"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlatım bozuklukları-18 - Şapka Deyip Geçmeyin-37

Nahit TOPALOĞLU
16 Ocak 2025, Perşembe
Galat Hakkında 2

İnsanın, kendi sehivlerini kolay göremeyişi sebebiyle yazdıklarımı demlenmeye alır, zaman zaman kontrol ederim. Gene de gözümden kaçanlar olur, başka bir kalem erbabına okuttuğumda ortaya çıkar hatâlarım.

Gazeteye gönderene dek, ne kadar demlenmiş, kontrolden geçmiş de olsa, Makale Tetkik’e gönderdiğim yazımı e postamdan -sanki başka birinin yazısını okur gibi- tekrar okuduğumda anlatım bozukluğu değilse de, gözüme çarpan noktalama, imlâ pürüzleri olursa, o yazıyı düzeltip öncekini yok saymaları ricasıyla tekrar gönderirim.

Bütün bu titizlenmelere rağmen kimi sehivlerimi, ancak gazetede yayımlanınca fark ettiğim olur veya bir okurumuz ikaz eder. Hemen Yasin Kuvvetli kardeşime ekşirim: “Şuradaki sehvimi internet portalinde düzeltir misin?” diye. Allah râzı olsun, düzeltiverir. Nitekim 9 Kasımdaki yazımda (Şapka Deyip Geçmeyin 25) bir sehiv yapmışım: “Siyâsette elfaz mânânın zıddıdır.” Oysa metinde kelime “elfaz” şeklinde çoğul değil, “lafız” diye tekil geçiyor. İbareyi tırnak içine almışsanız, o nakilde tasarruf yapamazsınız; bire bir aynen nakletmelisiniz.

Mehmet Soydan’ın e postama gönderdiği maille bu sehvimden haberdar olunca, hemen Yasin kardeşime düzeltilmesi ricasıyla yazdım. Mehmet Soydan’a ise teşekkür ederek, sehivlerimi yorum köşesine de hiçbir “âcaba” olmadan açıkça yazabileceğini bildirdim.

Bir kalem ustası dikkatle incelese, yazılarımda kim bilir ne pürüzler bulabilir. Velhâsıl hatâdan ârî yazabilmek hiç de kolay bir şey değildir. (Ömer Seyfettin’den, Attila İlhan’a namlı ediplerimizin eserlerinde bazen anlatım pürüzleri bulunca talebelerimle incelediğimizi hatırlıyorum.)

***

Yaptığı sehivlerdeki sebatıyla(!) daha önce de çok bâkir konuları işlememize vesile olan şu yazarımız sayesinde, sağ olsun, hiç hesapta olmayan galat konusunu -40 sene sonra- tekrar ele almış olduk.

Hikmet kardeşimiz, yazarın verdiği hakikate mugáyir cevabı bana yönlendirince okumakta olduğunuz bu yazı vücut bulmuştu.

Yazarın yaptığı imlâ sehvi(NEKRÂ) hakkında yazdığı cevap (imlâ hatâlarıyla birlikte) aynen şöyle:

“Üstâdımız Risale-i Nurlar’ın hiçbir yerinde, şu asıl masdar olan olan”terceme” kalıbını kullanmamış.. Hep şu “tercüme” şeklinde istimal etmiştir... Galât-ı Meşhur, şu Lugât-ı Fasîh’den evlâdır vesselâm..”

Efendim, lügat-i fasîhi NEKRE imiş demek ki, fakat yazar bu fasih şeklini değil de kendince “galat-ı meşhur” olduğu iddiasıyla NEKRÂ biçimini kullanmış. Yâni bilerek yapmış. Peki niçin böyle yapmış?

Arapça aslı “terceme” olan kelimeyi Üstadın Nurlarda TERCÜME diye kullanmasıymış sebep. Bu iddiaya göre TERCÜME, galat-ı meşhurmuş. Yazar da işte Üstâda tebaiyeten (hiç alâkası yok tabii) NEKRE kelimesini, galat-ı meşhuru olan NEKRÂ biçimiyle yazmış. Çünkü “Galât-ı Meşhur, şu Lugât-ı Fasîh’den evlâ” imiş.

***

Hani adam kurban kıssasını anlatıyormuş: “Bir gün Hz. Yakub’a rüyâsında oğlu Salih’i kurban etme emri gelir. Bu emre ittibâ için oğlunu kesecekken, mükâfaten Allah gökten bir horoz indirmiş ve ‘Salih’i değil bunu kurban et’ deyince…” Dinleyen zat, dayanamayıp sözünü kesmiş:

-Yanlış söylüyorsun.

-Neresi yanlış?

-Neresi doğru ki? Kurban emri Hz. Eyyub’e değil hz.İbrahim’e geldi. Kesilecek olan da Salih değil İsmail’di. Gökten inen ise horoz değil koçtu.

Evvelâ, “tercüme” lafzı, galat değildir. NEKRÂ yazımının ise galat olduğu çok açıktır ama galat-ı fâhiştir. Hiçbir lügatte NEKRÂ diye bir kelime bulamayacağınızdan galat-ı meşhur denemez. Yazarımız meşhur etme niyetinde sanırım. Lâkin haber-i vâhidin kıymet-i harbiyesi olmadığı gibi, galat da ferdî kalınca“meşhur” olamaz ki “fasihten evlâ” densin! Olsa olsa galat-ı fâhiştir. Galat-ı fâhiş ağır geldiyse, “dil bilgisinde kural hatâsı yap-mak” mânâsıyla galat-ı tahakkümî olsun.

“Hocam, böyle ferdî bir mesele neden yazınıza mevzu oluyor?” diyenleriniz olabilir. Herhangi birinin -itikádî olmayan- bir hatâsı, beni de sizi de ilgilendirmeyebilir. Fakat bir yazar -maalesef- bile bile sehvini müdafaa için bizim gazetemizde yanlış açıklamalar yapmışsa, sadece beni değil, bütün Yeni Asya câmiasını ilgilendirir.

“Yeni Asya yazıyorsa doğrudur.” demiyor muyuz? Sehivler, inatlara feda edilip yanlış bilgilerle müdafaa edilir de buna göz yumulursa “Bir Zamanlar Yeni Asya Yazıyorsa DOĞRUYDU” demek zorunda kalmaz mıyız?

Mukaddime, lüzûmuna binâen uzun oldu.

(Devam edecek)

Okunma Sayısı: 1222
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hikmet Günaydın

    20.1.2025 09:30:59

    Doğruları söylemek doğrudur, hele de “YeniAsya yazıyorsa doğrudur “ dediğimiz yerde gerekli hassasiyeti göstermek daha doğrudur. Yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Nahit Topaloğlu

    19.1.2025 22:03:44

    Said Ali kardeşim, Seride işlediğimiz hatalı örneklerin çoğu yazarlarıyla hususî temas neticesi düzeltilmiş ve benzer hatalara düşülmemesi için misal olarak nakledilmiştir. Fakat şehivlerini hususî yazışmalarda inatla savunup özel diyalog imkânlarını da ağzını bozduğu için telef eden kişi, sehivlerini savunmak için bilerek çarpıtıyorsa, yanlış beyanlarının hakikatini açıklamak için başka yol kalmamıştır. İsim vermemeye, mümkünse hususî yazmaya da âzami gayret ediyoruz. Şahsî bir sıkıntımızı mı paylaşıyoruz? Derdimiz, sizin de "derdiniz" olmalı değil mi? Gazetemizde verilen bilgiler hakikate mugayir mi olsun? Bu, benim şahsî bir meselem mi? Söz Namık Kemal'de: "Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umûmîdir Kemal / Kendi derdi gönlümün, billah gelmez yâdına"

  • Nahit Topaloğlu

    19.1.2025 13:46:56

    Orhan Ali Yılmaz kardeşim, keşke size özelden yazışabilme imkânını sürdürebilmek mümkün olsaydı. (Siz anlıyorsunuz ne demek istediğimi) Mubâlağa zemm-i zımnîdir. Zımnen değil, sarâhaten çok açık şekilde sehivlerimi ve yanlışlarımı yorum köşesine yazabilirsin. Hakikat olmak kaydıyla Allah râzı olsun deriz.

  • Said Emre Dağ

    18.1.2025 15:32:11

    Ali Sait kardeşim Yeni Asya da bir yazarın okuyucularının gafil tarafından yararlanıp aslı astarı olmayan bir bilgiyi doğru bilgi gibi sunması kabul edilebilir mi peki?

  • Said Ali Ortakaş

    17.1.2025 09:46:55

    Kıymetli Pelin ablam. Bazı hadiseler hususi kalmalı değil mi? Gazete serbest atış poligonu mu?Ben de sıkıntı yaşadığım her kardeşimle ilgili makale yazayım mı? Ki bu ağabeyler iyi tanışırlar. Emin olun kavl-i leyyin ile her iş hallolur.

  • Arda Yıldız

    16.1.2025 14:42:43

    Ülkeye demokrasi gelsin, hak hukuk gelsin, şeffaflık gelsin diye savunan bir cemaatin yazarlara ve yorumlara sansür uygulamasını istemek tezatlık içermiyor mu? Ülkede özgürlük olsun ama bizim cemaat farklı seslere açık olmasın mı? Said Ortakaş abinin yorumundan ben böyle bir hissiyat sezdim.

  • Pelin Kurukahveci

    16.1.2025 12:31:29

    Ayrıca bu tür yazıları küçümsememek lazım. Gayet güzel hizmetlere vesile oluyor. Üstadımızın gazetesinde kullanılan dil yerli yerinde ve kurallarına uygun olmalıdır. Üstadımızın buna hakkı vardır.

  • Pelin Kurukahveci

    16.1.2025 12:12:45

    Ali Sait bey Nahit hocam gayet güzel açıkladı. Özelden bu durumu bildirmesine rağmen kötü bir tepki almış. Ben istediğim şekilde yazarım demiş. Gazetede yazmayıp daha ne yapabilirdi?

  • Said Ali Ortakaş

    16.1.2025 10:48:23

    Kıymetli kardeşim. Gazetedeki bir yazarımızın gazetedeki bir yazıyla eleştirilmesini ve yerilmesini doğru bulmuyorum. Burası benim edebiyatın iyi senin edebiyatın kötü dönecek yer değil. Varsa eğer -sizce- bir sıkıntı muhtemelen telefonu vardır arayıp muhabbetle konuşabilirsiniz hani Nur talebesiyiz ya hani kardeşiz ya.

  • Orhan Ali YILMAZ

    16.1.2025 09:12:35

    Bu kadar çok, hem de şu ağır, şu 'nâmüsait' 'şerâit' altındaki sizin, bu 'paha biçilmez' şu 'tecessüsâtınız' çok büyük 'hizmet'lere, hem de 'fütûhlara' gebedir, vesiledir inşaallah... Gelecek şu Mübarek şu 'Nesl-i Âti', şu İstikbâlin şu Bahtiyar şu Evlâtları, sizi, şu sizleri, şu "en mühim" ve de şu "en ehemmiyetli" şu 'hizmetiniz'den dolayı şu "hararetle" alkışlayacaklardır...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı