İktidar partisi ise tebdili kıyafetle(!) vatandaşın dertlerini dinlemeyi tercih ediyor. Böyle olunca halkın yaşadıklarını göremiyor ya da bilmiyor. Söyleyince de inanmıyor. “Evine götürecek ekmeği yok” diyenlere, bunun yalan olduğunu, “Her evde bir araba var, kapıcısında araba var” sözleriyle ifade ediyor. TÜİK verilerine göre ise, 24.5 milyon araba var. Ülkenin nüfusu 84 milyon…   

Bir başka yetkili “Ekonomi kötü mü? Her evde 2-3 telefon var” diyerek sokakta derdini anlatan vatandaşa “cebindeki telefonu çıkar” demesine benziyor. 

İktidar yetkilileri zam geleceğini haber alan araç sahiplerinin benzin istasyonlarına hücum ettiği fotoğrafa, “Bereket yoğunluğunu CHP dönemi yokluk kuyruğu zannetmiş!.. Sünger dolu yine” diye yorum yapıyor.  

Kimi zaman, çiftçinin gübre ve akaryakıt zamları sebebiyle üretim yapamayacak hale gelmesini “Akaryakıtta elimizi vicdanımıza koyarsak çok artış yok” diye yorum getiriyor. 

Açlık sınırının 3.100, yoksulluk sınırının 10 bin lirayı geçtiği, asgarî ücretin 2.825 olduğu ülkede milyonlar geçim derdi çekerken eski bir milletvekili 15 bin liralık maaşının kendisine yetmediğini söylüyor. (Not: Asgarî ücretin yaklaşık 5 katı olan emekli milletvekili maaşı ek ödemeler haricinde yaklaşık 15 bin 800 liraya denk geliyor.) 

İşte, bütün bunlar da milletin arasına karışıp dertleri ile dertlenilmediğinden, çözüm makamında olanların çözüm bulamadığı için bahaneler arkasına sığınıldığından oluyor.

***

İNSANÎ DÜZEY, VİCDAN 

Haklarını yemeyelim bazı iktidar mensubu yetkilileri vatandaşın geçim sıkıntısını, asgarî ücretin yetersizliğini, EYT, 3600 gibi meselelerdeki yanlışlarını itiraf ediyor. 

   İtiraf ederken 19 yıldır iktidarda olduklarını unutuyorlar ama neyse… En azından 19 yılda yapamadıklarını millete itiraf etmiş oluyorlar. 

Meselâ, AKP Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, “Türkiye bu girdaptan çıkacak. Eyvallah bu şartlarda yaşanmaz” ifadelerini kullanarak ekonomideki kötü gidişatı kabul ediyor. “Sıkıntımız var ama çok şey yapıldı, herkes elini vicdanına koydun. Emekliye destek vereceğiz, eyvallah bu şartlarda yaşanmaz. Biz de onu biliyoruz. Asgarî ücretliye destek vereceğiz. Gereğini yapacağız” diyerek yine vaatlerde bulunuyor. Artık alt yapı ve barajları fazlasıyla yaptıklarını, bundan sonrası vatandaşın gelirini nasıl arttıracaklarını 19 yıl sonra plânlayacaklarını söylemesi de düşündürücü…  

Sayın Demiröz’ün asgarî ücret ve emekli aylıkları ile ilgili “En azından insanî bir şekilde yaşama seviyesine getireceğiz. Emeklilerle ilgili çalışma var, onların da emeklilik ücretleri yine yaşanabilecek noktaya gelecek” demesine ise söyleyecek söz kalmıyor. Biz “Merd-i kıptî şecaatini arz ederken sirkatini söylermiş” demekle yetinelim. Böylece bu zamana kadar insanî ve vicdanî olmadığı da ortaya çıkmış oluyor.

***

YABANCILAŞMAK, ÇATIŞMAK 

Aslında bütün bunlara en güzel cevabı AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar söylemiş: AKP’nin 20 yıllık iktidarında toplum yapısal değişim yaşadı. Artan refah düzeyi, teknolojik gelişime paralel ‘ihtiyaç’ kavramını dönüştürdü. Ev, araba, bilgisayar, cep telefonu, lüks değil ihtiyaç oldu. Şimdi kendi oluşturduğumuz sınıfa yabancılaştık, çatışıyoruz. Yazık!”  

Başka söze gerek var mı? Bunu yıllardır AKP’de siyaset ve uzun yıllar gazetecilik yapan bir kişinin söylemesini dikkate almak gerekir. 

***

HALKIN DERDİNİ DİNLEMEK YERİNE… 

Hükümetin küçük ortağı ile ilgili “vatandaşın arasında yer almıyor” eleştirilerine Bahçeli yüksek perden itiraz ediyor. MHP Genel Başkanı görüşlerini genellikle sosyal medya üzerinden ve haftada bir de grup toplantısında açıklamayı tercih ediyor. Bahçeli bu haftaki grup toplantısında yeni görevlendirmeler yaptığını belirtirken, seçimlere kadar adım adım Anadolu’yu gezeceklerini söyledi. 

“MHP nerede?” diyenlere “Görmesini bilenler için her taraftayız” diye cevap verdikten sonra ziyaretlerin amacını “CHP’nin gizli gündemini, ağır kusurlu siyasetini halkımıza doğrudan aktarmak ve ifşa etmek amacıyla arkadaşlarımızı Anadolu’ya gönderiyorum” demesi de enteresan bulundu.  

Zira, hükümetin bir parçası olan MHP’den vatandaşın arasına katılıp, dertlerini dinleyip onlara çözüm bulması beklenir. Ama onlar CHP’yi ifşa etmeyi amaçlıyor. Ne diyelim tercih meselesi… Kolay gelsin diyelim.  

Bahçeli’nin bu çıkışını erken seçim sinyali olarak değerlendirenler de var. 

Bakalım CHP’yi ifşa etmek için görevlendirilen partililer nelerle karşılaşacaklar? Vatandaş büyük ortak tebdil-i kıyafetle –nasıl oluyorsa- dolaştığı için belki onlara dertlerini anlatamaz, ama küçük ortağın milletvekillerini görünce sorunlarını anlatabilecek mi? 

Artık iktidar ve ortağı da kabul etti ki, halkın arasına girmeyince dertler sıkıntılar bilinmiyor. Sıkıntı bunun ne şekilde yapılacağında galiba…