"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeyh Şamil ve Mevlânâ Halid

Misbah ERATİLLA
06 Haziran 2021, Pazar
Şeyh Şamil 6 Eylül 1859 yılında Ruslar’a teslim olduktan sonra Temirhanşura şehrine, oradan Saint Petersburg’a ve ardından Kaluga’da ikamet eder. On yıl sonra 1869 yılında hacca gitmek amacıyla Ruslar’dan izin ister. Ruslar oğlunu rehin bırakması ve geri dönme şartıyla hac yolculuğuna izin verir. Şeyh Şamil deniz yoluyla yolculuğuna başlar ve 31 Mayıs 1869 yılında İstanbul’a varır ve 7 ay kendisine ayrılan köşkte kalır. 25 Ocak 1870’te İstanbul’dan ayrılır.

Şeyh Şamil’in düşünce sisteminin temellerini oluşturan Mevlânâ Halid-i Bağdadî, Şam medresesinde yetiştirdiği talebeleri ile İslâm dünyasında ikinci bir Selâhattin Eyyubî olarak kendinden söz ettirir. Verdiği çok yönlü ve kaliteli eğitim ile dünyayı değiştiren talebeleri asra damgasını vurdu. Medresesi dünyanın her köşesinden gelen seçkin talebelerle nam saldı. Mevlânâ Halid Medresesi’nde eğitimini tamamlayan talebeleri iç dünyalarından başlayarak tam donatılmış bir mürşit olarak yetişirdi.

O yıl, güz mevsimi başlamadan Mevlânâ Halid’in medresesine 118 talebe kayıt yaptırdı. Daha ilk günlerde dersler sıkı bir disiplin içinde başladı. Dağıstan’ın Gimri Köyü’nden Şamil de talebe olarak bu medreseye kaydını yaptıranlar arasındaydı. Mevlânâ Halid’in, Şamil’inde içinde bulunduğu dört talebeyi özel bir odaya yerleştirdi ve onlara özel bir ilgi gösterdi. Mevlânâ Halid büyük bir âlim, büyük bir mutasavvıf olarak ilmiyle, sohbetiyle bu talebelerin akıllarına ve kalplerinin derinliklerine inerek yetişmelerini sağladı. Mevlânâ Halid medresenin ders programında tefsir, hadis, fıkıh gibi zahirî ilimlerin yanında edebiyat, tarih ve fen bilgisi gibi dersleri de vererek talebelerini zamanın büyük bir âlimi ve gönül sahibi bir veli olarak yetişmeyi amaçlardı. Mevlânâ Halid talebelerine verdiği eğitimden sonra yüzden fazla halifesini müderris ve birer lider olarak onları dünyanın en sorunlu bölgelerine gönderirdi.

 Şeyh Şamil, Şam medresesinde Mevlânâ Halid’in rahle-i tedrisatından çok yönlü bir eğitim alarak Tasavvufî terbiyenin yanında işgalcilere karşı mücadele edecek donanımlı bir ruhla yetişti. Şeyh Şamil uzun ve yorucu bir eğitimden sonra şeyhinden aldığı müderris ve halifelik görevi ile memleketine döndü. İşgal altındaki vatanı için Ruslar’a karşı başlatılan mücadeleye katıldı. Bir yandan halka tasavvuf dersleri verirken diğer yandan da işgalcilere karşı halkı mücadeleye dâvet etti. Hareketin başında olan Hamza Bey’in 19 Eylül 1834 yılında bir suikast sonucunda öldürülmesinin ardından Kafkasya’daki halklar Şamil’i imam seçti. Şeyh Şamil bu görevi alınca düzenli bir ordu kurdu ve mücadelesi ile bütün dünyayı hayretler içinde bırakacak zaferler kazandı. Şeyh Şamil, imam seçildiği 1834’ten 1859 yılları arasında Rusya’nın askerî gücünün büyüklüğü ve imkânlarına rağmen kurduğu düzenli orduyla destansı bir mücadele verdi. Şeyh Şamil kendinden önceki iki imamın döneminde fiilen olarak 10 yıl onlarla, 25 yılda kendisinin “emir-il mü’minin” imzasıyla toplam 35 yıl dolu dolu şerefli bir mücadele dönemi geçirdi. 

Şeyh Şamil, Hacca gitmek üzere İstanbul’a geldiği gün, yer yerinden oynamış ve halk sahile dökülmüştü. Rus vapuru Dolmabahçe Sarayı önüne demirlediğinde, Sultan Abdülaziz’in saltanat kayıkları, Şeyh Şamil’i ve aile fertlerini saraya getirirken Sultan Abdülaziz onu saray kapısında karşıladı. Sultan Abdülaziz ona büyük bir hürmetle: “Babam kabrinden kalksaydı ancak bu kadar sevinebilirdim!” diyerek ona iltifatlarda bulundu. Sarayda hâl hatır sohbetleri arasında Sultan Abdülaziz’in onun için her türlü emre hazır olduğunu söylemesi üzerine Şeyh Şamil: “Hayatımın şu son günlerini aşkıyla yandığım sevgili Peygamberimin (asm) huzurunda geçirmek istiyorum. Bunun teminini zat-ı âlinizden istirham ediyorum.” der. Sultan, Rus sefirini saraya çağırttı ve durumu Çar’a bildirmesini emretti. Rus Çar’ı sultanın isteğini kabul edip, Şeyh Şamil’in Rusya’ya geri dönmemesini elçilik vasıtasıyla bildirdi. Buna memnun olan Şeyh Şamil, bir an önce Hicaz’a gitmek istediğini sultana bildirdi. Sultan yolculuk için en mükemmel vapurunu hazırlattı ve Şeyh Şamil’i yolcu etti. Şeyh Şamil yolculuğu boyunca vardığı her limanda görülmemiş bir heyecanla ve kalabalıkla karşılanıyordu. Gemi Mısır’a vardığında, Hidiv İsmail Paşa, çok kalabalık bir törenle onu karşıladı ve onu Kahire’de bir ay misafir etti. Daha sonra gemi İskenderiye ve nihayet Cidde’ye doğru hareket etti.

Şeyh Şamil’in gemisi Cidde limanına vardığında Mekke emiri Şerif Abdullah, Hicaz valisi, şeyhleri ve Cidde eşrafı mahşeri bir kalabalıkla onu karşıladı. Karşılama heyeti Şeyh Şamil’i tahterevalliye bindirerek Mekke’ye götürdü. Mekke’ye ayak basan Şeyh Şamil Hz. Peygamberin (asm) torunu Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere ait binada özel misafir olarak ağırlandı. O yıl Hac, Hac’ül Ekbere tevafuk edince hacı sayısı da bir hayli kalabalıktı. Şeyh Şamil’in Hacca geldiğini duyan Müslümanlar Kâbe tavafı sırasında büyük bir izdihamın yaşanmasına sebep oldu. Hükümet yetkilileri izdihamı önlemek için Şeyh Şamil’i Kâbe’nin üstüne çıkardı ve herkesin onu görmesini sağladı. Şeyh Şamil Mekke’de Arafat ve tavaf sonrası hac görevini tamamladıktan sonra yüreğinin yıllardır yanan yangınını söndürecek Medine’ye hareket etti. Tahterevalinin üstünde uzun ve yorucu bir yolculuk yapar. Ömrünü O’nun (asm) Sünnet-i Seniyyesini yaymak için uğraştığı ve bu uğurda ölümü göze aldığı, sevgili, muhterem, mübarek Peygamberi; iki cihan Efendisi Hz. Muhammed’in (asm) huzur-u şeriflerine gitmek için, nurlu Medine’ye yaklaşınca içinde kopan fırtınalar her geçen saniye daha da şiddetlendi. Medine görününce heyecanlandı ve toprağa kapanarak hocası ve şeyhi Mevlânâ Hâlid-i Bağdadînin yazdığı Şiir gözyaşları içinde ağzından döküldü:

“Server-i âlem sana âşık olup da yanarım 

Her nerede olsam, o güzel cemalin ararım.

Kabı-kavseyn” tahtının sultanı Sen, ben hiçim 

Misafirinim demeği saygısızlık sayarım.

Her şey cihanda, senin şerefine yaratıldı. 

Rahmetin bana da yağsa o an olur baharım.

İyilik kaynağısın, dermanlar deryasısın 

Bir damla lütfen bana, derde devasız kaldım.”

Medine’ye varınca Medine muhafızı ve Şeyhülislâmı Hafız Paşa, Medine eşrafı ve kalabalık seyitler gurubu onu karşıladı. Şeyh Şamil’e Ahmedür Rufai ailesine ait binanın en güzel odası hazırlandı ve ona çok özel bir misafir muamelesi gösterildi. Medine’ye geldiği ikinci gününde Uhud, Hendek ve Taif’i ziyaret etti ve o günleri yaşıyormuş gibi bir haleti ruhiye içine girdi. Şeyh Şamil ruhen ve bedenen hazır duruma gelince Hz. Peygamber’in (asm) kabrine yöneldi ve kabrine yaklaşınca heyecandan gözünden sel gibi gözyaşı akmaya başladı. İçindeki hasret ve aşk o kadar büyüdü ki Hz. Resulullah’ın (asm) kabrine kadar sürünerek gitti. Medine muhafızı Hafız Paşa, Seyyidler ve hacılar, Şeyh Şamil’in bu halini izlerken gözyaşlarını tutamadı. Şeyh Şamil yüreği ve bütün duyguları ile Hz. Resullah’ın (asm) kabrinin kıble tarafına geçip, mübarek ayakucunda; “Essalâtüves-selâmü aleyke ya Resulullah! Essalâtüves-selâmü aleyke ya Habîballah! Essalâtü ves-selâmü aleyke ya Seyyid-el Evvelin vel” dedi. Birden Hz. Resulullah’ın (asm) mukabele ile şereflenince eridi, küçüldü ve bir su damlası gibi ufacık oldu. Ruhu yükselirken gözlerinden gül kokulu sevinç gözyaşları döküldü. Mukabeleyi duyan şahitler, kulaktan kulağa söylendi ve bu rivayet günümüze kadar geldi. Şeyh Şamil böylece huzuru Peygamberde (asm) uzun bir müddet duâ edip gözyaşı döktü.

Hz. Peygamberin (asm) neslinden olup dünya yüzündeki bütün şerif ve seyitlerin reisi ve en yaşlısı olan bir zat Şeyh Şamil’in Medine’ye gelişini duydu. Bu zat son yıllarını hasta yatağında geçirmiş ve hiçbir yere çıkmaz durumdaydı. Şeyh Şamil’in Medine’ye geldiğini duyunca ondan beklenmeyen bir gayretle yataktan kalktı ve Şeyh Şamil’in ziyaretine gitmek istediğini söyledi. Çocukları ve hizmetindekiler koluna girerek onu Şeyh Şamil’in misafir kaldığı yere götürürler. Yaşlı zat Şeyh Şamil’i görür görmez gözyaşlarını tutamaz ve yere çökerek ağlamaya başlar. Şeyh Şamil hemen yanına gider ve yaşlı zatı omzundan öper. Onu göğsüne dayayarak ayağa kaldırır. Yaşlı adam gözyaşlarını siler ve Şeyh Şamil’e: “Dün gece rüyamda Hz. Muhammed’i (asm) gördüm. Bana ya nakibim orada en büyüğünüz ve muhterem misafiriniz Şamil’dir. Ona hürmette ve hizmette kusur etmeyiniz!” dedi. Bunun için seni görmeye geldim ki Medineliler misafirlerinin kim olduğunu daha iyi anlamış olsunlar. Şeyh Şamil, Medine’ye geldikten bir süre sonra hastalanır ve Sultan Abdülaziz’e, Rus Çar’ında rehin bıraktığı çocuklarının kurtarılmasını ve onlara sahip çıkması için bir mektup yazdı. Şeyh Şamil, 74 yaşında 4 Şubat 1871 yılında Medine de vefat etti. Cennet-ül Bakiye Kabristanı’nda, Peygamberimizin (asm) hanımlarının bulunduğu yerin hemen yanında küçük bir tepeciğin üstüne defnedilir.

Kaynaklar:

1- Şeyh Şamil-Ziya Şakir -Akıl Fikir Yayınları-2011.

2- Dağıstan Aslanı-Tarık Mümtaz Göztepe-Sebil Yayınları.

Okunma Sayısı: 5443
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Musa

    6.6.2021 22:31:39

    Allah razı olsun çok güzel bir yazı olmuş devamını da bekliyoruz hocam

  • Sebahattin Aslan

    6.6.2021 18:52:52

    Allah razı olsun muhterem ağabeyim, Şeyh Şamil gerçekten tarihin şeref levhalarından biridir. Kaleminize sağlık, teşekkürler.

  • Neslinur

    6.6.2021 18:46:40

    Muhterem misbah ağabey, emeğinize sağlık. Şeyh şamil in, Dağıstanlı arslan kafkas kahramanı olduğunu biliyorduk. Fakat sayenizde biyoğrafisi hakkında teferruatlı bilgilendik. Peygamber efendimize (as) aşk derecesinde ki hayranlığı, cennet ül bakiye defnedilmiş olması... yıllar önce uzun yolculuklarımız da Aykut kuşkaya nın şamil, hindikuş dağları parçalarını kasetten dinlerken çok duygulandığımı hatırlıyorum.

  • Ömer

    6.6.2021 12:17:54

    Allah razı olsun,Eratillah hocam.Küçüklüğümde abimi beklerdim,bana Bediüzzaman ve şeyh Şamil'i anlatsın diye. Allah onlardan razı olsun inşallah,Bizleride böyle Kudsi bir davada sebat ve sıratı müstakim eylesin.

  • Mehmet Emin Bozkuş

    6.6.2021 12:14:17

    Tebrik ederim.Mukemmel bir yazı.Mukemmel bir hatıra.

  • Demokrat hukukçu

    6.6.2021 11:16:11

    Şeyh Şamil büyük insanmış. Çağımızda da Şeyh Şamillere ihtiyaç var. Çağını okuyup gereğini yapacak yüce gönül erlerine. Mevlana Halidi Bağdadi ve Şeyh Şamil günümüzde yaşasaydı nasıl bir metodla islâma hizmet ederdi acaba diye bir düşünmemiz lâzım. Allah onlardan razı olsun. Bizleri de onlar gibi kılıp onlara kavuştursun.

  • ihsan

    6.6.2021 10:41:48

    Allah razı olsun.

  • Halil

    6.6.2021 10:34:17

    Maşallah tebrikler, yalnız yazıda Ş. Şamil'in bindiridiği araç, tahterevalli değil, tahtırevan olacak sanırım!!!

  • Şeyh Şamil

    6.6.2021 07:35:30

    Allah ebeden razı olsun.🤲❤️🇹🇷

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı