"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akaryakıt pompacısı emniyet âmiri

Osman ZENGİN
02 Mayıs 2022, Pazartesi
Polis Hasan, o gün, şehir merkezine kırk kilometre uzaklıktaki bir beldedeki işini hâlletmek için izin almıştı. Akşama yakın işini bitirmiş, şehir merkezine dönüyordu.

Bir ara, akaryakıt ibresine baktı, şehre kadar ya götürür, ya götürmezdi. İçinden; "biraz mazot alayım, nolur nolmaz" dedi. Ve kendi kendine söylenmeye devam etti: "Hele şuraya bak yahu, memleket ne hâle geldi? Geçen sene bu zamanlar, depoyu tamamen doldururken, şimdi aynı parayla, çeyrek depo ancak doldurabiliyoruz. Memleketi, milleti ne hâle getirdiler böyle..." derken, ileride görülen akaryakıt istasyonuna girmeye niyetlendi.

Hızını biraz azaltıp, sağa doğru yanaştı. Sinyalini verip, istasyona girdi. Pompacının işaretiyle, onun gösterdiği pompaya yanaştı. Pencereyi açıp, "kardeş, üç yüz liralık doldur!" dedi. Pompacının "olur, tabii" demesi ile pompacıya dikkat etti. Sesi hiç yabancı gelmemişti. Şöyle yüzüne bir baktı, şapkasının siperini, burnuna kadar indirmişti. Alacakaranlık bastığından, yüzünü iyice göremedi, pompacı, hemen arkasını dönüp, pompayı çalıştırdı. Üç yüz liralık yakıt neydi ki, pompa hemen, "tık" diye attı. Pompacı, önden plâkayı okuyup, fişi keserken, polis Hasan, far ışığında, pompacının suratını seçebildi.

Fişi getirip, camdan içeri uzatırken, Hasan da, parayı uzattı. Bir anda, yakın mesafeden göz göze geldiler. Hasan "sağ olun, hayırlı işler" derken dikkat kesildi. Pompacı; "Teşekkür ederiz, iyi yolculuklar!" der demez, Hasan iyice baktı, ses o sesti, yüzünü de iyice seçmişti. Ama pompacı, ona çok dikkat etmemişti. Polis Hasan, gayr-ı ihtiyarı "âmirim!" deyince, pompacı şaşırdı. Hasan’a doğru döndü, baktı, şapkasını biraz yukarı kaldırıp, "Hasan!" deyince, polis Hasan'ın gözünden iki damla yaş geldi. Evet, bu onun üç-dört sene önceki âmiriydi. Menfur ve lâin, kuru-yaş, neyi buldularsa, insanları yakan 15 Temmuz'un ihraç ettiği âmiriydi.

Otomobilinin kapısını sür’atle açıp, iner inmez, az önceki pompacı diye bildiği âmirinin eline sarılıp, öpmeye çalıştı fakat o, geri çekip, elini öptürmedi. “Arabanı şu köşeye çek, gel bir çay içelim Hasan!” dedi. Ve küçük bir odaya oturdular. Hasan’ın gözündeki ıslaklık belli oluyordu. Dikkat etti, âmiri de hüzünlenmiş, onun da gözü biraz ıslanmıştı.

O gün, gözünün önüne geldi. O sabah âmiri işe gelmemişti. Hâlbuki çoğu gün, o, memurlardan evvel gelirdi. Biraz daha vakit geçti, gelmeyince meraklandılar. Birazdan bir polis memuru; “Arkadaşlar, âmirimizi almışlar!” dedi. Hepsi buz gibi donmuş kalmıştı. Çünkü onu çok seviyorlardı. Babacan ve işini çok iyi yapan, personeline karşı da hep iyi davranan biriydi. Bunlar aklına geldi ve bu yaşadıklarını anlattı. Sordu:

-Nasıl oldu âmirim?

-Sorma Hasan. Biliyorsun bizim nasıl bir devlet, millet, vatan için çalıştığımızı. Bizim müdürlüğe yakın olduğu için para yatırdığım bankadan dolayı suçluymuşum! Bu banka devletin izniyle açılmış. Neyse, sabah 4'de kapı, hızlı hızlı ve sertçe çalındı. “Kim o?” dedim, “Polis, kapıyı açın!” dediler, beş kişiydiler. Birisi de, eski memurlarımdan biriydi. Başı öndeydi. Ne yapsın çocuk, emir işte… Hanım ve iki büyük çocuğum, hemen korkuyla uyandılar. Onların, bana sezdirmeden, nasıl göz pınarlarının ıslandığını görmem, beni çok üzmüştü. Her tarafı aradılar. Kendilerince bir şeyler aldılar. “Hazırlanın, üzerinize de giyeceklerinizi alın, tekrar eve gelemeyebilirsiniz!” dediler. Ses çıkarmadan tâkib ediyordum. İçeride uyuyan 9 yaşındaki oğlumun odasına şöyle bir baktılar. O ara ben oğluma doğru gitmeye çalıştım, kolumdan tuttular. “Müsaade edin bir sarılıp, öpeyim” dedim. Ona da müsaade etmediler. “Bari bir not yazayım.” dedim. “Biraz çabuk olun ve kısa yazın” dediler. “Oğlum, ben bir müddet bir yere gideceğim, gelince görüşürüz inşâallah, seni çok seviyorum” cümlesi bitti ama ben de bitmiştim. O anı hiç unutamıyorum. Gözümden çıkabilecek yaşları, içime doğru akıtmıştım.

Kapıdan çıkarken, bir an memurum yanıma yaklaştı, “âmirim, kusura bakmayın” dedi. “Tamam, aslanım sen işini yap, boş ver” dedim. Ve gidiş o gidiş Hasan. 

-Eee sonra ne oldu âmirim?

-Ne olacak? Ortada belli bir suç yok. Zan var, ispiyon var, gammazlama var. “Yakalayıp, hepsini içeri atalım, suçsuz olanları çıkartırız” mantığıyla girdiğimiz hapishaneden, kasıtlı mahkeme uzatmaları vs. yüzünden, iki seneye yakın bir zaman sonra çıkabildik. Tabii biz içerideyken de ihrac edilmişiz. Çocuklara, hep eş-dost, akrabalar bakmış, sağ olsunlar. Şükür, “ağaç kabuğu yememişler”.

-Vay âmirim ya, bu ne iş böyle? Hâlbuki sizi biz biliriz. Vatan, millet, devlet için nasıl canla başla çalıştığınızın şahidiyiz.

-Ah Hasan ah! Bizi en çok kahreden şey de, bize vurulan “terörist” yaftası. Biliyorsun, vatan-millet düşmanı teröristlere, terör masasında çalışırken, nasıl kök söktürdüğümüzü.

-Bilmem mi âmirim, o büyük sitedeki terörist evine yapılan baskında, az daha canınızdan oluyordunuz. Ve orada yakalanan patlayıcılarla, kaç yer mahvedilecekti. Sizin dirâyetli sevk ve idârenizle onları çökertmiştik.

-Evet, ama bunlar görülmüyor. O kahrolasıca fiili kim yaptıysa, o geceyi karanlığa kim çevirdiyse, onların müsebbiblerini değil de, önüne geleni, gammazlanan herkesi götürdüler. İçimizde, namazsız niyazsız, eyyamcı birisini, bir hasmı şikâyet etmiş. Adam ikide bir soruyor, ”Ben ne yaptım acaba?” diye. Ve her önüne geleni, suçları bile sabit olmayan insanları hapishaneye tıkacağız diye, biliyorsunuz, içerideki, resmen suçlu mahkûmları, her türlü suçtan hüküm giymiş, otuz bin kişiyi çıkarıp, suçu sabit olmayanlara yer açtılar.

-Çıktığınızda, bizleri bir arasaydınız âmirim. 

-Olur mu Hasan? Sizler de bir şekilde zarar görmeyin diye kimseyi aramadım. İş aradım, tanıdığımız, bildiğimiz, işlerini yapıp, iyilik yaptığımız kaç kişiye gittiysem, hep korkudan, kapılar yüzümüze kapandı. Nihayetinde, bu petrolün sahibi vefalı çıktı da, Allah razı olsun “âmirim, o büyük hadiseden beni kurtardınız ya, hem malım, hem canımı kurtardınız, size minnet borcum, ölene kadar devam eder” deyip, beni buraya aldı. Hattâ diğer çalışanlardan da, biraz daha fazla para vererek… İşte, böyle şapkamı öne eğerek, kimseye belli etmeden çalışıyorum.

-Ah âmirim ah!

-Sizde ne var ne yok?

-Sormayın âmirim. Sizin zamanınız başkaydı. Çok liyâkatsızlar var. Birçok şey oldu da, bir tanesini anlatayım. Geçen gün trafikçi bir arkadaş anlattı. Şehir dışında çevirme yapan bir ekipteki genç memur, otomobil sürücüsünün yanında oturan şahsın, cep telefon ile konuştuğunu görünce “Niye telefonla konuşuyorsun?” demiş. Adam demiş ki; “Ne demek o? Ben araba sürmüyorum ki?” Bizimki tekrar “Olsun yasak! Konuşmayacaksın!” demiş. Adamla biraz münakaşa etmişler. Neyse, komiser araya girip sakinleştirmiş.

-Vay beee… daha bu memleket neler görecek desene. Neyse Hasan, seni de yolundan aldım.

-Olur mu âmirim, esas ben sizi meşgul ettim. Bak görüştük. Artık beni arayabilirsiniz, ne emriniz olursa hazırım.

-Canım kardeşim benim sağ olasın, Allah razı olsun!

Okunma Sayısı: 4636
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Saraç

    27.5.2022 04:37:20

    Bu yazınızı okuyamamistim.Ben de bir mağdur olarak, yazınızı göz yaşları ile okudum.Allah sizlerden razı olsun.

  • Murat

    3.5.2022 09:39:15

    İbretle okuduk. Allah razı olsun abi. Çok güzel yazmışsınız.

  • Hüseyin İlhan

    2.5.2022 23:28:23

    Allah razı olsun Osman ağabeyim.Ama yılmak,korkmak,geriadım atmak yoook.BİZDE GERİ VİTES YOK diyerek ehli küfre karşı devamlı geri vitesde olan,namı YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ile etiketlenmiş,sözde dindaaar özünde müslümana kindar alil kafanın o ALEMİ İSLAM ve bu müslüman milleti bölen,fitne ve fesadıyla ülkede cami cemaatini dahi tahrip eden FAİZİ YAYAAN,ADALETİ YOK EDEN,ÜLKEYİ YANDAŞINA SOYDURTAN,ÇİFTÇİSİNDEN 2 liraya aldığı buğdayın yabancı ülkeden 3 katını verip hemde dövizleri yokederek ülkede açılk,pahalılık çektirene karşı daima GÜR SESLE KRAL ÇIPLAAAK demek insani ve medeni olmanın yegane şartıdır.

  • Hilal

    2.5.2022 20:33:57

    Osman abi çok güzel dramatize yapmışsınız. Roman yazsanız ( belki de, vardır bir çalışmanız) çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Allah'ın izniyle, hatıraları güçlü, hafızası kuvvetli bir abimizsiniz.

  • S.topuz

    2.5.2022 15:07:13

    İnsanlık için İman ve küfür mücadelesi ve imtihanı ve MÜDAFAASI, kıyamet vaktine kadar devam edecektir.Bunda hiç ŞÜPHE yok. Kimin elmas,kimin bakır veya kömür olduğu ve Ebu BEKİRLERLE ,EBU cehiller bundan sonra tam olarak ortaya çıkacak ve Ehli iman ve taat CENNETİ ALA'da saadeti EBEDİYEYE, ehli KÜFÜR ve ehli İSYAN da CEHENNEMDE ŞEKAVETİ EBEDİYEYE mazhar olacaklardır. ZALİMLER ve KÂFİRLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM. MÜ'MİNLER ve EHL'İ TAAT ve ehli HASENAT İÇİN YAŞASIN CENNET'İ ALÂ. ALLAH c.c bizleri imandan ve KUR'AN'dan ayırmasın inşaallah.

  • galip

    2.5.2022 13:16:05

    ahhh !!!

  • Hüseyin

    2.5.2022 12:58:18

    Osman kardeş, hüzünlendirdin bizi be. Allah, hsksızlığa uğrayan herkese yardım etsin inşallah.

  • Müjdat Bayar

    2.5.2022 08:58:14

    Allah razı olsun değerli büyüğüm, ellerinizden öperim. Acılarımızı kalbimize gömerek Yüce Allah'ın ikramı olan Ramazan Bayramı'nı kutluyoruz.

  • Necati

    2.5.2022 08:35:24

    Allah razı olsun Osman ağabey, çevremiz de böyle örnekler çok. Yeni Asya'dan başka da bu haksızlıkları zulümleri dile getiren yok. Bediüzzaman hazretlerinin Divan-i Harb-i Örfi müdafaasıyla bir çok masumun beraatine vesile olduğunu gibi, cesur yayını ile Yeni Asya'da inşaallah gerçek adaletin tesisine vesile olacaktır.

  • Ramazan

    2.5.2022 08:02:19

    Rabbim sizlerden razı olsun, şu mübarek günde duygularımıza tercüman oldunuz.

  • Ömer

    2.5.2022 07:34:08

    Binlerce tebrikler güzel bir makale olmuş kaleminize sağlık. Zalimler için yaşasın cehennem.

  • Ahmet Cemil Çökren

    2.5.2022 07:19:42

    Allah razı olsun. Zalimler için yaşasın cehennem.

  • Hüseyin Ayhan

    2.5.2022 05:44:43

    Selamünaleyküm Muhterem Osman Zengin beyefendi.. Bu bayram sabahı beni çok ağlattınız.. Yazarken bile ağlıyorum.. Selam ve sevgiler..

  • Ekrem Başcı

    2.5.2022 02:01:39

    Dün son teravih namazından sonra son sahur için ekmek almaya gittim fırına. Ücreti verecekken cüzdanımdaki yeniAsya kartını gören kasiyer, "yeniAsya okuyorsun demek, tezgahtan içeriye gel, biraz konuşalım" dedi. Gazeteyi dikkatle okuyup takip ettiğini belirttikten sonra, gazeteye ve yazarlara çok dua etti. Kendisi de imam hatipmiş. Malûm süreçte bankada para bulundurmaktan ihraç edilmiş. Meslektaşları tarafından asılsız iftiralara maruz kalmış. En çok da o yaralamış hocayı. Üstadın "adalet hafiyelerin sözlerine nasıl bina olunur" sözlerini hatırladım. 100 yıllık adalet mahsulatımızın yandığı gibi bir hissiyat oluştu. Rabbim bizi şahs-ı manevîden ve onun manevî istikametinden ve korumasından ayırmasın, amin

  • Hasan

    2.5.2022 01:14:48

    Evet.. tarihe bir not da bu yazı kalmış oldu.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı