Mahallî seçimlere 4 ay gibi bir süre kalmışken, partilerde aday adayı müracaatları başladı. Bazı partiler “tek başına” seçimi gireceğini söylese de siyasette 24 saat uzun bir süredir.
14-28 Mayıs seçimlerine Millet İttifakı da Cumhur İttifakı da altı partiden oluşan ittifaklarla girildi. Mahallî seçimlerde ittifak yapılamıyor, ancak partiler arasında “seçim işbirliği” yapılabilir. İki ittifakta da işbirlikleri daha net değil. Önümüzdeki günlerin gündemi bu olacak.
Geçen seçimde başta büyük şehirler olmak üzere birçok ili Millet İttifakı kazanmıştı. Bu seçimde nasıl bu durum ortaya çıkar, bekleyip göreceğiz. AKP ile MHP arasında işbirliği olacağı -şimdilik- kesin gibi. Diğer ittifak ortaklarının durumu net değil. Millet İttifakı partileri arasında nasıl bir işbirliği olacak, bu da siyasetin önemli bir gündemi.
2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşananlar, bu seçim için belirleyici olur mu, bunu da önümüzdeki günlerdeki görüşmeler belirleyecek.
İstanbul’daki mahallî seçim kampanyaları bir şeyi hatırlatıyor. Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun yarıştığı seçimde AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın siyasi literatüre geçen “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz?” sorusu vardı. Seçmen kararını vermiş tekrarlanan seçimde İmamoğlu’nu belediye başkanı olarak seçmişti.
Mısır’ın darbeci lideri Sisi için, “Beni Sisi’yle barıştırmak isteyen var ama asla barışmam” diyen Erdoğan, değişik vesilelerle Sisi ile görüşüyor. Önümüzdeki günlerde Mısır ziyareti yapacağı da söyleniyor.
Bu durumda ne diyeceğiz? Erdoğan’ın çok sık kullandığı “Neredeen nereye...” mi, yoksa birçok konuda olduğu gibi “geri adım” mı?
Artık Sisi denilemeyeceğine göre önümüzdeki seçimde hangi devlet başkanının ismi telaffuz edilecek? Bekleyelim…
“Halk iradesine saldırı” ve 50+1
Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçimi için zorunlu olan 50+1 kuralı ile ilgili “partileri yanlış yollara sevk ettiği” için değişmesini gündeme getirince, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, partili CHS’nin mimarlarından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un 6 Mayıs 2020’de söylediği “İki turlu Cumhurbaşkanı seçimini ve %50+1 oyu tartışmaya açma çabası açıkça halk iradesine saldırıdır. Halkın, Hükümeti kapsayıcı bir oyla seçmesinden rahatsız olan odaklar halkın iradesinin parçalanması ve Türkiye’yi rahatça kontrol etme hevesi içindeler. Buna asla güçleri yetmez” sözlerini gündeme getirdi ve “Sayın Erdoğan; size söylüyor” diyerek kısa ve anlamlı bir ifade kullandı.
Uçum, Erdoğan’ın son açıklamasından sonra bir tweet atmadı ama üç sene önceki bu görüşlerini muhafaza ediyor mu, yoksa o da mı karar değiştirdi bilemiyoruz ama üç sene önce halk iradesine saldırı ise şimdi de saldırıdır…
Bu arada yeni sistemi AKP’den daha fazla sahiplenen MHP Lideri Bahçeli’nin “Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhurun bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz… Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli, yüzde 50+1’dir” diyerek Erdoğan’ın teklifine destek vermemesini de not etmek lazım… Çünkü bu önümüzdeki günlerde yaşanacakların habercisi olabilir.
Sözün özü
“Ekonominin düzelmesi için önce hukukun düzelmesi gerekir. Hukukun adalet üzerine işlemediği yerde huzur ve güven, huzur ve güvenin olmadığı yerde bereket olmaz. Bereketin olmadığı yerde de ekonomi düzelmez. Onun için önce adalet!”
(Ertuğrul Günay, Eski Kültür ve Turizm Bakanı)