"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bandrol, devlet tekeli ve Nurettin Tokdemir

Mehmet KARA
14 Ağustos 2019, Çarşamba 00:02
Nurettin Tokdemir Ağabeyi rahmetle anıyoruz...

2014 yılında Risale-i Nurlar’a bandrol verilmemesi üzerine Yeni Asya olarak bir hukuk mücadelesine başlamıştık.

Bu tarihte Yeni Asya Neşriyat, yıllardır basıp insanların istifadesine sunduğu Risaleler arasında yer alan “Vesvese Bahsi”ne bandrol almak için Kültür Bakanlığı’na başvurmuş, ama aylarca sürecek bir hukuk mücadelesi başlamıştı. Kültür Bakanlığı “korsan kitapların satışını engellemek, eserlerin tescillerini kayıt ve kontrol altında tutmak için” hologram baskılı ufak bir pul vermekteydi. Yayınlanan kitabın yasal yollardan satışını gerçekleştirmek için mutlaka Bakanlığa başvurmanız ve bandrol almanız gerekiyordu.

Yeni Asya Neşriyat yıllardır yaptığı gibi kitabı basmış, satışa sunmak için Kültür Bakanlığı’na başvurmuş, ama “bandrol” verilmemişti. Bu yeni bir durumdu. Risale-i Nur Külliyatı senelerdir onlarca yayınevi tarafından serbestçe basılabiliyorken ilk defa böyle bir sıkıntı ile karşılaşılıyordu.

Bakanlık tarafından reddedilme gerekçesi ise “Yazarın yasal varisi değilsiniz” diye açıklanıyordu. Bu Risale-i Nurlar’ın basımının yasaklanması anlamına geliyordu.

Senelerdir birçok yayınevi tarafından alınan bandrol, neden ve niçin verilmiyordu? Bununla alâkalı olarak Kültür Bakanlığı’na yöneltilen sorular cevapsız kalıyordu. Bediüzzaman Said Nursî’nin yasal varislerinden birisi olan Seyda Ünlükul’un, söz konusu yasağın kaldırılmasıyla ilgili Kültür Bakanlığı’na başvurusu dahi dikkate alınmıyordu. Yani Bakanlık yasal varise bile bilgi vermiyordu.

Araştırmalar neticesinde, Gebze Sulh Hukuk Mahkemesi’nde ‘mirasçılık belgesi verilmesi talebi’ ile bir dâvâ açıldı, ardından bu dâvâ gerekçe gösterilerek, Risale-i Nurlar’ın basımında neşir hakları yönünden bir belirsizlik olduğu, hak sahiplerinin belirlenmesi amacı ile dâvâ açıldığı belirtilerek Risale-i Nurlar’ın basımı için bandrol verilmemesi talebinde bulunulduğu ortaya çıkmıştı.

BAKANLIK İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAYINCA…

Kültür Bakanlığı ile bu işin içinden çıkılamayacağı (!) hesaba katılarak o dönemdeki, hükümet Risale-i Nurlar’ı “devlet tekeline alma” konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki veren Torba Kanunu içine (87. Maddesi) bir madde ilâve etti.

Risale-i Nurlar’a verilmeyen bandrol meselesi artık başka bir boyut kazanmıştı. Kanun çıkartılarak Risale-i Nurlar devlet tekeline alınmak isteniyordu.

Diyanet Risale-i Nurlar’dan bazı bölümlerin olmadığı bir CD hazırlayıp isteyen yayınevleri ile sözleşme yapmaya başladı. Birçok yayınevi Risale-i Nurlar’ı “eksik” de olsa basmak için sözleşmeyi imzaladı.

Yeni Asya, bu durumu aşmak ve yanlışlığını anlatmak için bir hukuk mücadelesine başladı ve bu mücadele tam 666 gün sürdü. 2014 tarihinde başlayan bu mücadele 28 Ocak 2016 tarihinde “Risale-i Nur’a uygulanan bandrol engelinin kaldırılması ve aslına uygun olarak basılması kararına kadar devam etti.

Kanun’un Meclis Komisyonu’nda görüşmeleri sırasında komisyon başkanı başta olmak üzere başkanvekili ve üyeleriyle yoğun temaslar kuruldu. Komisyon Başkanıyla düzenlemenin anayasaya, uluslar arası hukuka, fikir hürriyetine aykırı olduğu yönünde uzun süren konuşmalar ve görüşmeler “olumlu bir havada” geçerken, maalesef “bir takım hatırlı kişilerin de araya girmesiyle” netice vermedi.

Bir gece yarısı mesele Komisyon’dan geçip Genel Kurula geldiğinde de Yeni Asya’nın mücadelesi bitmedi. Hem iktidar hem muhalefet partilerine mensup milletvekilleri ile bire bir temaslar kuruldu. Günlerce Meclis bahçesinde adeta “çadır kurup” her partiden milletvekiline hem bandrol hem de devlet tekelinin yanlışlığı gerekçeleriyle anlatıldı.

Bu görüşmelerin ve temasların neticesinde muhalefete mensup milletvekilleri Meclis Kürsüsü’ne çıkıp bu işin yanlışlığını anlattı. Ancak kanun Meclis’te iktidar partisinin oyları ile kabul edilip, Resmî Gazete’de yayınlandı…

DEVLET TEKELİNE BIRAKILDI

Basımı dahil Risale-i Nur’un bütün hak ve yetkileri birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildi. Yani, Risale-i Nurlar Diyanet’in tekeline bırakıldı.

Çıkan kanunun iptal edilmesi için çok fazla yol yoktu. Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için Meclis’te 5’te bir (o tarihte 110 milletvekili idi) milletvekilinin imzası gerekiyordu ya da anamuhalefet partisinin aracılığı ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerekiyordu. O tarihte Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için yeterli sayıda milletvekilinin imzasını bulmak zor olduğundan CHP’ye “böyle bir tasarrufun tekelcilik olduğu fikir ve yayma hürriyetine aykırı olduğu aynı zaman da kanunun Anayasa ve uluslar arası hukuka da aykırı olduğu” anlatıldı.

«««

Risale-i Nur’a devlet tekelini getiren kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesinden sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bazı konuşmalarında meseleye sahip çıktıklarını şöyle anlatıyordu: “AKP, Said Nursî’nin kitaplarını yasakladı. Ama biz o yasağa direndik ve Anayasa Mahkemesi’ne gittik. ‘Düşünceyi ifade özgürlüğünü yasaklayamazsınız’ dedik. Doğru muydu, yaptığımız doğruydu. Kitapları beğenir ya da beğenmezsiniz; satın alırsınız ya da almazsınız; okursunuz okumazsınız, size bir şey dayatılırsa buna karşı çıkarsınız. Biz de öyle yaptık…”

«««

O tarihte CHP Grup Başkanvekili olan Akif Hamzaçebi ile hukukçularımız, gazetemiz yönetimi ve yazarlarımızla görüştüler ve neticede kararın iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu.

Bu safhadan sonra da gerek Anayasa Mahkemesi nezdinde gerekse de yetkinin Diyanet’e verilmesi ile alâkalı kararnamenin iptali için Danıştay’ın ilgili dairesinde meselenin içyüzü hukukçularımız tarafından anlatılmaya gayret edildi.

Yapılan hukuk mücadelesi neticesinde Anayasa Mahkemesi tekel kanununu, Danıştay ise ilgili kararnameyi iptal etti. Bundan sonra da çıkan karar doğrultusunda Risale-i Nurlar’ı basmak isteyen bütün yayınevleri ve resmî kurumlar Bediüzzaman’ın yasal iki varisi ile “aslına uygun şekilde basılması” şartıyla sözleşme imzalayarak eserleri yeniden basmaya başladılar.

Bir yandan “Yeni Asya basmasın” diye mücadele verilirken, Yeni Asya hak sahipleriyle yaptığı sözleşmeye, ‘Orijinaline bağlı kalmak suretiyle herkes Risale-i Nurlar’ı bassın, dağıtsın’ şeklinde şerh koydurarak isteyen herkesin basmasının yolu açmış oldu.

TOKDEMİR İLK ANDA MÜCADELEYE GİRİŞTİ

Yeni Asya bu büyük mücadeleyi verirken, ilk günden itibaren yapılan bu hukuk mücadelesinin hep içinde olan merhum Nurettin Tokdemir Ağabeyin vefatının birinci yılı vesilesiyle bunları hatırladık. Verdiği bu mücadele hep akıllarda kalacak ve hayırlı yad edilecektir.

Tokdemir, haberin geldiği ilk gün gerek siyasî gerekse de yargı alanında hemen çalışmalara başlamıştı. Yukarıda saydığımız hukuk mücadelesinde özel görüşmelerle yer alan Tokdemir, önce bakanlık nezdinde girişimlerde bulundu. Sonrasında bandrol verilmemesi üzerinde adeta Meclis’e karargâh kurmuştu. Risale-i Nur’un aslına uygun şekilde basımına engel olunmasının mahsurlarını parti ayırmaksızın bütün milletvekillerine anlatmak için onun tabiri ile “Meclis’e çadır” kurulmuştu.

HDP’li Hasip Kaplan’dan, CHP’li Oktay Ekşi’ye, MHP’li Yusuf Halaçoğlu’ndan AKP’li milletvekillerine kadar her milletvekiline meselenin içyüzünü anayasa, kanunlar, fikir hürriyeti bağlamında anlattı. Konuştuğu bu vekiller daha sonra Meclis kürsüsünden devlet tekeline karşı “serbestlikten” yana tavır alan konuşmalar yaptılar.

Yeni Asya’nın bu hukuk mücadelesinde yanında ve en başta yer alan merhum Nurettin Tokdemir’in göstermiş olduğu gayretler unutulmayacak ve takdirle karşılanmaya devam edilecektir.

MUTLULUK GÖZYAŞI

Neredeyse bütün görüşmelerinde yanında olduğum, Meclis’te kanun görüşülürken vekillerin konuşmalarını birlikte takip ettiğimiz Tokdemir Ağabeyin bende kalan en önemli hatırası, Risale-i Nur üzerindeki devlet tekelinin kaldırıldığı müjdesini Meclis koridorlarında aldığımızda beraber döktüğümüz “mutluluk gözyaşları” olmuştur.

Tokdemir Ağabeyi anlatmak ve tanığımızdan bu yana geçen yaklaşık 30 yıllık hatıraları burada nakletmek çok zor.

Kimi zaman yazacağımız yazıyı ona sorduk, kimi zaman tanıştırdığı insanlarla programlar yaptık. Kimi zaman büroya gelirken, günlerce İslâm’ı anlattığı iki gençle gelip onları bizlerle tanıştırdı, kimi zaman beraber büyükelçiliklere, sivil toplum kuruluşlarına gittik. Hep ufkumuzu açan konuşmalar yapardı. Siyaset tarihi ve Risale-i Nur’dan hatıralar dinlerdik. Anlaşılması için bir mevzuyu defalarca anlattığına şahit olduk.

1960’lı yıllarda İstanbul’da Zübeyir Gündüzalp ve Mehmet Kutlular Ağabeylerle beraber İttihad ve Yeni Asya’nın kuruluşunda bulunması hasebiyle, o döneme ait hatıralarla o dönemi daha iyi anlamamıza vesile olurdu.

Nurettin Tokdemir Ağabeye bu vesile ile rahmet ve mağfiret, kederli ailesine de sabırlar niyaz ediyorum... 

Mekânı Cennet olsun...

Okunma Sayısı: 4231
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    15.8.2019 00:29:09

    Rahmetli Nurettin ağabey vesilesi ile Yeni Asya'nın yürüttüğü bu hukuk mücadelesi, sayesinde şimdi aslına uygun olmak şartıyla isteyen herkes Nurları neşredebiliyor. Zaten eskiden de böyle idi. Bu diyanetin tek eline verilmesi ve sadeleştirme meselesi ile birlikte tamamem çözülmüş oldu. Diyanette basabilir, eskinden de basabilirdi. Ama maalesef başımı durdurdu. Demekki niyet iyi değildi. Yeni Asya bu niyeti ve planı doğru okudu ve Allah'ın izniyle bu zaferi kazanmış oldu. Bütün Risale-i Nur sevdalılarının hala Yeni Asya'ya ödenmemiş teşekkür borçları var. Burdan bir kez daha teşekkür ediyorum, Allah razı olsun Yeni Asya cemaatinden....

  • İ. Seyda

    14.8.2019 19:07:43

    Ya Rab, ya Hayy, Ya Hakim, Ya Kayyum, Ya Kuddüs; sen N. Tokdemir abimize Risale-i Nur'un hurufatı adedince mağfiret eyle. Ona cennetinin en güzel köşelerini nasip et...Amin.

  • Mehmet Salih

    14.8.2019 11:24:07

    Âmîn

  • Abdullah Tunç

    14.8.2019 04:04:08

    Bu tekel işi dindar görünen bir iktidarın eliyle yapılıyor.Feya lil acep! Ne kadar garip ve acaip! İşin en acaibi ise bir kısım nurcuların tekeli destekleyip,savunmasıdır. Halbu ki Risale-i Nur şiddetle bu tekel işini reddediyor.Açık açık karşı çıkıyor.Her Neyse tekele alınma işi,ve bunun kalkması için yapılan mücadele tarihin sayfalarında yerini aldı.Bu zorlu ve şerefli mücadeleyi yapan merhum Nürettin Tokdemir ağabeyi rahmetle anıyor,Yeni Asya cemaatıni de canü gönülden tebrik ediyorum.

  • Said Yazar

    14.8.2019 00:15:19

    Mehmet bey, gönlünüze sağlık. Rabbim Muhterem AĞABEYİM izede sonsuz rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah, selam ve dua ile

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı