"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medya boğulmaya çalışılıyor!

Mehmet KARA
23 Ocak 2022, Pazar
Ekonomik kriz sebebiyle zaten çok zor günler geçiren gazete ve televizyonlar, bir yandan da resmî kurumlar tarafından kesilen cezalar, verilmeyen ilânlar ve basın kartları ile adeta boğulmaya çalışılıyor.

İktidara “muhalif” gördükleri medyaya her türlü baskı, yıldırma ve cezalar artık dayanılmaz boyutlara geldi. Oysa demokrasilerde muhalefet olmazsa olmazdır. İktidarların yanlış yapmasını önler. Ayrıca da, muhalefet olmazsa o yönetime “demokratik yönetim” de denilemez. Bu durumda “tam ve gerçek” demokrasiden de bahsedilemez. 

İktidara yakın medya ve basın kuruluşları 1 Ocak’tan itibaren başlaması gereken resmî ilân târifelerinin belirlenmemesinden şikâyet edip, âcil açıklanması gerektiğini söylerken diğer yandan yıllardır resmî ilân verilmeyen, aylarca ilân cezası alan gazeteleri görmemezlikten geliyor. Bu da basının inandırıcılığını ve güvenilirliğini zedeliyor. 

AKP iktidarları döneminde zaten var olan basında ayrımcılık yapan akreditasyon uygulaması 2014 yılından beri çok sert şekilde uygulanmasıyla başlayan baskı, sindirme ve cezalandırma medya organlarını sıkıntıya sokuyor. 

İletişim Başkanlığı ile basın kartları, RTÜK ile televizyonlar, Basın İlân Kurumu ile ulusal ve yerel gazeteler adeta “terbiye” edilmeye çalışıyor. Bu ne basın hürriyeti ile ne de adalet ile izah edilebiliyor. Gerçi bunları dikkate alan da yok… 

Resmî ilânlar hariç kamu kurumlarının verdiği ilânlar bile iktidara muhalif görülen medyaya verilmiyor ya da verdirilmiyor. Hatta özel ilânların verilmesi bile tehditlerle engelleniyor. 

*** 

TARAFSIZLIK SADECE İKTİDARA MUHALİF GAZETELER İÇİN Mİ? 

Bütün bunları RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in bir televizyon kanalındaki ana haber bülteni spikerinin bir yorumunu etiketleyip, “Tarafsızlık, medya kuruluşlarının haber bültenlerinde basın etiğinin gereğidir. FOX Ana Haber sunucusunun adeta muhalefet lideri gibi davranması kabul edilemez. 6112 sayılı Yasa bunu emreder. İlgili sunucunun kamuoyunu yanlış yönlendirme çabaları hakkında inceleme başlatılmıştır” sözleri ile bir kez daha hatırladık. 

Elbette bir televizyon kanalı için inceleme başlatılabilir, ama bunu sosyal medyadan duyurmak gerekir mi, önce bunu sorgulamak lâzım. Aynı uygulama iktidara yakın medya için yapıldı mı? Yapıldıysa bu da sorgulanmalı… Tarafsızlık ve etik değerler bunu gerektirir. 

Öncelikle şu soruların cevaplarının verilmesi gerekmez mi? “İktidarı eleştirmek, “spikerin muhalefet lideri gibi davranması” başlı başına bir inceleme başlatılması için yeterli mi? Bülten biter bitmez bir kurumun başkanının sosyal medya hesabından açıklama yapması ne kadar etik? Hele de bunun kurumun resmî twitter adresinden etiketlemek ne kadar doğru?” 

Cevabı aranan başta sorular da var. Gazete ve televizyonların tarafsızlığı ve etik kuralları sadece muhalif medya için mi geçerli? İktidarı destekleyip muhalefeti “hain, terörist” gibi yakışıksız sözlerle yaftalayan medya için geçerli değil mi? Onlar için etik kurallar işlemiyor mu? 

Eğer kanunlara uymayan, terörü destekleyen, hakaret, aşağılama yapan medya kuruluşu varsa bunun cezası elbette verilecektir. Buna kimsenin itirazı olmaz, olamaz. Ancak bu sadece muhalif medyaya uygulanınca ne basın hürriyetinden ne de basın etiğinden bahsetmek samimî olmuyor.  

Sadece geçen yıl gazete ve televizyonlara uygulanan cezalara bakıldığında bile görülecektir ki, iktidara yakın medyaya neredeyse hiç uygulanmayan cezalar, iktidara muhalif görünen medyaya ağır şekilde uygulandığı görülecektir. 

Her geçen gün daha da ağırlaşan medyaya baskı, cezalandırma ve sindirmede daha nereye kadar gidilecek bakalım…  

Basın hürriyetinin en kâmil mânâda yaşandığı, gazetecilerin “hür” bir şekilde görüşlerini ifade edebildiği günlere ulaşmak temennisiyle… 

*** 

OKUYUCU GÖZÜYLE

10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla yazdığımız yazımızın altına S. Topuz tarafından yapılan yorumu başta devlet kurumlarına sonra da siz okuyucularımızın takdirlerinize sunuyoruz. 

“Hele şu seçimleri sağ salim bir atlatsınlar, ondan sonra vakitleri olursa zahmet edip bir bakarlar. Hem basın kartları geri verilirse, muhalif medya sekerattan kalkar ve hata ve kusurları ifşa ederlerse halleri nice olur! Bir düşünün. Sizde onlara hak verirsiniz yüzde yüz değil mi? En iyisi siz bu işten vazgeçin, Döviz garantili başka bir iş bakın. Veya malûm beş ihale şirketlerinden birine iş için müracaat edin! Tomarla dolar alırsınız. Veya siz de şakşakçı olun, bakın bütün yasaklar kalkacak ve resmî ilânlar belki de sadece sizin gazeteye akacak. Anlaşın gitsin yani. Fazla uzatmayın. Zaten seçime şurada ne kaldı ki. 

Belki de baskın seçim yaparlar. Ve sizde erersiniz muradınıza. Allah sonumuzu hayır eylesin! Amiiin…” 

Okuyucumuz ironi yapmış, ama basın hürriyetinin hali hiç iç acı değil. Medyayı değişik yollarla boğmaya çalışanlar en büyük zararı da haber alma hakkı ve topyekûn hürriyetlere veriyor. Farkında değiller demek isterdik, ama basbayağı da farkındalar. Bilerek ve isteyerek yapıyorlar.  

6-7 sene önce akreditasyon ayıbından bahsederken nerelere gelindi. “Daha kötüsü ne olamaz ki?” denilirken en kötüsü yaşanıyor. Bunun daha da kötüsü olur mu, maalesef olur! Ama olmamalı…

Okunma Sayısı: 1280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı