"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kutlular Ağabeye vefa göstermek...

Osman ZENGİN
16 Nisan 2021, Cuma
Vefa, İstanbul’daki bir semtin ismi değildir.

Vefa, birisine sevgi ve dostlukta sebat ve devam etmektir. Hele bir de bu şahıs, Kutlular Ağabey gibi birisi olursa...

Allah rahmet eylesin, Ramazana bir hafta kala vefat eden Kutlular Ağabeyimize, hem cenaze esnasında hem de sonrasında gösterilen vefa selini görünce, hani derler ya, “Bazı insanların kıymeti, öldükten sonra iyice anlaşılır” diye, işte biz bunu o cenaze merasiminde müşahede ettik.

Arkadaşlar, bize mikrofonu uzattı, “Kutlular Ağabeyi anlat!” dediler. Eeee... cenazede ne yapılır? Elbette Kutlular Ağabey anlatılır. Alâkasız şov yapılmaz ki... Anlatmaya başladık, ama bir noktada nutkumuz tutuldu, devam edemedik.

Sonra, caminin bahçesine şöyle bir baktık. Kimler gelmemişti ki? Hiç tahmin edemeyeceğim kimseleri de gördüm. Cenaze saffı tutulurken, bir ara yanımızdan birisi hızla geçti. “Faris Kaya” dediler. Ön tarafa geçti, ben çok kalabalığa girmek istemediğimden, yakalayamadım. Ama arkadan baktığımda yaşlanmış hâlini gördüm. Akrandık, ama epeydir görüşemiyorduk. Bir başkası da “Haşim Gayberi de buradaymış” deyince, zihnim hemen mâziye kaydı. Burada da bu arkadaşlarla bizi buluşturan Kutlular Ağabey aklıma geldi.

Bundan kırk sene kadar evvel, Erzurum’da çalışıyordum. Tabii 80 sonrası, ihtilâle taraftar olan arkadaşlar, taraftar olmayan talebe arkadaşlarla imtizaç edemiyorlarmış. Kutlular Ağabeye hadise intikal edince, dört arkadaşı; Haşim Gayberi, Faris Kaya, Hasan Kondu ve rahmetli Mesut Zeybek’i Erzurum’a yollamış. Orada Yeni Asya Nur Talebelerinin rahat etmesi, barınma v.s.  için irtibat sağlamaya gelmişler. Neticede dönüp, en sonunda bizi bulmuşlardı. “Kutlular Ağabeyin selâmı var. Vaziyet, böyle böyle, bir ev tutup, talebeleri rahat ettireceğiz. Onun için, burada bu işi yaparsınız inşâallah” deyince, “Tamam da ben burada tekim, nasıl yaparız?” dedim. “Burada, Dr. Hüseyin Özdemir de var, onu bulalım” dediler. Hüseyin kardeşin ismini duyunca, orada olduğuna çok sevindim. Akrandık ve aynı anda, onlar İstanbul, biz Ankara’da talebeydik ve bazen bir araya geldiğimiz oluyordu.

Hep beraber kalktık, Hüseyin’in yanına gittik. Ona da vaziyeti anlattılar. O da “tamam” dedi. İyi de şimdi bir yer tutsak, o talebelerin başında birisinin durması lâzım, derken, aklıma, Ankara’dan talebelik arkadaşımız, Erzurumlu Hasan Diyarbakır geldi. Ben ve Hüseyin ikimiz de evli idik, Hasan ise bekârdı. Gittik onu bulduk, konuştuk, anlaştık. Ve bodrum katta, kontratı benim ismime yapıp bir daire kiraladık ve orada Erzurum Yeni Asya Nur cemaatinin hizmetlerini başlattık evvelallah. Şu anda her biri, birer makam- mevkii sahibi olan kardeşlerimiz, o zamanki bizim ilk talebelerimizdi.

Hele şuraya bakın, “Kutlular Ağabeye vefa” dan söz açılıp nereye geldik. “Söz” deyince aklıma geldi. Kocatepe Mevlidi sonrası, Kutlular Ağabeyin söylediği ve bir çok kişinin de, sonradan bunu telâffuz ettiği “sözlerimin arkasındayım” cümlesi, artık bir alem olmuştu.

Kutlular Ağabeyin, merdane söylediği o sözler, daha sonraları başkaları tarafından da icap ettikçe kullanılmıştı. 

Çok dikkatimi çeken bir şey de mahkûmiyet kararı kesinleştiğinde, kendisi Avustralya’da idi. Aynı anda, olacak ya, bir tarikat ileri geleni de oradaydı. Ve ona da mahkûmiyet kararı çıkmıştı. O çekindi gelmedi. Tabii, daha sonra orada öldü. Ama Kutlular Ağabey, mertçe, çıktı Türkiye’ye geldi. Dâvâsı için hak bildiği yolda, haksız bir şekilde hapis yattı.

Evet, ona vefa gösteren, çeşitli mahfillerden insanlar oldu. Tâziye mesajları gönderenler oldu. Bunların en enteresanı da Kutlular Ağabeyle yaptığı röportaj ve programlardan dolayı, onunla hukuku olan Ruşen Çakır idi. O da büyük bir vefa ve kadirşinaslık göstererek, devamlı yaptığı bir yayında Kutlular Ağabey ve Nurculuğu anlatmıştı. Birçok arkadaşımızın takdirini toplayan bu programından dolayı, kendisini tebrik ettik, sağ olsun.

 Ve bu âlemden bir Mehmet Kutlular geldi, geçti. Üstadının ve onun hüvesi hüvesine takipçisi Zübeyir Ağabeyinin yanına gitti. “Ağabey, bayrağı dalgalandırıp indirmedim evvelallah” dedi. İnşâallah o bayrağı, bundan sonra da bizler dalgalandıracak ve kıyamete kadar da indirmeyeceğiz.

Okunma Sayısı: 1477
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin

    16.4.2021 18:36:12

    Vefalı abimize vefa gösteren herkese selam olsun.

  • Haşim Gayberi

    16.4.2021 12:34:22

    Üçmehmetler Eyup sultanın cemaati oldular miraslarını yüklenmeye varmıyız

  • Hilal

    16.4.2021 06:33:48

    Osman abi, gerçekten, siz de, tam bir vefa ve kadirşinaslık örneği göstermişsiniz. Sizin, Kutlular abi ile ne kadar çok hatıranız varmış öyle..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı