Bu gün “Dünya Helâlleşme Günü.” Birleşmiş Milletlerce tanımlanmış belli günler var malûmunuz. ‘Dünya Kadınlar Günü, Dünya Çocuk Hakları Günü’ vs. gibi.
Böyle bir gün var mı bilmiyorum, ama; bendeniz de kendi dünyamda bu günü, ‘Dünya Helâlleşme Günü’ ilân ediyorum. İtirazı olan var mı?!!
SORGULU/YORUM!
Acaba kinin, öfkenin, nefretin zirve yaptığı şu günlerde ‘küçük bir iyilik hareketi’ nasıl olur? Düzeltmeyi, toplumdan önce kendi nefsimizden başlatabilir miyiz?
Bağırıp çağırmayı bırakıp, birazcık sakinleşerek; konuşmayı, muhatabımızı dinlemeyi ve ona hak vermeyi deneyebilir miyiz? Karanlıktan şikâyet yerine bir mum yakabilir miyiz? Zor da olsa; bize kötülük edenlere, iyilik elini uzatabilir miyiz? Savaş yerine barışı, tahrip yerine tamiri düşünebilir miyiz?
‘Boş ver bunları’ diyenlere sözüm yok. Fakat yanlış duymuyorsam; bazılarınızın ‘Çok zor, ama denenebilir. Belki... Neden olmasın? Olabilir’ dediğini duyar gibiyim sanki.
İnşallah olur. Olursa. Çokta güzel olur! Bir kişiye bile faydası olsa, denemeye değer.
KELEBEK ETKİSİ
Kim bilir böylece; kelebek etkisiyle dalga dalga bir sevgi seli dolar, çoraklaşan kalplere... Merhamet meltemi serinletir, kızgın ruhları. Adalet merhemi sürülür, kanayan gönüllere... Tebessüm çiçekleri açar, asık çehrelerde.
İlâhî rahmetin celbine vesile olur belki, masumların duâları. Hiçbir şey olmasa bile; bir vicdan borcu olarak ‘hakkı ve sabrı tavsiye’ duâsı olur ‘Vel’asri..’ niyetine. Çünkü kalplerin içindekileri bilen, onu elinde tutan ve halden hâle çeviren O’dur.
HELÂLLEŞMEK ÇOK ZORDUR!
Bu konuyu müzakere ettiğim kıymetli bir dostum şöyle itiraz etti:
“Biri benim hakkımı aldı veya ben birinin hakkını alacağım ya da hakkına gireceğim. Sonra diyeceğim ki: ‘Malınızı çalan benim. Siz perişan oldunuz; ama şimdi pişmanım hakkınızı helâl edin... Sizin haberiniz yok, ama ihbar edip şu işinizi ben engellemiştim; pişmanım helâlleşelim... Babanıza iftira atıp cezaevine tıktırdım, yıllardır baba hasretiyle yandınız; aman n’olur helâlleşelim. Çok haksızlıklar oldu, Rabbim ve milletim beni affetsin.”
HELÂLLEŞMEK Mİ, HESAPLAŞMAK MI ?..
Bunlar haklı itirazlar şüphesiz.. Fakat burada kastedilen bu kadar basit, kolaycacık, şuurunda olmadan bir helâlleşme değil şüphesiz. Cesaret ister, samimiyet ister, pişman olup verilen zararın telâfisini gerektirir. Nefse ağır gelse de, verilecek cezaya razı olmayı gerektirir.
Helâlleşme pasif bir tevekkül, korkma, lâkaytlık, gerçeklere gözünü kapama, yaşanan haksızlık ve zulümleri hoş görme değil; bilâkis aksiyoner bir sabır ve af ve saflaşma ve hakkın hatırını yüce tutma düşüncesi. Her kişinin değil, er kişinin kârı...
Hukuk önünde hesaplaşmak ayrı bir konu ve mutlaka olmalı. Tarafsız ve âdil bir mahkemede, vicdanlı hâkimler tarafından yapılan yargılama sonucunda verilecek kararlar mutlaka uygulanmalı.
ZORLA HELÂLLEŞME OLMAZ!
Özellikle kul hakkıyla O’nun huzuruna çıkmaktan, yine O’na sığınmak gerek. Buna rağmen, helâlleşme asla zorla, baskıyla olmaz.
Kişi kendi iradesiyle yaparsa ne âlâ. Affedeni ve affedileni ağırlıklardan kurtarır, hafifletir. Çevresine huzur yayılır. Ancak iradesi ve rızası yoksa zorlanamaz. Çünkü hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz.
KİM, KİMİ AF VE HELÂL EDEBİLİR?
Diğer yandan kişi, sadece kendisine ait bir haktan vazgeçebilir, helâllik verip af edebilir. Bu alicenâplıktır. Fakat ‘maddî ve manevî Hukuk-u İbadı ve Hukukullahı mahveden’ zalimleri, üçüncü kişinin affetmesi mümkün değildir ve buna hakkı da yoktur.
Dehşetli cinayetleri görmeyip, küçük bir iyiliği için zalimleri affetmek safderûnluktur.
‘Küçük dâvâlar küçük mahkemelerde, büyük dâvâlar ise büyük mahkemelerde görülür.’ Tamam, büyük dâvâları büyük mahkemeye, hesap gününe bırakalım. Eyvallah!
Fakat küçük dâvâları da, büyütmeye gerek yok, öyle değil mi? Küstüğümüz, darıldığımız bir dostumuzla helâlleşmek için illâ cenazesine gitmeyi beklemeyelim diyorum!
AFFETMEK ÇOK ZOR VE FAKAT ÇOK DEĞERLİ
Hz. Peygamber’in (asm) Mekke’nin fethinden sonra; en güçlü konumdayken, kendisine her türlü eza ve cefayı yapanlara, kendisine ve hanımına iftira atanlara, doğduğu yerden göçe mecbur bırakanlara karşı; -Hz. Yusuf (as) gibi- gösterdiği af ve helâlleşme elbette kolay değil.
Zor.. Çok çok zor.. Fakat bir o kadar da değerli! Değil mi? Evet.. İyilik hareketleri kolay vücuda gelmedi.
ÖLMEDEN ÖNCE HELÂLLEŞELİM Mİ?
Bu ömür kalp kırıp, sevdiklerimizi üzecek kadar uzun değil. İnsafla, soğukkanlılıkla bir düşünelim. Dünya ve içindekiler; öyle vazgeçilmeyecek, paylaşılmayacak kadar kıymetli bir meta mı sizce?
Yarınların ne getireceği bilinmez. Deprem deprenip duruyor. Azrail (as) her an görev başında! Onun için, iyisi mi; hesap gününe bırakmadan, gel bu gün helâlleşelim dostum!
Çünkü bu gün ‘Dünya Helâlleşme Günü.
(Bu yazı daha önce 03 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştı.)