Bu durum birçok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Milletvekilleri bakanlıklarla ilgili sorunlarını Meclis’te bakana aktaramıyor. Ancak yazılı soru önergesi vererek sorunları gündeme getirebiliyorlar. 15 günde cevaplandırılması gereken bu sorular ise ya alâkasız şekilde cevaplandırılıyor ya da tabiri caizse geçiştiriliyor.

Alâkasız bir cevabı aktaralım… Geçtiğimiz haftalarda “Özgür Suriye Ordusu’na aylık veriyor musunuz?” sorusuna, “Türk Silâhlı Kuvvetleri, Cerablus ve Afrin’de istikrar ve huzurun sağlanmasına yönelik görev yapmaya devam etmektedir” şeklinde bir cevabı geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Biz diyoruz bayram haftası, o diyor mangal tahtası. Ne ilgisi var?” örneğiyle bu konuyu gündeme getirmişti.

Muhalefet bir tarafa iktidar milletvekilleri de bu konudan çok şikâyetçi. AKP’li milletvekillerinin “bakanlara ulaşamıyoruz” şeklindeki eleştirileri üzerine gündeme gelen ‘nöbetçi bakan’ tavsiyesi geçtiğimiz hafta uygulamaya geçti.

Meclis’in çalıştığı Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri birer bakan Meclis’te nöbet tutarak milletvekillerini dinleyecek ve sorunlarına çözüm bulmaya çalışacak. Kendisi ile ilgili konu olmazsa da ilgili bakana ulaştıracak.

Bu görüşmeler için Meclis “ana bina”da bir oda tahsisi yapıldı. İktidar partili milletvekilleri görüşme yapabilirken, diğer partili milletvekillerinin ise böyle bir “şansı” yok!

Bakalım, bu uygulama ne kadar sürecek, ama kanaatimizce bu kalıcı olmaz, olamaz. Zira, anlık çözülmesi gereken konular olacak. Meselâ, Millî Eğitim Bakanlığı’nı ilgilendiren bir duruma Millî Savunma Bakanı nöbetçi olduğunda anında nasıl bir çözüm bulabilecek? CHS rehabilite edilecek deniliyordu bu bile yapılamamışken her gün yeni bir aksaklık çıkıyor.

***

“Görev alırsanız yeni kapılar açılır!”

Suriye’de güvenli bölge oluşturmak için yapılan Barış Pınarı Harekâtı ekonomi ve siyasetteki gelişmeleri gölgede bırakmış gibi görünse de AKP’den istifa eden eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu ve eski başbakan yardımcısı Ali Babacan’ın partileşme çalışmaları da alttan alta devam ediyor.

Bu durum, tersi söylense de AKP’yi düşündürüyor. Bunu AKP’li yetkililerin yaptıkları açıklamalarda da görüyoruz. 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “bütün vatandaşları” partisinde görev almaya dâvet ederken, “Görev alan arkadaşlarımızın önlerinde yeni kapılar da açık olmaya devam edecektir” ifadesi de bunun yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu sözleri “İmkân, makam, gelecek” vaat ederek yeni kurulacak partilere partisinden geçişleri engelleme çabası olarak” değerlendirmek de yanlış olmasa gerek...

Erdoğan’ın bu sözlerini duyunca, uzun süre partinin yetkili kurullarında görev almayan ve bu dönemde tenkitlerini sürdüren Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi olmasıyla görüşlerindeki değişime şahit oluyoruz

Arınç, yeni parti kuracak arkadaşlarına, “Mutlaka bir görev istiyorsanız Cumhurbaşkanımız size uyan hizmetleri verir” demişti.

Erdoğan’ın sözü ile bu sözü beraber okuyunca görülüyor ki, yeni partilere kopuştan epey bir rahatsızlık var…

Diğer yandan yeni parti kuracaklara “hayırlı olsun” demek beklenirken, bu noktaya gelinmesi de demokrasimiz adına düşündürücü…

***

Bir yanda kriz bir yanda milyoner artışı!

Suriye harekâtın ve sonrasında yaşanan gelişmelerin unutturduğu veya gündemden kaçırılan ülkenin en büyük sorunlarından birisi de şüphe yok ki, ekonomi…

TÜİK geçtiğimiz haftalarda “resmî işsizlik” rakamlarını açıklamıştı. Toplam işsiz sayısı 4 milyon 596 bin kişi… Genç işsizlerdeki oranın yüzde 27.1 çıkması işsizliğin geldiği noktayı gösterdi. Ekonomi yazarımız Bilal Said Parlakoğlu’nun verdiği bilgiye göre,  2018 TÜİK verilerine göre ülkemizde 12 milyon üniversite ve üzeri mezunu varken 3 milyon 418 bin işsiz genç olduğu düşünüldüğünde vahim bir tablo ortaya çıkıyor.

Hayat pahalılığı, peşpeşe gelen zamlar vatandaşları her geçen gün biraz daha fakirleştiriyor…

Durum böyle iken, hesabında 1 milyon lira veya üzeri olan kişilerin sayısının yılın ilk sekiz ayında 29 bin kişi artarak 210 bin kişiye ulaşması ekonominin bozuk olduğunun başka bir işareti oldu. İnsanlar her geçen gün hayat pahalılığının altında ezilirken, diğer yandan “milyoner”lerin artması bozuk bir düzeni gösteriyor.

Alt gelir grubu ile üst gelir grubu arasında “orta direk” diye tabir edilen kesimin kaybolması ekonomide sorun olduğunun göstergesi… Yani, ne kadar ekonomi iyi denilse de, bir yanda tabiri caizse kuru ekmeğe muhtaç olanların çoğalıyor, diğer yanda milyonerler… Bu gösterge bile ekonominin iyi olmadığına işâret…

***

EYT’de kimin dediği oldu?

Hükümet çalışanların emekli olabilmesi için gerekli gün ve prim sayısına bir de yaş sınırının getirilmesiyle birlikte emekli olmayı bekleyen birçok çalışan emekli olamazken, yıllarca beklemek durumunda kalıyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Sosyal Politikalar Kurulu üyesi Prof. Dr. Vedat Bilgin Emeklilikte yaşa takılanların (EYT)  sorunların çözümü için çalışma başlatmıştı. Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk bu konunun gündemlerinde olmadığını söylemişti. 

Geçenlerde, Erdoğan’ın hem bakanlar kurulu, hem de kurulların başkanı olduğunu not düşüp, “Bakalım bakanların mı yoksa üst kurulun bu dediğin olacak?” diye bir soru sormuştuk. 

Bakanların dediği oldu, 2020 bütçesine bu konuda bir ödenek konulmadı. 

Sonuçta, EYT’liler bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Umutlar başka bahara kaldı...