Hayatta bazen iyi niyetle attığımız adımlar, ummadığımız sonuçlar doğurur.
Bir problemi, bir meseleyi çözmek isterken farkında olmadan onu büyütebiliriz. Ekonomide, siyasette, hatta aile içinde bile bu tür örnekler çoktur. İşte buna “Kobra etkisi” deniyor.
Kavramın kökeni, İngilizlerin Hindistan’ı yönettiği döneme uzanıyor. O yıllarda Delhi sokaklarında kobra yılanları çoğalınca halk büyük korkuya kapılmış. İngiliz manda yönetimi ise çözümü basit görmüş: “Her öldürülen kobra için ödül verilecek!” demişler.
Başta her şey güzel gitmiş, insanlar gerçekten yılan avlamaya başlamış. Ancak bir süre sonra bazı kurnazlar durumu fark etmiş: “Madem öldürülen kobra para ediyor, o halde biz de kobra yetiştirelim!”
Evlerde kobra üretimi başlamış. İngiliz manda idaresi ödül sistemini iptal edilince de bu kez kobra yılan üretenler ne yapsın? Ellerindeki yılanları; hepsi doğaya salıverilmiş. Sonuç: Başlangıçtaki sorundan çok daha büyük bir yılan istilası!
İşte bu olay, çözüm niyetiyle yapılan bir uygulamanın sorunu daha da büyütmesine örnek olarak tarihe geçmiş. Ve “Kobra etkisi” adıyla literatüre girmiş.
Aslında bu hikâyede sadece bir dönem yönetim hatası yok; insan doğasının çıkarcı yüzü de var. Benzer durumları günümüzde de görüyoruz. Bir şehirde farelerle mücadele için ödül verildiğinde halkın fare yetiştirmesi, yüksek vergilerin vergi kaçakçılığını artırması veya bir kurumu iyileştirmek için getirilen aşırı kuralların işleyişi yavaşlatması… Hepsi birer “modern kobra etkisi”dir.
Demek ki, iyi niyet yetmiyor; düşünmeden atılan adımlar bazen sorunu büyütüyor.
Bazen çözüm ararken önce şu soruyu sormak gerekiyor:
“Bu kararın gizli sonuçları neler olabilir?”
Belki de en akıllı davranış, acele etmeden düşünmekle, kısa vadeli değil uzun vadeli sonuçlara bakmakta gizli.
“Hayat da bazen bir kobra hikâyesi gibidir; iyi niyetle yola çıkarız, ama sonuçta aklımız devreye girmezse kendi elimizle yılanları çoğaltırız.”