"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ve Sarıyer’deki Ev

Misbah ERATİLLA
21 Nisan 2019, Pazar
Bediüzzaman’ın Kosturma’dan iki ay yirmi beş gün süren firar yürüyüşü 25 Haziran 1918 yılında İstanbul’a varmasıyla son bulur.

İstanbul’a gelen Bediüzzaman’ı Osmanlı Devleti’nin ileri gelenleri yalnız bırakmaz ve geçimini sağlaması için ona bol maaşlı yüksek makamlar teklif eder.  Bediüzzaman ise hiçbir makamı ve maaşı kabul etmez. Onlara ilim, irfan ve irşad-ı ümmete dair bir hizmet, bir iş olursa kabul edebileceğini ve esarette çok zahmet ve meşakkatler çektiğinden bir müddet istirahate ihtiyacı olduğunu söyler. Devletin ileri gelenleri Yusuf İzzettin Paşa Köşkü’nü Bediüzzaman’a tahsis eder. Bediüzzaman bu köşkte yaklaşık iki yıl kalır. Ayrıca Harbiye Nezareti, savaştaki hizmetlerinden dolayı iftiharlık bir harp madalyasını ona takdim eder. Bediüzzaman esaretten döndükten iki ay sonra Harbiye Nezareti, ondan habersiz tavsiye ile onu Dar’ül Hikmet-il İslâmiye’ye beş bin kuruş yani elli altın lira maaşla üye olarak atar.

Bediüzzaman, ruhunda ve fikirlerinde uzun süre devam eden değişim sancıları için inzivaya çekilmek ister. İnziva için denizin ve ormanın bir arada olduğu sessiz sakin bir yer arar. Bediüzzaman, Unkapanı meyve sebze halinde tekne ile taşımacılık yapan dostu Artvinli Mustafa Filyos’un yanına gelir ve kalacak yer konusunda onunla anlaşır. O zaman Unkapanı’ndan Sarıyer’e sebzeler ve meyveler sandallarla taşınarak dükkânlara satılırdı. Bediüzzaman da Mustafa Filyos’un teknesiyle Sarıyer’e gider. Eşi vefat eden ve yalnız yaşayan Mustafa Filyos’un fıstıklı bağlar sokaktaki 18’nolu iki katlı ahşap evinin ikinci katında deniz ve ormanı gören odayı ondan kiralar. Bu ev 9 Ekim 1921 tarihinde onun resmî ikameti olur. 

Bediüzzaman Sarıyer’e yerleştiğinde Darül Hikmet-il İslâmiye’de göreve başlamasının üzerinden üç sene on üç gün geçmişti. Bediüzzaman Hazretleri belli aralıklarla Sarıyer’e gelip buradaki odasında yazı ve tefekkür-i inziva hayatını sürdürür. Bu odada deniz ve ormanın derinliklerine dalarak tefekkür eder. Bu inzivanın kökleri Kosturma’daki Tatar Camii’nde başlar. Bu inziva Çamlıca Tepesi ve ardından Yuşa Tepesi’nde bulunan Hz. Yuşa’ya (as) ait kabrin bulunduğu yerde yoğunlaşır.

Bediüzzaman’ın ruhî ve fikrî arayışları Sarıyer’deki ahşap evde devam ederken İslâm dünyası ve Osmanlı işgal altındadır. Dünyada genelinde ise helâket ve felâket günleri yaşanmaktadır.  Bu arada Bediüzzaman’ın insanlığa yeni bir soluk aldıracak doğuş ve diriliş sancısı ise devam etmektedir. Sarıyer’deki bu ev, eski Said’in yeni Said’e görevi devredeceği zamana yakın Risale-i Nur’un çekirdeği olan Mesnevî-i Nuriye’nin doğduğu evdir. Fıstık Bağı Sokakta bulunan 18’nolu evin bu odasında sancılar günlerce ve bütün şiddetiyle devam eder. Bu halvethane ve inziva odasında tefekkür ve yol ayırımı sıkıntısı daha da şiddetlenir. Bediüzzaman, mürşit arayışı için karar aşamasında iken manevî manada cerrahi ameliyatlar geçirir. Bu arada uçsuz bucaksız deniz ve ormanın görüntüsü gönlünün okyanusunu daha da genişletir. O odadan gördüğü deniz ve ormanın onun manevî âlemde yükselmesine merdiven olur. Bu oda yılları içine alacak manevî, ruhî iç savaşlara misafirlik ederek kayıt tutar. Bediüzzaman’ın yüreğinde Kosturma Tatar Camii’nde yanan o ilk ışık Çamlıca Tepesi’nde biraz daha parlar. Yuşa Tepesi’nde Hz. Yuşa’nın (as) kabrindeki inziva sonrasında ışık her yerden görünmeye başlar. İnzivanın meyvesi ve doğumun gerçekleşeceği son durak Sarıyer’deki odada ışık somut bir hal alır. Bediüzzaman, bu manevî ameliyat esnasında Arapça eserler yazmaya başlar. Bu eserler, imanı ve tevhidi, aynı zamanda kalbî, ruhî ve vicdanî eserlerinin en yoğun telif devresinin başlangıcı olur.

Bediüzzaman’ın fikrî ve ruhî ameliyatını yapan Abdulkadir Geylani ve İmamı Rabbani’dir. Bu iki büyük üstad iki büyük kitabıyla önce onun kalbini yıkar ve sonra gönül aynasını parlatırlar. Bediüzzaman Lemaat adlı eserini ise 1921 senesinde her iki Said’in iştirakiyle  yazar. Bediüzzaman, Lemaat’a Eski Said ile başlayıp Yeni Said ile bitirir. O yılın Ramazan ayı 9 Mayıs’ta başlar, 6 Haziran 1921’de biter. Bediüzzaman Hazretleri, Ramazan ayının sonlarına doğru büyük ihtimalle Kadir Gecesi’nde Yeni Said’e geçer. 

Bediüzzaman’ın vefatı da bir Kadir Gecesi olması ihtimali olan 25 Ramazan 1960’da olur. Aradan uzun yıllar geçer Bediüzzaman 1952 yılında Gençlik Rehberi Mahkemesi’ne geldiğinde Selahattin Çelebi’ye: “Bugün bir yere gitme, Sarıyer’de kaldığım Halvethaneye gideceğiz.” der. Ve bir taksiyle buraya gelirler. Bediüzzaman üstünden uzun yıllar geçtiğinden kaldığı evi bulamaz. Evi mahalle muhtarının yardımıyla bulurlar. 

Bediüzzaman evi görünce Selahaddin Çelebi’ye: “İşte burası birinci Said’in ikinci Said’e dönüştüğü yerdir.” der. 

Okunma Sayısı: 7533
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ihsan pilatin

    23.4.2019 17:23:06

    Allah razı olsun. İstifade edilecek bir yazı,.

  • emin bozkus

    21.4.2019 10:36:49

    Harika eline kalemine sağlık dostum Misbah Bey

  • Şakir argın

    21.4.2019 09:02:11

    Misbah abi kaleminize yüreğinize sağlık

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı