.

  • Feyzullah Ayhan

    5.5.2020 13:24:42

    Tek adamcılıkla istbdada,israfa,kibire,hodfuruşluğa,kalpler ve akıllar üzerinde baskıya,kendisi gibi olmayanı dışlamaya,hakir görmeye,suçlu addetmeye,ekonomide,eğitimde,sosyal hayatta ,milletler arası arenada kaosa,gerilemeye, yalnızlığa götürür.

  • Nahide Çelikbağ

    5.5.2020 09:10:42

    Tv kanallarında , tartışma , haber yorum yapan üç beş kişi kalır.Hatta nerdeyse bütün proğramlara konuları ne kadar olsa da aynı kişiler yorumlar. Memlekette hiç adam yokmuş, kalmamış gibi bir hisse kapılırım. Midem bulanıyor, hiç seyredecek bir şey bulamıyorum ulusal tv kanallarında.

  • Uzeyir

    5.5.2020 03:36:01

    Tebrik ederim, çok gūzel izah etmişsiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı