"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nedir ‘Ben’den bana kalan?

M. Said ZEKİ
01 Haziran 2020, Pazartesi

Kirlenen kelimeler şiire küskün şimdi.

-Ene ve Zerre günüydü.-

Gören gözlere ışıktan mektuplar taşırdım. Küçücük bir arştı kalbim güneşe karşı. ‘Mana-yı harfi’ ile kâinatın tılsımını çözerdim. Ve bir çiy tanesiydim goncanın göz bebeğinde. Ben bütün ‘bilmece’lerdim ve onların ‘cevap’larıydım! Belki zerre bile değildim.

BİR HOYRAT RÜZGÂR...

Bir hoyrat rüzgâr alıp götürdü beni bir gün. Gölgeler, bana tuzak kurup öz suyumu emdiler. Maddenin katı ve soğuk cazibesine kapıldım. Zerreler bulandırdı safiyetimi. Güneşi kaybettim göz bebeklerimde. Gölgeler bana tuzak kurdu işte... Gölgeler; koyu gölgeler, açık gölgeler, gölge perdeler... Oysa en karanlık gece de bile sen beni görüyordun. Bana benden daha yakındın.

Cennetten ateşe düşmüştüm sanki. Dünya ve dünyam bir fırındı. Öz suyumu emen gölgeler miydi, atomlar mıydı?  Yoksa fırın mıydı; beni buram buram buhar eden? Hâlden hâle çeviren..

IŞIKTAN MEKTUPLAR

Bir gül goncasındaki çiy tanesi değilim artık! Işıktan mektupları nasıl taşıyacağım öyleyse? Girift bilmecelerin cevabını nasıl bileceğim? Çiy tanesi değildim, ya! Benden bana kalan sen değil, ‘BEN’di artık. Oysa ‘ben’i, Seni bilmem için vermiştin!

Ben artık cevap anahtarı değil, binlerce bilmecenin gizlendiği bir bilmeceyim.

Ben şimdi arş değil, ‘kesif’ bir zerreyim.

Ben öz benliğinden uzak bir ‘BEN’im şimdi.

Işık mektupları yok; karalanmış bir lekeyim şimdi.

Gül goncasında bir çiy tanesi değil, Firavunun göz bebeğinde bir zerreyim. Mana-yı harfîyi unuttum ve unutturdum. Şimdi gözler mana-yı ismî ile bakıyor. Ben yoktum artık; BEN vardı, benlik vardı.

NEDİR ‘BEN’İ BENDEN ALAN?

Mana-yı harfî; Sana gelen aydınlık yol ya da ışıktan mektuplardı! Baharda güneş, güneşte çiçekler. Çiçeklerde bir bal arısı. Kâinata müfettiş bir nâzır! Nazdar bir misafir, Cennetâsa baharlara dâvetli ehemmiyetli bir yolcuydu!

«««

Mana-yı ismî; gölgeler veya karanlıktaki felâketti! Koyu karanlık gecelerde zavallı bir yıldız böceği.. Sevdikleri yok, çiçekleri yok. Karanlık, kış, kıyamet, zakkum ve sakardı nihayet!

Nedir ‘ben’den bana kalan?

Ama hâlâ fırsat var, umut var!

YA HAYY, YA KAYYUM!

Ben yeniden bir çiy tanesi olmak istiyorum gül goncasında. 

Firavunun göz bebeğinde bir zerre değil.

Dirilt beni! ‘Kesif’ten, gölgelerden kurtulayım. Sana çevireyim yüzümü, güneşe çevireyim!

Tut ellerimden ayağa kaldır.

Cevap anahtarı olayım yine.

Gören gözlere mana-yı harfî ile ışıktan mektuplar taşıyayım..

Ve küçücük bir arş olayım, gül goncasında bir çiy tanesi.

Okunma Sayısı: 1597
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • muzaffer

    1.6.2020 11:48:20

    ışık mektupları... gül goncasında çiy tanesi... şiire küskün kelimeler... ene ve zerre günü! en karanlık gecede bana benden yakın olan ve gören... cennetasa baharda buhardan güneşe, çiçeklere serpilen bal ve arı... gül goncasındaki çiy tanesinden arş arş olmaya uzanan yol ve yolculuk.. şiir, bilmece, masal, mektup, makale, mizah, değil! Edebi zenginliklerle, manalarla, hakikatlerle süslü, lezzetli, tatlı, hoş, latif billur kapta sunulmuş şerbet tadında selam ve muhabbetlerle içtik kana kana...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı