"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İdam neden gündeme getirildi?

Mehmet KARA
14 Eylül 2020, Pazartesi
Milletin gündemi ile siyasetin, daha doğrusu iktidarın, gündemi aynı değil.

Milletin gündemi hayat pahalılığı, işsizlik, adalet gibi konular olurken siyasetin şu andaki birinci gündemi idam cezasının geri getirilmesi tartışmaları oluyor. 

İktidar çok zaman yaptığı gibi milletin gündemini sun’î gündemlerle saklamayla uğraşıp, unutturmaya çalışsa da millet sıkıntı içinde olduğu için dayatılan gündemi kabullenmiyor. Karadeniz’deki büyük müjde bile milletin gündeminde yeterince yer edinmedi. 

Millet günü kurtarma derdinde iken üç sene sonra bütçesine getireceği iyileştirme ile ilgilenmedi bile…

MHP Lideri Devlet Bahçeli’den, hiç gündemde yokken, bir anda idam çıkışı gelmesi yeni bir gündem saptırması olarak değerlendirildi. 

Daha birkaç ay önce AKP ve MHP gruplarının ortak hazırladığı infaz düzenlemesiyle yürürlüğe giren “af ve infaz yasası” ile 90 bir kişi cezaevlerinden tahliye edilmişti.

Toplum tarafından infiale yol açan çocuk ve kadınların ölümlerinin ardından bundan önce olduğu gibi şimdi de yine idam konusu gündeme getirildi. İdam konusu her gündeme getirildiğinde Cumhurbaşkanı hep, “Meclis tarafından ka- bul edilip önüme geldiğinde imzalarım” derken Meclis’te iktidarın çoğun- luğu olmasına rağmen henüz böyle bir çalışma yapılmış değil. 

O zaman nereden çıktı bu idam konusu? Bahçeli çoğu meselede olduğu gibi bu meselede de fitili ateşleyip bıraktı. 2000’in başlarından beri özellikle erken seçim, referandum gibi meseleler Bahçeli’nin fitili ateşlemesi ile ortaya çıkmıştı. 

İdam konusunda Meclis Başkanı Mustafa Şentop da ”Çok sınırlı olarak belli suçlara mahsus olmak üzere idam cezasının bulunması gerektiği kanaatindeyim” diyerek tartışmaya katılmıştı. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan ise vatandaşın, idam cezasının geri getirilmesi talebinde bulunması halinde, Parlamento’da bunun gereğini yapmak durumunda olduklarını söyledi, ama mesele vatandaşın pek gündeminde değil.

Burada milletin idamı isteyip istemediğinin nasıl anlaşılacağı sorusu akıllara geliyor. Meselâ millet işsizliğe çare bulunmasını, EYT konusunun bir an önce çözüme kavuşturulmasını, eriyen maaşlarının düzeltilmesini, adaletsizliğin, kayırmacılığın, kutup- laştırmanın bitmesini istiyor. Duyan var mı? Milletin idam istediği nereden duyulacak?

3 Ağustos 2002 tarihinde dönemin DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç” beyanıyla idam cezasını kaldırdı. 15 Ocak 2003 tarihinde ise dönemin AKP hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. Protokolü’nü (barış halinde idam cezasının kaldırılması) imzaladı. 26 Haziran 2003 tarihinde de protokol TBMM tarafından onaylandı. Yani şu anda idamı gündeme getiren Sayın Bahçeli idamı kaldıran hükümette başbakan yardımcısıydı.

İdam siyasette tartışılırken gözden kaçırılan önemli bir husus var. İdamın geri getirilmesi durumunda Türkiye böyle bir kararla AB hedefini de hepten rafa kaldırmış olacaktır.

İşte bu yüzden idam konusunun konjonktürel siyasete alet edildiği ve gündemi meşgul etmek için getirildiği söyleniyor… Bunu söyleyenler haksız da değiller…

***

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, İDAM VE SİSTEM 

Meclis 28 Temmuz’dan bu yana tatilde. 1 Ekim itibariyle yeniden açılacak. Öyle anlaşılıyor ki, siyasetin gündemi idam, İstanbul Sözleşmesi ve sistem tartışması olacak…

Hükümet kanadı yeni sistemin tartışılmasını istemezken, sistemin ak- sayan ve eksik yönleri konusunda çalışmalarını da alttan alta yürütmeyi ihmal etmiyor. Bu çalışmalar arasında Seçim ve Siyasî Partiler Kanunu da var. Muhalefet ise her fırsatta sistem tartışmasını gündeme getirecektir.

Diğer bir konu da İstanbul Sözleşmesi. Bu konuda AKP’de ciddî kırılmalar yaşanıyor. Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un, “İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması gerçekten yanlıştı. Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var, dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuş- mayan... Bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönelim tercihi. Nasıl usûlünü yerine getirerek imzalanmışsa, usûlünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır” sözünden sonra parti içinden buna karşıt sesler, sözleşmeyi sonuna kadar savunan farklı sesler de çıktı. Hatta Erdoğan’ın çocuklarının üyesi olduğu dernek ve vakıflar arasında da bu konuda görüş ayrılıkları yaşanıyor. Erdoğan ise söylendiği kadarıyla bu konuda bir çalışma yaptırıyor. Meclis açıldığında bu konu da gündeme gelecek gibi görünüyor. Sözleşmenin tamamından ziyade 3-4 maddesinin tekrar yazıldığı da konuşuluyor.

***

GAZETECİNİN ÜSLÛBU

Yıllardır milleti kutuplaştıran, ötekileştiren tavırlardan hep şikâyet edegeldik. Bunun millete yansımasının da oldukça ağır olacağını hep söyledik. Bu tartışmaların etkisiyle olsa gerek, gazetecilik o hale geldi ki, hayretler içinde kalıyoruz. 

35 yılı aşkın bir süredir medya sektörü içindeyim. Bu dönemki kadar gazetecilerin siyasî partilerin “borazanı” olduğu bir döneme daha şahit olmadım. Bu dönemde ilk defa “parti rozeti takmış gazeteciler, yandaşlar, candaşlar” gibi ayrımlar yapılır oldu. Bu yaşananlar dördüncü kuvvet olan basını çok gerilere itti ve inandırıcılığını kaybettirdi.

Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin yetkilisi ana muhalefet partisi genel başkanının bir sözünü hatırlatarak, “Şimdi hep birlikte ya gülelim ya da küfredelim ağız dolusu” diyecek kadar meslek ilkelerini ayaklar altına alabiliyor.

Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, partili gazeteciliği oluşturdu… 

***

MEŞRÛLAŞMANIN ÖLÇÜSÜ BU MUDUR?

Gazeteci, dernek yöneticisi aynı zamanda da belediye meclis üyesi bir diğer meslektaşımız ise, ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Ankara’ya bir senedir bir şey yapmadığını anlatırken, Yavaş’ın Erdoğan’ı ziyareti konusunda garip bir değerlendirme yapmış. “Ekrem İmamoğlu reisle görüşerek kendini meşrûlaştırmıştı” demiş sonuna da “2020’de Erdoğan yine Cumhurbaşkanı” yazmış. 

Sayın meslektaşıma şu soruları sormak isterim: “Sayın Erdoğan’la görüşmek meşrûlaşmak mı oluyor? Seçimlerde milletin oyunu almak meşrû olmaya yetmiyor mu? Eğer bana soracak olursan, meşrû olmak için milletin oyunu alıp belediye başkanı olması zaten meşrû olduğunu gösterir.

ÖZET: Herkes işini yapmalı. Siyasetçi siyasetini, gazeteci de gazeteciliğini…

Okunma Sayısı: 2474
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı