"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

NATO Zirvesi’nin ardından

Muhammet ÖRTLEK
08 Aralık 2019, Pazar
NATO’nun 70. Kuruluş yıl dönümü 3-4 Aralık günü Londra’da Liderler Zirvesi adı altında gerçekleştirildi.

NATO zirvesine giden süreçte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamaları gündemi belirledi. Macron’un 7 Kasım 2019’da The Economist dergisine verdiği demeçte “NATO’nun beyin ölümü yaşadığını, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İttifak’ın kolektif savunma ile ilgili 5. Maddesi’ne kuşkuyla yaklaştığını ve ABD’nin herhangi bir krizde Avrupa’yı savunup savunmayacağından emin olmadığını” vurgulamıştı. Macron’un açıklamalarının ardından, NATO’nun ömrü ve geleceği hakkında tartışmalarda başladı.

NATO’nun “varlık sebebi” hakkındaki tartışmalar, 1989’da Soğuk Savaş’ın sona ermesini simgeleyen Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte yaşanmıştı. Üye ülkelerin farklı hassasiyetleri, zaman zaman benzer tartışmaların yapılmasına sebep olmaktadır. Türkiye’nin de, Kuzey Suriye’den güvenlik odaklı tehdit algılaması bağlamında, PYD/YPG konusundaki destek arayışına yeterli cevap alamadığı bilinmektedir. Bununla birlikte Rusya’nın Ukrayna ile savaşı ve sonuçta Kırım’ı alması, NATO’nun Baltık ülkeleri savunma planını öne çıkartan önemli bir husustur. Dolayısıyla Türkiye’nin, PYD/YPG terör örgütüne karşı, NATO desteğini sağlamak için Polonya başta olmak üzere Estonya, Litvanya ve Letonya gibi Baltık ülkeleri ile ilgili NATO savunma planını veto etme düşüncesi, NATO içerisinde hareketliliğe sebep oldu. 

Zirvenin sonuç bildirgesinde, NATO’nun her türlü teröre karşı olduğu ve PYD/YPG terör örgütü hakkında Türkiye’nin görüşünü destekleyen ifadeleri önemli. Ancak yeterli değildir. Çünkü Macron’un hemen toplantı sonrasında konu ile ilgili anlaşma olmadığını beyan etmesi ise, yeterli olmadığının delili niteliğindedir. Buna, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “Rus silâh sisteminin NATO ile entegresinin mümkün olmadığını” belirtmesi de eklenebilir. Birde toplantıda ABD Başkanı Donald Trump’ın, Türkiye’nin lehine yaptığı konuşmalarda, ülkesinin desteklediği PYD/YPG konusuna hiç değinmemesi dikkatlerden kaçmadı. Böylece İttifak üyeleri mevcut konumlarını korumakla birlikte, NATO içerisindeki fikir ayrılıklarının çözümünü zamana bırakmış görünüyorlar.

Fransa, NATO’ya 1949’da üye olmuş. Fakat Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle döneminde 21 Haziran 1966’da NATO’nun askerî kanadından çekildiğini duyurmuştu. Fransa, Türkiye’nin de onayıyla NATO’nun askerî yapısına ancak 2009’da dönmüştü.

Aynı şekilde Yunanistan da 1974’te NATO’nun askerî kanadından çekilmiş, ancak 1980’de tekrar askerî kanada dönmüştür. Yunanistan’ın geri dönüşünde, Türkiye’deki 1980 darbesini gerçekleştiren askerî cuntanın veto hakkını kullanmamasının etkili olduğu kuvvetle muhtemeldir. Çünkü NATO’da kararların alınmasında üye ülkelerden herhangi birinin veto etmesi, ilgili kararın alınmasını engelliyor. Türkiye’nin onayı olmasaydı ne Fransa ne de Yunanistan NATO’ya dönebilirlerdi. Macron’a bunu hatırlatmakta fayda var.

Türkiye’nin NATO üyeliği, İttifak’a Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin üyeliğini de engelliyor. Türkiye’nin olmadığı bir NATO’ya Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin üyeliği söz konusu olacak ve bu durum Kıbrıs politikasında daha önce hiç olmayan bir kırılmayı da beraberinde getireceği muhtemeldir. Diğer taraftan Müslüman Kardeşler’in 3 Temmuz 2013 darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldıktan hemen sonra Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki görüşmeler neticesinde, Doğu ve Güney Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama çalışmaları yapılmaktadır. Bir bakıma NATO üyeliği, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramasında da elini güçlendiriyor denilebilir.

Almanya’da, başşehir Berlin’in Tiergarten bölgesinde 23 Ağustos 2019’da gerçekleştiren, Çeçen savaşında Rusya karşıtı cephede savaştığı iddia edilen Tornike K. cinayetiyle ilgili Rusya’nın yeterli işbirliği yapmadığını belirtiyor. Bu kapsamda Almanya’nın, Rus Büyükelçiliği çalışanlarından iki kişiyi “istenmeyen adam (personna non grata” ilân etmesi de, Rusya tarafından tepkiyle karşılanıyor. Kremlin ise, Büyükelçilik çalışanlarının cinayetle ilgilerinin olmadığı yönünde görüş belirtiyor. Aslında Rusya ve NATO’nun Avrupalı müttefikleri arasında terörizm konusunda farklı algılara sahip oldukları bir kez daha ortaya çıkıyor. Her iki taraf arasındaki bu farklı algılama, NATO’nun Avrupalı üyelerini “gelecekte kendini nasıl savunmalı?” sorusuna cevap aramaya zorluyor.

NATO Zirve sonuç bildirgesinde ilk defa Çin’in adı geçiyor. Bir süredir, büyüyen ekonomisi ve gelişen sanayisiyle Çin, ABD tarafından yakından takip ediliyor. Çin’in “Kuşak-Yol Projesi”, yakın dönemdeki Huawei örneğindeki gibi ABD ile teknoloji savaşı ve buna bağlı olarak istihbarat vb. alanlardaki rekabet iyice gün yüzüne çıkmıştır. Trump’ın, Çin’e yönelik tutumu ve Çin’in sonuç bildirgesine kadar girmesi de, NATO’ya yeni bir çalışma alanı açacağı kuvvetle muhtemeldir.

Okunma Sayısı: 1201
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı