Bu yıl ki temenniler arasında adalet, demokrasi, hak, hukuk, barış, huzur, refah başta olmak üzere hayat pahalılığının giderilmesine kadar geniş bir liste var. Bu listede gösteriyor ki, geçtiğimiz yıl bu dileklerin eksikliği fazlaca hissedilmiş.

Aslına bakılırsa, 2019’a girerken de aşağı yukarı yine bu temenniler getirilmişti. Ancak 365 günde bu eksikler giderilemedi ve bu sorunlar bu yıla miras olarak kaldı. Ümit ediyoruz ki, bu sene bu sorunlardan kurtulmuş bir şekilde 2021 yılına daha mutlu, huzurlu, barış içinde demokrasinin güçlendiği, adaletin yerine geldiği, insanların adalete güvendiği, dünya da barışın sağlandığı, korkunun ve öfkenin değil, itidal ve anlayışın hâkim olduğu, basın hürriyeti başta olmak üzere bütün hürriyetlerin alabildiğince yaşandığı bir yılı geride bırakarak girelim… 

Dünyada akan kan durdurulmalı

Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesindeki karışıklık ve savaşlar bu yıla miras kalan dünyanın en büyük sorunlarından… 2011 yılında Suriye’de başlayan iç karışıklığın yeni yılla birlikte Libya’ya, Irak’a sıçrayacağı görülüyor. BOP projesi ile başlayan Arap Baharı adıyla bütün Ortadoğu’yu şekillendirmeyi hedefleyen “projeler”in geldiği nokta gözyaşı ve kan oldu. Suriye’de 13 milyondan fazla insan yerinden oldu, milyonlarca insan vefat etti. Etmeye de devam ediyor. 

“Arap Baharı”nın en çok karışıklığa yol açtığı ve en çok etkilenen ülkelerin başında Libya geliyor. Kaddafi’nin devrilmesi ve öldürülmesinden sonra gittikçe karışan ülke, aşiretler tarafından parçalanmış durumda. BM’nin tanıdığı bir yönetim (ulusal mutabakat hükümeti) var. Bunun karşısında yine küresel güçler ile bazı komşu ülkelerin desteklediği başka bir yönetim (Mısır lideri Sisi’den etkilendiği ve Libya’da Mısır benzeri bir rejime heves ettiği söylenen General Hafter güçleri) var. 

Libya’da tıpkı Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi bu karışıklığın izahı “demokrasi getireceğiz” şeklinde yapılıyor. “Demokrasi getireceğiz” diye saydığım ülkelere müdahale edilmesinin neticesinin ne olduğu ortada iken böyle bir izahın gerçekçi olmadığı ortada iken, tek hedefin Libya’da söz sahibi olmak, oranın kaynaklarını sömürmek için işgal olduğu herkes tarafından bilinirken dünya yine “duymadım, görmedim söylemedim” rolünü yani adeta üç maymunu oynuyor.

Bütün dünyanın gözünün dikili olduğu Libya’da çözümün silâhla değil, siyasetle, görüşmelerle olacağı yine kulak ardı ediliyor. 

Küresel güçler ve Mısır başta olmak üzere birçok ülke Libya’ya asker gönderirken, paralı askerler bölgede kan dökerken Türkiye’nin de Libya’ya asker göndermesi Suriye benzeri yeni bir çatışmanın içine girilmesi bütün yönleriyle oturulup düşünülmesi gereken “önemli” bir konu…

Çözümün silâhla değil, diplomasi ve siyasetle aranması gerektiği artık görülmeli…

2020’ye sorunlarla girdik

Ülkemizdeki geçen yıl yaşanan sorunların neredeyse tamamı bu senede de önümüzde duruyor.

Başta ekonomideki sorunlar olmak üzere, “Hak, hukuk, adalet”, basın hürriyeti başta olmak üzere hürriyetler gibi birçok sorunu sıralayabiliriz. Ekonomik sorunları millet olarak yaşamaya devam ediyoruz. 2019 yılında çıkarılan yargı reformunun çare olmadığı, bu alanda yapılacak yeni reformlardan da anlaşılacağı üzere adaletle ilgili sorunlar da bu yıla sarkan ülkenin en önemli sorunlarından… Bu alandaki sorunlar birtakım çevreler tarafından inkâr edilsede, milletin adalete olan güveninin (en yetkili ağızların da söylediği gibi) yüzde 30’lara düşmesi bu çevrelerin meseleye şaşı baktıklarının işareti… 

Adaletteki sorunlara “Devletin dini adalettir” anlayışı ile bakarak yeni yılda bu alanda ciddî reformlar yapılıp, milletin adalete olan güvenini arttırmak gerekiyor. 

Siyasetteki yeni gelişmeler

Geçtiğimiz yıl başlayan ve bu yıl daha da hararetlenmesi beklenen konulardan birisi de 1.5 yıldan fazladır uygulanan Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir türlü Türkiye’ye uymaması... 31 Mart’ta yapılan mahallî seçimlerin sonuçları da milletin bu sisteme destek vermediğini gösterdi.

Sistemi savunanlar, hatta meydan meydan gezen siyasetçilerin bile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönülmesi, Seçim ve Siyasî Partiler Kanunu’nun demokratikleştirilmesini istemesi de bu yıl en fazla konuşacağımız konular olacak.

Yeni kurulan ve kurulacak partilerin “merkez sağ” seçmene selâm vermelerinden de siyasetteki ihtiyacın bu yönde olduğu anlaşılıyor. 

Bu yıl içinde şu anda pek görülmese de ekonomi ve dış politikada sıkıntılar bu yıl içinde bir erken seçimi bile gündeme getirebilir. Bu şimdilik sürpriz gibi görünse de yeni kurulan/kurulacak olan partiler ve “kökü olan partiler”in çalışmaları ve milletin de “alternatifi” gördüğü andaki reaksiyonu bunu sürpriz olmaktan çıkarır…

Siyaset her zaman olduğu gibi yeni gelişmelere yeni sürprizlere açık… 

Duydunuz mu?

İstanbul Havalimanı’nda artık eldeki kâğıda isim yazarak yolcu beklemek yasaklanmış... Artık tanımadığı yolcularını karşılamak isteyenler ücret ödeyerek ‘meeting lounge’ (toplantı salonu) alanında bekleyecekmiş…

Gelen yolculara seslenerek misafirini karşılamak isteyenlerden de para almak kimsenin aklına gelmedi mi? Gelse para istenirdi de…