"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Merhum Mehmet Fırıncı Ağabeyden hizmet hatıraları

Nejat EREN
13 Ekim 2020, Salı
Dünyayı her yönüyle ters köşeye yatıran Koronavirüs Musîbeti Nur cemaatini de hem hastalık hem de vefatlar yönünden ciddî manada etkiledi.

Azımsanmayacak hizmet elemanları bu veya başka sebeplerden ahiret âlemine gönderildi. En son dar-ı bekaya irtihal eden hayatı hizmetle geçen “Fırıncı Abi”dir. O da ömür dakikalarını bitirip vatanı aslisine gidenler kervanına katıldı.

“Üç Mehmetler!” asıl adı Mehmet Nuri Güleç, “Fırıncı Abi, Mehmet Emin Birinci ve Mehmet Kutlular! Bu istikametli, dayanışmalı, ittifaklı “üçlü” özellikle Türkiye’nin en büyük baş ağrı- larından olan 1980 “İhtilâl” girdabı ve “karanlık döneminde” açık ara öne çıkmışlardı. Sahabe Mesleğine yakışan bu asaletli, kararlı, müsbet duruş, “İhtilâle” direnişle Nur Cemaati’nin omurgasını doğru yerde durdurup tam bir fikir birliği ve dayanışma enerjisiyle “YENİ ASYA’YI” bir marka yapmışlardı. Bu “Üçlüden” hayatta olan sadece Mehmet Kutlular Abi var. Derin fitne odaklarının aramıza attığı oyun ve tuzakların farkında olarak, “hakperest” olmanın gereğini de unutmamamız gerektiğine inanıyoruz.

Bu üç ağabeyden de hizmetler noktasında çok unutulmaz hatıralarım var. Bu kudsî hizmet ve güzel cemaate vefa borcu olarak bugünkü yazımda Fırıncı Ağabeyle olanların ders ve ufuk açmak düşüncesiyle, bir kaçını paylaşmak istiyorum. 

En son hatıramdan başlayalım:

14.02.2018 tarihinde Emirdağ Lâhikasını bitirmiştim. Üstadın son mektubundaki: “Bir mahrem risale vardı ki, o mahrem risalenin neşrini men etmiştim. Öldükten sonra neşrolunsun de- miştim. Sonra mahkemeler alıp okudular, tetkik ettiler, sonra beraat verdiler. Mahkeme-i Temyiz o beraati tasdik etti. Ben de bunu dahilde âsâyişi temin için ve yüzde doksan beş mâsuma zarar gelmemesi için neşredenlere izin verdim. “Said, meşveretle neşredebilir” dedim. (Emir- dağ Lâh. Sh: 457, Mek. No: 372) ifadelerindeki Risalenin hangisi olduğunu ilkönce İslâm Yaşar’a sordum. O galiba “İnne Ağtayna Sırrı” ama tam bilmiyorum. Bunu Fırıncı Abiye sorabilirsin o bilir” dedi. Ben de hemen Fırıncı Abiyi telefonla aradım. O da, “burada bahsedilen Risalenin Sikke-i Tasdik-i Gaybi olduğunu, çünkü bu risaledeki Sekizinci Lem’anın Hz. Ali’nin Risale-i Nurlar’ın mahiyeti hakkında çok önemli bilgileri ihtiva ettiğini bunu Üstaddan ve abilerden teyid ettiğini ve “Said” isminin kim olduğunu sorunca da bu ismin de Said Özdemir Abi olduğunu” söylemişti.

İkinci Hatıram: 04.05.2008 tarihinde Afyon’dadır. Kendi yakın arkadaşlarıyla Afyon’da açtıkları dershaneye Afyon Cemaati’ni de dâvet etmişler. Meşveretle birlikte gittik. O gün anlattıkları da Nur Hizmetleri için önemlidir. O günkü notlarımdan aynen aktarıyorum.

“Risale-i Nurlar’ın temel düsturları haricinde bir tarza girersek “reformist” oluruz.

“Muhsin Alev için Üstadımız; “Küfür orduları içerisinde de olsa buna bir şey olmaz.” buyurmuştu. Muhsin Abiyi Sirkeci’den Almanya’ya biz uğurladık. Üstad daha sonra bizimle ona haber göndererek; “Muhsin, Üstad beni Mu’cizeli Kur’ân’ı tabetmek için gönderdi desin.” dedi. Muhsin Alev Abi Şule Yüksel Şenlerin hidayetine vesile olan kişidir. Zira kendisi, Doğu Almanya’dan Müs- lüman olup Cemile ismini alan bir hanımla evlenmişti. 

Cemile Ablanın İstanbul’a gelip tesettürüyle ortaya çıkması İstanbul’da başta Şule Hanım olarak birçok sosyete hanımın hidayetine vesile olmuştur.”

O günkü sohbette, ben kendisine, Emirdağ Lâhikası’nda Üstadın varisleri arasında geçen iki Mustafaların kimler olduğunu sormuştum. Şöyle cevap vermişti. “Mustafalardan birisi Mustafa Acet, (Bunda kesin fikrim yok) Birisi de Mustafa Gül’dür.”

“Üstad bazı talebeleri için şöyle buyururdu: “Bunu Risale-i Nur hizmete aldı. Bunu ben hizmete aldım.”

“Suudi Arabistanlı Prof. Muhammed Şerif Ömer, Üstad için: “Bu zatta farklı bir şey var. “İrşad” hareketinde bir mürşid ancak dizinin dibindekileri irşad edebilir. Fakat Bediüzzaman vefatından sonra da irşad hareketini devam ettiren misilsiz bir âlimdir. Bu dünya tarihinde bir ilktir.” diyor.

“Afyon, ikinci bir Çanakkale’dir. Çünkü Risale-i Nur dâvâsının en çetin müdafaa ve mahkemesinin cereyan ettiği bir yerdir.”

“Salih Özcan Kudüs Müftüsü ve Kral Faysal’la çok yakın dosttu. Onlardan aldığı İslâm dünyasından birçok önemli kişilerin adreslerini getirmişti. Üstad da bu adres vasıtasıyla 54 adet devlete Risaleleri göndertti. Geçenlerde Sudan’dan bir Profesör: “Bana 1954 yılında Risaleler gelmişti.” dedi.

“Molla Hamid Abi: “Üstadım ne kadar uğraşsak ihlâsı tammı kazanamıyoruz.” diyor. Buna karşılık Üstad: “Molla! Mühim olan mücadeleyi terk etmemektir.” diyor.

“Thomas Michel: “Bediüzzaman Kendisine yapılan muameleleri affetmeyip inat etseydi, bu dâvâ fasit bir dairede kalırdı.” demişti.

“ABD Kentucky Üniversitesi’nden Prof. Dr. Oliver Leaman’a bir sempozyumdan sonraki sohbette sordum: “Biz bu Nurlar’ı elli yıldan fazla bir zamandır okuyoruz. Siz ise Müslüman değilsiniz, ama Risale-i Nurlar hakkında öyle harika, orijinal yorumlar yapıyor- sunuz ki bizi mahcup duruma düşüyoruz. Sizler gibi anlayıp yorumlayamıyoruz. Bunun sebebi ne ola?” deyince Oliver Leaman, “Siz bu Risale-i Nurlar’ı okurken bir taraftar gözüyle okuyorsunuz. Yani bunları bizim hocamız, üstadımız yazdı onun için iyidir, güzeldir düşüncesiyle okuyorsunuz. Biz ise “İlim ve bilim” gözüyle okuyoruz. Bakıyoruz ki bizim meşgul olduğumuz ilmin en son hududundan bahseden bir Risale-i Nurlar ve Bediüzzaman var. Bu çok önemli bir nokta. Siz bu ilim noktasında okumadığınız için bizim gibi hür ve gerçekçi yorum yapamıyorsunuz.” demişti.

Kutlular Ağabeyden merhum Fırıncı Abi ile ilgili birçok tesbitler vardı. Ama birisiyle yazıyı bitirelim. Kutlular Abinin birkaç defa sohbetinde şunları söylediğine şahidim.

“Fırıncı Abi bize “Demokratlığı öğreten bir ağabey ve hoca mesabesindeydi. Onda öyle bir meziyet vardı ki: Hiç dil bilmez, ama Moskova’ya gönder orada Risale-i Nurlar adına hemen bir hizmeti başlatır. Allah ona öyle bir kabiliyet vermiştir.”

Beşeriz, şaşarız. Özelde konuşulacak çok şeyler olabilir. 

Oraya girmiyoruz. 

Cenab-ı Hakk’ın adaletine havale ediyoruz. 

Üstadımızın koyduğu: “hasenat – seyyiat” ölçeğinde hizmet ve şahıslara bakma şiarından ayrılmadan hizmetlere devam inşaallah.

Merhum Fırıncı Ağabeye ve bütün vefat eden Nur Talebelerine Allah’tan rahmet diliyorum. 

Rabbim taksiratlarını affetsin. 

Mekânlarını Cennet etsin inşallah. 

Her ne sebeple olursa olsun şu anda hasta olup derman bekleyen, en başta Nur Talebeleri olmak üzere bütün mağdur ve masum İnsanlara da âcil şifalar diliyorum. 

Okunma Sayısı: 2944
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zübeyir

    14.10.2020 10:13:59

    Teşekkür ederiz, bir çok önemli hakikatin ulaştırılmasına vesile oldunuz. ilk defa duyuyorum. Kaleminize sağlık

  • süleyman ALIÇ

    13.10.2020 10:58:44

    Tebrikler Nejat Abi hak ve hakkaniyetli bir makale olmuş, bizler olaylara ve kişilere bakarken Risale-i Nur ve Üstadımızın penceresinden bakmamız lazım işte bir Örneği; "Aziz, sıddık kardeşlerim Re'fet, Mehmed Feyzi, Sabri, Ben şiddetli bir işaret ve mânevî bir ihtarla sizin üçünüzden, Risale-i Nur'un hatırı ve bu bayramın hürmeti ve eski hukukumuzun hakkı için çok rica ederim ki, dehşetli yeni bir yaramızın tedavisine çalışınız. Çünkü, gizli düşmanlarımız iki plânı takip edip, biri beni ihanetlerle çürütmek, ikincisi mâbeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkit ve itiraz ve gücenmekle bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki, Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir.

  • sefer hoca

    13.10.2020 09:37:17

    Kalemine sağlık ağabey.Çok güzel yazmışsınız

  • Arif

    13.10.2020 08:53:37

    Allah sonumuzu hayır etsin!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı